Venezuela’ya hiç gitmedim. Ama ta gençliğimden beri kıskanarak izlediğim bir ülkedir. Çünkü Venezuela, coğrafyası ve doğal zenginlikleri bakımından dünyanın en şanslı ülkelerinden biri, belki de birincisidir. BP şirketinin yaptığı son hesaplara göre Venezuela, 1.65 trilyon varillik dünya petrol rezervinin yüzde 17.9’una tekabül eden 296 milyar varillik (varili 55 dolardan kaç trilyon dolar edeceğini siz hesap edin) bir rezerve sahiptir. Dünya birincisidir. (Daha önceleri rezervlerinin 100 milyar varilden az olduğu söylenir ve 6. sırada gösterilirdi.) Parayı bol bulup har vurup harman savuran prensler ülkesi Suudi Arabistan’ın petrol rezervi 265 milyar varildir. Yeni hesaba göre yüzde 16.1’lik payla Venezuela’ın arkasından ikinci sıradadır. Üçüncü ise yüzde 10.9 payla Kanada’dır.

VENEZUELA’NIN COĞRAFYASI VE EKONOMİSİ

Venezuela, Güney Amerika’nın Kuzey Batı’sında Atlantik okyanusuna sahili olan Türkiye’den büyük (916 000 kilometrekare) bir ülkedir. Nüfusu ise sadece 31 milyondur. Karlı dağları, akarsuları, çağlayanları, bereketli ovaları ve ülkenin yüzde 40’ını kaplayan ormanları ile gıpta edilecek bir doğaya sahiptir. İşte petrol zengini bu güzel ülke bugün iktisaden müflistir. Halk karnını doyuracak yiyecek bulmakta zorlanmaktadır. Milli geliri azalmaktadır. Enflasyon 2015’de yüzde 121 olmuştur. Son hesaplamalara göre ayda yüzde 50’yi aşarak resmen “hiper enflasyon” çizgisini geçmiştir. Bunun “teknik” sebebi, döviz rezevleri tükendiği için ülke parasının dolar karşısında değer yitirmesidir. Venezuela da Türkiye gibi dolarize olmuş dolayısıyla “devalüasyon-enflasyon” sarmalına tâbi bir ülkedir. Bu sarmala kapılmasının iki “temel” sebebi vardır. Birincisi, 1998’den beri ülkenin önce Hugo Chavez sonra da onun çömezi Maduro adında “halkını çok seven (?)” iki başkan tarafından yönetilmesidir. İki başkan da iktisadi politikada öncelik “üretim değil üleşimdir” diyerek mali disiplini boş vermiştir. Bunu yaparken de petrol gelirlerinin düşmeyeceğini varsaymıştır. İkinci sebep ise bu varsayımın doğru çıkmaması ve ülkenin döviz gelirlerinin yüzde 95’ini sağlayan petrolün fiyatının birkaç yılda yüzde 60 düşmesidir.

VENEZUELA SANA SÖYLÜYORUM, ÜLKEM SEN ANLA

Türk ekonomisi zora girmiş durumdadır. Bunun ağırlıklı sebebi de ekonominin bizatihi kendisinden kaynaklanan olumsuz gelişmeler değildir. Esas sebep, iç ve dış siyasette yapılan vahim hatalardır. Nereden kaynaklanmış olursa olsun, ekonomimizin alıştığımızdan fazla sıkıntılı bir döneme girdiği de gerçektir. Bu sıkıntılı dönemi, en az hasarla atlatabilmek için, halkın, geçmişe kıyasla daha fazla “acı ilaç” içmesi gerekecektir. Eğer hükümet, halkını çok sevdiği için, ona acı ilaç içirmezse, ekonominin toparlanması daha uzun zaman alacaktır.

ACI İLAÇ NEDİR, KİMLER İÇER

Ekonomide “acı ilaç” (bitter pill) halkın, isyan etmeden refah düzeyinin geri gitmesini kabullenmesidir. Bunu da şöyle ifade edeyim. Türk Lirası olarak elimize geçen gelirlerimiz (ücret, kâr, kira ve faiz) dolar cinsinden azalacaktır. Kimse gelirini “dolarla” sabitlemeye çalışmasın. Bunu yapmaya kalkarsak hem yapamayız, hem de daha fazla düşmesine sebep oluruz.
Son söz: Halkını sayan hükümet, ona acı ilaç önerir.