Sevgili okurlarım, 10 günlük tatil başladı. Böyle bir tatil dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
Şimdikinin amacı hükümet tarafından açıklandı:
“Turizm sektörüne kıyak!”
Tatil birkaç gün sonra bittiği anda bu sektörde çalışan on binlerce kişinin eline, görevine son verildiğine ilişkin tebligat tutuşturulacak ve herkes kendini kapının dışında bulacak.
Resepsiyon görevlisi, temizlikçi, garson, komi, aşçı, mutfak görevlisi emekçilerin görevine “Büyük tatil bitti, bizim de sizle işimiz bitti” denilerek son verilecek.
Bugün büyük tatilin ilk pazar günündeyiz.
Tatile giden gitmiş, kalan kalmış ama herkesin üzerinde bir rehavet var.
Böyle bir günde siyaset yazmak bence olmaz!
Ben yine şu meşhur evlendirme programları için birkaç şey yazayım... Zira Türkiye’de bu programlar gibi toplu bir rezillik hiç görülmedi.

* * *

Yaz tatiline girmeden önce bu programları sürekli izler, kepazeliği gözlerimle görür, kulaklarımla duyar ve utanırdım.
Bu konuyu burada defalarca yazdım, belki anımsarsınız.
Her şey sahteydi.
Toplum resmen kandırılıyor, eşek yerine konuyordu.
Vatandaşlar tarafından bu konuda RTÜK’e yüz binlerce şikayet yağdırıldı ama ilgili kurumlar hiç aldırış etmedi.
Bu rezillikten habersiz olup da programa iyi niyetle katılan az sayıda kişi dışında her şey şike, her şey danışıklı dövüştü!

* * *

Hele oraya güya evlenmek için gelmiş bazı kadınlar vardı ki, onların ne mal olduğunu anlamak için hafif geri zekalı olmak bile yeterliydi!
Nitekim geçtiğimiz günlerde onlardan birinin fotoğrafları çıktı.
Çok zengin ve görgüsüz bir adamın kucağında onunla sarmaş dolaş, eskortluk yapıyor, kadın buluyor ve karşılığında para alıyordu.
Anlatmakla bitmez, bir erkek gasptan yakalandı.
Bir çift, dizilerde rol kaptı!
Örtülü kız sponsorlar bulup malı götürdü.

* * *

Evlenmek amacıyla (!) ekrana çıkarılanların bir bölümünü medya ajansları para karşılığında sağlıyordu.
İçlerinde Rusya, İran, Azerbaycan ve Orta Asya Cumhuriyetleri’nden getirilen kadınlar vardı.
Bunların eline senaryolar tutuşturuluyordu:
- Sen şimdi falancaya aşık oldun, ona evlenme teklif edeceksin!
- Sen filancayı kıskanıp kavga edeceksin, işi uzattıkça uzatacaksın!
- Ayşe sana askıntı olacak ama reddedeceksin!
- Anneni stüdyoya getirip onu konuşturacaksın, ağlayacaksın.
Böyle her talimatın arkasından rezaletler fışkırıyordu.

* * *

Az sayıda dürüst, saf, iyi niyetli katılımcılar...
Çoğunluğu üçkağıtçılar, yalancılar, sahtekârlar, kasıntılar, zavallılar, uyanık geçinen cahiller...
Güya evlenme kararı vermek için stüdyoda bulunanlardan yorum isteyenler!
Karşısındakine burcunu sorup ona göre karar vereceğini söyleyenler!..
Bazılarının amacı programa katılıp kadın tavlamak...Ve ilişkiyi dışarıda sürdürmek! Sunucu kadınların gözleri önünde böyle nice olaylar yaşandı.
Katılanların otel parasını yapımcılar veriyor. Sonra dedikodular iyice hız kazanıyor, otelde gece ilişkileri başlıyor...
Rolünü iyi yapan başı bağlı civelek Müslüman kızın Acarkent’teki ev kirası da şirket tarafından ödeniyor.

* * *

Ağzı laf yapan, işi gücü olmayan tipler aylarca programda kalıyor, eğer her istenileni yapıyorsa maaşa bağlanıyor.
Bazıları işe bile alındı.
İşin temeli programa katılan evlenme adaylarının kapışmasına, kavga edip heyecan yaratmasına (!), bitmez tükenmez vıcık vıcık aşk pazarlıklarına (!) dayanıyor.
Senaryolar önceden belli... Kim kime ne zaman aşık olacak, kim kimle ne zaman ve nasıl kavga edecek!
Yalancıktan ağlama numaraları...
Zaman zaman stüdyoda yumruklaşmalar...
Amaç reytingi yükseltmek.
Evlenme ve evlendirme derseniz, onlar hiç olmadı!

* * *

Üç sunucu kadın, Esra, Zuhal ve Seda bu programlardan korkunç para kazandı. Bunlar programlarını üç yandaş kanalda yapıyordu.
Atv, star, show.
Muhafazakâr iktidar ne acıdır ki, bunca rezalete karşın bu üç kanala da dokunamadı. Şimdi önümüzdeki eylül ayında yeni yayın dönemi başlayacak.
Çok merak ediyorum...
Adına evlilik programı denilen bu rezillikler devam edecek mi, yoksa birileri çıkıp bu kepazeliğe, toplumun eşek yerine konulmasına “Dur” diyecek mi?
Yazının başlığına yeniden dönüyor ve “Bu rezillik artık bitsin” diyorum.