Amerika Birleşik Devletleri’nin 45. Başkanı seçilen Donald Trump’ın, yemin edip başkanlığı resmen üstlenmesinden sonra yaptığı “balkon konuşmasını” televizyondan izledim. Aklımda bizim Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmaların içeriği ile bu konuşmayı kıyaslamak vardı. Trump’ın konuşmasını dinledikçe aralarında farktan çok benzerlik bulunduğunu gördüm. O zaman da yazının başlığı zihnimde oluşuverdi. Umarım, ne Başkan Trump ne de Cumhurbaşkanı Erdoğan “beni bu adama nasıl benzetirsin diye” bana bozulmazlar.

ZENCİLER BEYAZ, BEYAZLAR ZENCİ Mİ OLDU

Yıllarca amatör gazetecilik yapmış, üniversite bitirmiş, askerlik yapmış ve büyük bir şirkette şube müdürü olarak çalışmış bir kişi olarak 1964 yılında lisansüstü eğitim almak için Amerika’ya gitmiştim. Amerikan siyasetini izliyordum. O yıl, karizmatik Demokrat Başkan Kennedy bir suikast sonucu hayatını kaybedince yerine yardımcısı Texaslı Johnson geçmişti. Sloganı ise Amerika’yı “Great Society” (Muazzam Cemiyet) yapmaktı. Dendiğine göre Demokrat Parti ABD’de “sol”, Cumhuriyetçiler ise “sağ” kanatta yer alıyordu. Zenci-beyaz ayırımı ve bunun yarattığı gerginlik gözle görülür, elle tutulur haldeydi. Toplumun imtiyazsız kesimleri yani zenciler ve Hispanikler (anadilleri İspanyolca olan melez göçmenler) ile Amerikan sosyalistleri ve aydınları daha ziyade Demokrat Partiyi tutuyordu. Hali vaktinde beyazlar, milliyetçiler ve dindarlar ise Cumhuriyetçi idiler. Cumhuriyetçilere genel olarak “egemen sınıf” (establishment) denirdi.

ZENGİNLER DAHA ZENGİN, FAKİRLER DAHA FAKİR OLDU

Cumhuriyetçi Başkan Trump “balkon” konuşmasına şöyle başladı: Demokratların izlediği iktisadi politikalar yüzünden bir avuç insan çok zengin oldu, ama sesi çıkamayan vatandaş fakir düştü. Bugün (benim başkan olmamla birlikte) vatandaş yeniden iktidar oldu. Ben, iktidarı ait olması gerekenlere, yani halka geri veriyorum. Trump sözlerine şöyle devam etti: Başkent’te kümelenmiş küçük bir grup, gelişmelerin nimetlerini toplarken, halka külfeti taşımak düştü. Fabrikalar kapandı, işler yok oldu. Egemen sınıf (establishment) kendini koruyabildi ama bu ülkenin vatandaşı koruyamadı. Egemen sınıf yer değiştirmiş meğer.

YENİ KÖPRÜLER, TÜNELLER VE OTOYOLLAR YAPACAĞIZ

Trump’ın vaatleri arasında yeni tüneller, köprüler ve otoyollar inşa etme sözü dikkatimi çekti. Trump bunları Amerikan emeğiyle yapacaklarını bilhassa vurguladı. Trump “radikal İslam”ın kökünü kazıyacaklarını da söylemeyi ihmal etmedi. Güvenlik güçlerimiz bizi her türlü tehlikeden koruyacaktır. Ama daha önemlisi bizi Allah koruyacaktır dedi.
Son söz: Farkı yaratan, benzerlik değil, farktır.