Hepimiz yabancı mal satın alıyoruz. Çünkü yerli mallarla yaptığımız “fiyat-kalite” kıyaslamasında, ithal malın daha uygun olduğunu görüyoruz. Bu kıyaslamada, yerli mal daha uygun çıkarsa, yerlisini alıyoruz. Yani illa ki ithal mal olsun diye tutturmuyoruz. İktisat budur işte. Ama gazetelerde “batmışız da haberimiz yok! Saman bile ithal ediyormuşuz”. Ya da “mercimek Kanada’dan, badem Kaliforniya’dan, olmaz böyle şey” diyen yazıları hak vererek okuyoruz. Herkesin ve özellikle üretici olanların zihninde bir “ithalatı yasaklanması gereken mallar” listesi var. Bu listeleri alt alta koyup toplasak, sonuç herhalde ülkemize hiçbir şey ithal edilmemeli çıkar. Çünkü herkes, ithal edilmesi kendisine iktisaden zarar veren yabancı malın yurda girişinin engellenmesini istiyor. Ama herkes işine geldiğinde ithal mal alıyor. Çelişki, ama iktisat budur işte.

SERBEST TİCARET İYİDİR

Hiçbir şey ne tam iyidir, ne de sonsuza kadar doğrudur. Serbest ticaretin (dış ticaret diye okuyun) bir ülkenin ekonomik sağlığı için yarardan çok zarar verdiği haller ve zamanlar olabilir. Bazı ürünlerin, bazı ülkelerden ithalatını zorlaştıran seçici ve geçici engeller konabilir. Ama zihnimize şunu nakşedelim. Serbest dış ticaretin, olaya bütünsel bakılınca, her ülke için hemen her zaman, sakıncasından çok faydası olduğu görülür. Nokta. Trump, ABD Başkanı seçilince, özellikle Çin ve Meksika’dan yapılan ithalatın Amerikan ekonomisinde işsizlik yarattığı için, telafi edici gümrük vergileriyle kısmen de olsa engellenmesi gerektiğini söyledi. Amerika dünyanın en büyük cari açığını veren ülkedir. Bunun sebebi, Çin ve Meksika’da işçiliğin ucuz olması değil “doların aşırı değerli olmasıdır.” Amerika, kendi parasıyla ithalat yapabildiği için, Amerikan ekonomisinde “düzeltici mekanizmalar” kendiliğinden devreye girmiyor ve cari açık kapanmıyor. Bizde de sıcak para akımı aynı sakıncayı yaratıyor. O yüzden cari açık kapanmıyor, ekonomimiz sınıf atlayamıyor.

SAMAN İHRAÇ ETMEK GURUR VERMEZ

Saman bile ithal ediyoruz diye karalar bağlayanlara bir çift sözüm var. Saman ihraç etmek de gurur verici bir iktisadi faaliyet değildir. Mesele Türkiye’nin dış ticaretinin, daha doğrusu “cari işlemlerin” dengede olmamasıdır. Cari dengemizi “yükte hafif- pahada ağır” ve de “yerli katma değeri yüksek” sofistike mamulleri İsviçre’ye ihraç ederek sağladıktan sonra, Ukrayna’dan ucuz saman alsak, hâlâ “saman bile ithal ediyoruz” diye üzülecek miyiz? Hayır değil mi? Demek ki, sorun saman ithal etmekte değil, yeteri kadar ihracat yapamaz oluşumuzdadır. Bunun da çözümü öncelikle “sıcak para girişini” durdurmaktan geçer.
Son söz: Zaafını yenemeyen, zaafından kurtulamaz.