Sevgili okurlarım, bizim gazetenin dünkü manşetini gördünüz. Ya yüzünüz kızardı, ya da o afişi bastıran, açtıran ve asanlara haklı olarak sövdünüz.
Cumhurbaşkanı ile Başbakan önümüzdeki 1 Nisan günü referandum mitingi için Diyarbakır’a gideceklermiş.
AKP Diyarbakır İl Örgütü tarafından kentin çeşitli yerlerine asılan pankartta neler yazılı olduğunu bir kez daha anımsatayım:
“Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız 1 Nisan’da Diyarbakır’da.
Her EVET Şeyh Sait ve arkadaşlarına bir Fatiha’dır.
AK Parti Diyarbakır İl Başkanlığı.”

*  *  *

Kimdir bu adam, neyin nesidir?
1925 yılında genç Cumhuriyet rejimine karşı ilk isyanı gerçekleştirmiş olan bir haindir.
Yanına topladığı çapulcularla bazı il ve ilçeleri işgal etmiş, en sonunda Diyarbakır kapılarına dayanmış, ancak burada ordumuz tarafından püskürtülmüştür.
Ekibiyle birlikte ele geçirilen Şeyh Sait bölgeye gönderilen İstiklal Mahkemesi tarafından yargılandı ve 47 adamıyla birlikte idam edildi.
Hem Kürtçü, hem de İslamcı bir isyandır.

*  *  *

Bu isyan gerçekleştiğinde genç Cumhuriyet henüz 1.5 yaşını bile doldurmamıştı.
Saltanat ve halifelik kaldırılmış, sıra devrimlerin yapılmasına gelmişti.
Ama sıradaki ilk iş Musul meselesi idi. Musul’u İngilizlerden almak için girişimler başlatılmıştı.
Bu hain herifin isyanı nedeniyle ordumuz söz konusu ihanet şebekesiyle haftalarca dağlarda savaştı, yeni devlet enerjisini yitirdi ve Musul elden kaçtı gitti...
Çünkü Şeyh Sait İngilizlerin ajanıydı ve isyan etmesi için onlar tarafından kışkırtılmıştı.

*  *  *

AKP Diyarbakır İl Örgütü tarafından kent merkezinde asılan afişlerdeki şu rezil ifadeye bakın siz!..
Verilecek her EVET oyu Şeyh Sait ve arkadaşlarına bir Fatiha imiş!
Bu memlekette İçişleri Bakanı yok mu?
Diyarbakır’ın Valisi yok mu?
Emniyet Müdürü yok mu?
Var!..
Bu pankartları, afişleri nasıl olur da görmezden gelirler?
Kaldırılmadığı takdirde, Recep Tayyip-Binali ikilisi bunların gölgesinde mi konuşma yapacaklar?

*  *  *

Şimdi kendilerine bazı sorularım olacak:
- Türkiye’nin dört bir yanını dolanıp mitingler düzenliyorsunuz. Bu Şeyh Sait pankart ve afişlerini başka yerlerde de aynen astırıp onların gölgesinde nutuk atmanız acaba mümkün olur mu?
- Örneğin Karadeniz, Akdeniz, Ege, Marmara, İç Anadolu kentlerinde aynı şeyi yapabilir misiniz? Sıkar mı?..
Evet sıkar!..
Çünkü oralarda Şeyh Sait goygoyculuğu geçerli olmaz, yapamazlar.
Ters teper. Türk Milleti çok büyük tepki gösterir.

*  *  *

Şimdi Diyarbakır’da kendilerince bulmuşlar boş kaleyi, orada
“İsyancı Sait” edebiyatıyla Cumhuriyet rejimine, ülkemizin bütünlüğüne gol atmanın peşindeler.
Diyarbakır ahalisine bu yolla hoş görünecekler!
Sen bir yanda “Hayır oyu verenler teröristtir” diyeceksin, öbür yanda ise geçmişin bir teröristine, isyanı sırasında nice Mehmetçikleri şehit eden bir haine verilen her Evet oyunun bir Fatiha ile eşdeğerde olduğunu iddia edeceksin.
Biraz utanın be, utanın.

İktidarın çifte standardı


Hükümet sözcüsü Sabah gazetesinin İngilizce yayınlanan Daily Sabah isimli gazetesi her gün Avrupa Parlamentosu (AP) binasında herkese ücretsiz dağıtılırmış. AP şimdi bu dağıtımı yasaklamış.
Hükümet bu karara dün çok büyük tepki gösterdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: “Bu karar AP’nin çirkin yüzünü göstermiştir. Kınıyoruz. AP’yi basın ve ifade özgürlüğüne saygı göstermeye davet ediyorum.”
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: “Bu faşist uygulama basın ve ifade özgürlüğünün katledilmesi ve Avrupa Birliği değerlerinin yok edilmesidir.”
Çok doğru söylemişler, basın ve ifade özgürlüğüne gerçekten de saygı göstermek gerekir.

*  *  *

İyi de abicim, bu konuda Türkiye’de durumlar acaba nasıldır? İşin içine başka muhalif gazeteleri katmadan, net satışı 300 bin olan bizim gazeteden birkaç örnek vereyim:
- Yandaş gazeteler THY tarafından binlerce satın alınıp uçaklara konulurken, Sözcü yasaktır. Kabin görevlilerine binlerce yolcu tarafından her gün sorulan sorulara hep aynı yanıt verilir: “Ne yazık ki kalmadı!”
- Ziraat Bankası, TOKİ gibi kamu kurumlarının ilanları SÖZCÜ’ye asla verilmez, verdirilmez. 20 bin satışlı yandaş gazeteler bile bu ilanlarla beslenirken SÖZCÜ’nün payına bir kuruş bile düşmez.
- SÖZCÜ muhabirleri hiçbir devlet gezisine çağrılmaz, adım atmaları bile mümkün değildir.
Ancak daha da beteri var:
- SÖZCÜ muhabir ve yazarlarının Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve
(iki ekonomi bakanlığı dışında) bütün bakanlıklara adım atması bile yasaktır. Örneğin basın toplantısı yapılacak, Sözcü orada yoktur. Sözcü mensupları asla içeri alınmaz.
Al sana basın özgürlüğü!
Böyle bir rezalet Türkiye’de hiçbir hükümet döneminde görülmedi.

*  *  *

Şimdi hükümetin bakanları çıkmışlar ortaya, Avrupa Parlamentosu tarafından hükümet sözcüsü Daily Sabah gazetesine uygulanan yasağı protesto ediyor, kınıyorlar! Hem de bu kınamayı basın ve ifade özgürlüğü adına yaptıklarını iddia ediyorlar.
Avrupa yetkilileri Türkiye’ye gelsinler de, bu iktidar tarafından uygulamaya konulan basın ve ifade özgürlüğünü (!) görsünler bakalım.