Sevgili okurlarım, birisine, birilerine, ya da kendi partisine en kolay muhalefetin yapıldığı yer, hiç kuşkunuz olmasın ki CHP’dir.
Bu partide her zaman şu sesleri duyarız:
“Genel başkan ve yönetim başarısız oldular, derhal istifa etsinler!”
Şimdi yine aynı olaya tanık oluyoruz:
“Kılıçdaroğlu başarısızdır, bırakıp gitsin... Olağanüstü kurultay toplansın, yeni bir genel başkan gelsin...”
Bu istem bizim medyada gazeteci arkadaşlarımız tarafından da sık sık gündeme getiriliyor.

*  *  *

Bir partide genel başkanı istifaya çağırmak en kolay iştir.
Bırakıp gittiğini varsayalım.
Peki sonrasında ne olacak?
Kılıçdaroğlu gitti!
Yerine kim gelecek?
Kafanızda herhangi bir CHP’li isim var mı? Zihninizde bu konuda oluşmuş, şimdiden umut veren bir isim var mı?
Eğer varsa bu ismin sadece partililere değil, topluma da umut vermesi gerekir. Unutmayalım... Söz konusu olan bir tabela partisinin değil, Türkiye’nin yönetimine talip olan CHP’nin genel başkanıdır!

*  *  *

Kılıçdaroğlu iyi bir genel başkan mı, yeterli oluyor mu?..
Elbette ki eleştirilmesi gereken yönleri, eksikleri, hataları, yanlışları var.
Belli konularda pasif kalıyor, yetersizlik sergiliyor.
İyi de, bu özelliklere sahip olmayan hangi genel başkan adayı aradan cımbızlanıp partinin başına getirilecek?
Hiç kuşkum yok, bugün bir kurultay yapılsa, CHP’ye kavga dövüş yeni bir genel başkan seçilse, o kişi aynı saldırılar ve aynı eleştirilerle boğuşmak zorunda kalacak.

*  *  *

Türkiye’de bir kural var!
Medyada ismini geçirmek isteyen bir CHP’li isen, genel başkanını ve parti yönetimini en ağır sözlerle eleştireceksin.
Atatürk ve İnönü’den sonra CHP’nin başına geçen her siyasetçi bu süreçten nasibini aldı.
Atatürk ve İnönü tarihten gelen liderlerdi, o yüzden fazla ses çıkmadı ve o günkü koşullarda zaten çıkamazdı.
Bu iki isimden sonra gelenlerin bazıları doğrudan istifa etmek zorunda kaldı, bazıları direndi ama sonuç değişmedi.

*  *  *

CHP ilginç bir partidir. Eleştirmek serbesttir ama bazen yaptırımlar getirebilir!
Partinin bazı yöneticileri ile milletvekilleri her zaman pusuya yatmış beklemektedir.
Beklentileri hep aynı doğrultudadır:
Komşuda pişer, başkanlık ve yönetim bize de düşer!
İş şimdi o boyuta vardı ki, Kılıçdaroğlu’nun ismini cismini yakın zamana kadar bilmediğimiz kardeşi bile “Ünlü (!)” olabilmek için abisine çatmaya, onu istifaya çağırmaya kalkıştı!
Bu çağrılarını yandaş medyada sıralıyor, orada yer buluyor ve ismi geçince mutlu oluyor.
Bir başka milletvekili yine gidip yandaş medyaya demeçler veriyor, genel başkanını onların gazete sayfalarında eleştiriyor!

*  *  *

Bir şeye belki dikkat etmişsinizdir... En kritik günlerde bile burada Kılıçdaroğlu’na ne övgü düzdüm, ne de onu istifaya çağırdım.
Ufukta bir ışık olsa, “Şu kişi bu işin başına geçerse partiyi toparlar, başarı elde eder” diye düşünsem, bunu hiç kuşkusuz yapardım...
Ama yapmadım...
Bu ışık görünmediği sürece bundan sonra da herhalde çizgimi değiştirmem...
Zira kendisine karşı yönetilen iyi niyetli eleştirilere sonsuz saygı duyuyorum da, aynı saygıyı birilerinin kişisel çıkarlarına yönelik kötü niyetli eleştirilere duymam mümkün olmuyor.

*  *  *

Özellikle CHP’liler tarafından fısıltı gazetesiyle kulaktan kulağa yayılan önemli bir söylenti var: “Kılıçdaroğlu Alevi! Bu toplum Alevilere oy vermez! Bizim parti bu yüzden hep kaybediyor!”
İyi de kardeşim, Kemal Kılıçdaroğlu bugüne kadar şu veya bu biçimde mezhepçilik mi yaptı?
Ya da Alevi olmayan önceki genel başkanlar döneminde CHP iktidarda mıydı?
Partiyi iktidardan Alevi genel başkan mı düşürdü?

*  *  *

Şimdi tekrar ediyorum:
Kendisine toplum ve partilileri tarafından yapılan bazı eleştiriler haklıdır, doğrudur ve yerindedir. Onları yapanlara saygı duyuyorum.
Yeter ki sahneye anlamsız, tutarsız ve CHP’ye zarar verecek söz ve davranışlarla çıkmasınlar.
Şunu unutmayalım... Karşıda fütursuz, devlet olanaklarını sonuna kadar kullanan, yargıyı siyasete alet eden, hukuk tanımayan, bin bir yolsuzluğu görmezden gelen, Mustafa Kemal Atatürk’ü adeta düşman bellemiş bir iktidar var.
İktidarın artık yıpranma sürecine girdiği, referandumdan bile yüzde 51 yenilgisiyle çıktığı böyle bir ortamda diyelim ki Kılıçdaroğlu’nu iyice hırpaladınız, suyu ısındı ve bırakıp gitmek zorunda kaldı.
Yerine kim gelecek, hangi kadrolar gelecek?
Yine hiç kuşkum yok, kim gelirse gelsin bu kez onun üzerine çullanacaklar ve aynı kısır döngü sürüp gidecek!
Bu aşamada Kılıçdaroğlu’na da samimi bir çağrıda bulunmak isterim:
Eleştirileri dikkate alsın!