Gazeteci Mesude Erşan’ın, 30 Mayıs 2017 tarihli Hürriyet’in birinci sayfasından verilen haberine göre “Konya’da iflas eden bir özel hastanenin doktor kadrosu, 5,6 milyon liraya satışa çıkarılmış”. Öncelikle Mesude Erşan’ı, haberini hem somut olayı “eksiksiz ve fazlasız” anlattığı, hem de tamamlayıcı bilgileri içerecek şekilde zenginleştirdiği için kutlarım. Habere göre Konya 8. İcra Dairesi Müdürlüğü, Konya’da iflas eden bir hastanenin ruhsatı ve doktor kadrolarına 5,6 milyon lira değer biçmiş. İcra Dairesi Müdürlüğü, verdiği ilanda (tereddüt edecek alıcıları ikna için olsa gerek) “Doktor kadrolarının tek tek ya da toplam olarak devrinin yapılabilir olduğu saptanmıştır” ibaresine de yer vermiş. Bilgisine başvurulan Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Nurullah Okumuş ise bu şekilde yapılacak bir devir işleminin geçersiz olacağını söylemiş.

RANTLAR VE MİLLİ GELİR

Milli Gelir denilen şey (doğrusu GSMH), dört üretim amilinin (faktörünün) yarattığı gelirlerden oluşur. Bunlar önem sırasıyla 1) Emek karşılığı ücret 2) Girişim karşılığı kâr 3) Mali sermaye karşılığı faiz 4) Fiziki sermaye karşılığı kiradır. Bunlar, katma değer yaratır ve toplamına da GSMH (Gayri Safi Milli Hâsıla) denir. Amortisman ve itfalar düşülürse “Net Milli Hâsıla” bulunur. Ama böyle bir istatistik yoktur. Faktör gelirlerinin hepsi (ücret, kâr, kira ve faiz) bireysel gelir olarak kayda geçer. Rant ise “milli geliri artırmayan bireysel gelirdir”. Ancak “rant” denilen gelir türü milli gelir hesaplarında veya vergi beyannamelerinde gözükmez. Çünkü rant her zaman ve her yerde bir “faktör geliri” olarak görünür. Mesela siyasi ve sair ilişkilerle “baş danışman” yapılan bir kişi, hiç iş yapmasa da “ücret” alır. Ücret aldığı için emekçi sayılır. Aslında onun geliri ücret değil, rantır.

RANTLARLA BÜYÜYEN EKONOMİ

“Sıra dışı bir iktisat teorisi” geliştirmesiyle bilinen meslek büyüğümüz İTÜ iktisat profesörü Zeyyat Hatipoğlu “Türk ekonomisi rantlarla büyüyor” derdi. Zeyyat Hoca bunu söylerken “rantlarla büyüyen ekonomi kof olur” demek istiyordu. “İcradan satılık doktor kadrosu” olayı kadar, kamunun arz kısıtlaması yüzünden oluşan yapay “kıtlık rantını” anlatabilen daha açıklayıcı bir örnek olamazdı. Hepimiz, katsayı artımı ve plan değişikliği ile yaratılan “imar rantlarını” veya taksi sayısı sınırlamasıyla oluşan “plaka rantını” biliyorduk. Ama doktor kadrosu rantını bilmiyorduk. İster sosyalist ister kapitalist sistemde olsun, mülkiyet ve ilişkiler rant yaratır. İktisadi mantığı olmayan hukuk, rantları yaygınlaşır. Hatta rantı önlemesi beklenen hukukun kendisi bir rant yaratım aracı haline gelir. Buna da rant avcılığı (rent seeking) denir. Usta avcılar, kendi avlaklarını kendileri kurar.
Son söz: Rantı bol fakir ülkenin, zengini çok olur.