Ekonominin üçte biri “ulaştırma” faaliyetinden oluşur. Motorlu kara, hava ve deniz taşıt araçları üretiminden, satışından, bakımından başlayın. Petrol çıkarılmasını, akaryakıt üretimini ve dağıtımını düşünün. Sonra şehirlerarasında ve şehir içindeki yol, köprü ve tünelleri ile hava ve deniz limanlarının yapımını, bakımını ve işletilmesini zihninizde bir film gibi canlandırın. Öğrenci, okula gitmeden eğitimin, hasta ile doktor buluşmadan tedavinin yapılamadığının farkına varın. Her gün bizzat kendinizin, ne kadar çok “bir yerden diğer yere gittiğini” hesap edin. Ancak o zaman, niçin ekonominin üçte biri ulaştırmadır dendiğini anlarsınız.

AHLÂK

Önce ahlakın tanımını yapalım. Çünkü (gerçi onu da içerir ama) ahlâkın amaç ve kapsamı “don uçkuruyla paçalar arasında kalan bedensel bölgede” cereyan eden eylemlerle sınırlı değildir. Ahlak, bireyin kendi çıkarına uygun düşen bir eylemde bulunurken, diğer bireylerin ve toplumun ortak çıkarlarına zarar vermemesini emreden kurallar manzumesidir. Bir kişinin ne kadar ahlaklı veya ahlaksız olduğunu en net bir şekilde gösteren test, bireylerin ulaşım sektörünün işletim sistemi olan trafik içindeki davranışlarıdır. Çünkü trafik “toplumsal” bir olaydır.

İSLAM AHLAKINA GÖRE TRAFİK

Benim hayret ve ibretle izlediğim bir husus da sürekli ahlaktan bahseden (sözde mi diyeyim bilmiyorum) dindar kesimin “trafik içinde ahlâki olan veya olmayan davranışlar” üzerinde hiç durmamasıdır. Bir önerim var. Diyanet İşleri Başkanlığı bir “İslâmi Trafik Tetkik Kurulu” oluştursun. Bu kurul, Kuran, hadis, sünnet ve sair İslami kaynakları kullanarak Müslümanlar için “Trafik İlmihâli” hazırlasın. Bu ilmihâli hazırlarken yöntem olarak şöyle bir yol izlesinler. “Hz. Muhammed günümüzde yaşasa, yaya olarak sokaklarda yürüse, bazen toplu taşıt araçlarını kullansa, bazen da kendi arabasını kendi kullansaydı nasıl hareket ederdi” Bu ilmihâlde, sürücülerin hangi hareketlerinin günah, mekruh veya sevap, caiz vs olduğunu tanımlasınlar. Ahirette kişinin dünyada iken trafikte işlediği günahlarla ilgili sual sorulup sorulmayacağı da mutlaka yazılsın. Öyle sanıyorum ki, bu “Trafik İlmihâli” yayınlandıktan sonra Müslümanların “Peygamber Efendimiz gibi” araç kullanmaları, laikler için de yol gösterici olacaktır. Böylece İslam, güncel sorunlarının çözümüne katkı yapacaktır.

ÖZEL OTOMOBİLLER YÜZDE 95 PARK HALİNDEDİR

İngiliz “The Economist” dergisinde, şehir içi trafiğiyle ilgili geniş bir araştırma yazısı yayınlandı. Şehir içindeki özel arabaların günün yüzde 95 zamanında park, ancak yüzde 5’inde hareket halinde olduğu saptanmış. Araştırmacılar “Eskiden trafik denince akla araçların hareket halindeki eylemlerinin kurala bağlanması gelirdi” diyor. Bu paradigma, bugün için geçerliliğini kaybetmiştir. Şehir içi trafik düzenleyicileri yüzde beşi bırakıp, “yüzde 95” ile ilgilenmelidir. İslami “Trafik İlmihâli” de park yasaklarını ihlâl edenlerle ilgili hükümler içermelidir. Çünkü şehir içi trafiğinde sorunların kaynağı hareket halindekilerden ziyade park etmiş durumdaki araçlardır.
Son söz: Din bu dünya içindir.