Sevgili okurlarım, Türkiye’de idam cezası yıllar önce kaldırıldı. O işlemi kendi özgür irademizle yapmadık.
1999 yılı Şubat ayında Apo yakalanıp İmralı’ya getirilmişti.
O sırada Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) idam vardı...
Ve Haziran 1999’da İmralı’da yapılan yargılamada kendisine idam cezası verildi.
Bu cezanın yerine getirilmesi için Meclis’te oylanıp onaylanması gerekiyordu.
Ancak bu süreçte başta AB ülkeleri olmak üzere neredeyse bütün dünya devreye girdi, idamın kaldırılması için Türkiye’ye büyük baskılar yapıldı.
İdam dosyasını Başbakanlık tutuyor, bu baskılar nedeniyle kararı Meclis’e göndermiyordu. Bu durum iç kamuoyunda büyük tartışmalara neden oldu.
Aradan uzunca bir süre geçti ve Ağustos 2002’de idam cezası yasadan çıkarıldı. Böylece Apo’nun cezası da otomatik olarak müebbet ağır hapse dönüşmüş oldu.

*  *  *

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ’cülerin yargılaması başlamadan önce, idam konusu yeniden gündeme geldi.
Bunların asılmasını isteyenler vardı.
Hükümet de buna çanak tutuyor, “Milletimiz isterse biz idamı getiririz” gibi laflar ediyordu!
Ancak işin daha öncesini de anımsamak gerek!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ı özellikle seçim mitinglerinde eleştirirken yolsuzlukları gündeme getiriyor, hesap soracağını (!) iddia ediyor ve kürsüden ip atıyordu.
O görüntüleri unutmadık.

*  *  *

FETÖ yargılamalarında idam istemleri yeniden yoğunlaştı. Özellikle Ankara’da duruşmaya getirilen sanıklara önce askerlerin kolunda kısa bir yürüyüş yaptırılıyor...
Bunlar cezaevinden, cezaevi kampusu içindeki duruşma salonuna topluca ve yürüyerek getiriliyor.
Ahali yolun iki tarafını doldurmuş durumda.
Yuhalayanlar, küfredenler...
Ellerinde “İdam isteriz... Tek tip kıyafetle yargılansınlar” pankartları...
İktidar partisinin il ve ilçe
teşkilatları tarafından hazırlanan çeşitli afişler...
Heyecanını yenemeyip sıkı koruma altındaki sanıklara saldırmaya kalkışanlar...
Ve tablonun en renkli bölümünde onların üzerine idam ipleri atanlar!
Görüntülerine dikkatle bakıyorum, çoğu kırsal kesimden getirilen ve hukuktan falan pek haberi olmayan partili vatandaşlarımız...
Ama nasıl oluyorsa, orada gösteri yapmalarına ve slogan atmalarına izin veriliyor.

*  *  *

Onlara şunu söylesek acaba etkisi olur mu!..
“Ey benim vatandaşım, boşuna çene yoruyorsun, boşuna ip atıyorsun. Senin hükümetin bugün idam cezası getirse bile, o FETÖ’cülerin idamla yargılanması asla mümkün değil... Zira o suçlar işlendiği zaman yasada idam cezası yoktu.
Madem idam cezası istiyorsun değerli vatandaşım, bu gösterileri AKP binalarının önünde yapabilirsin, AKP milletvekilleri üzerinde baskı oluşturabilirsin. Ama gel gör ki sonuç değişmez. Sen istediğin kadar ip at, hiçbir iktidar idam cezasını yeniden getiremez...”
Benim saf vatandaşım belki soracaktır:
- “Eğer millet istiyorsa niye getiremesin ki!..”
Sonrasında şöyle konuşmalar olacaktır:
- “Bak canım kardeşim, milletin isteyip istemediğini bilemeyiz. Elimizde bu konuda yapılmış bilimsel bir araştırma yok. Ama idam gelirse, Türkiye’nin AB ilişkileri sıfırlanır. AB bunu resmen açıkladı.”
- “Açıklasa ne olur abi, hepsini asalım gitsin. Kim takar AB’yi...”
- “Arkadaşım senin hükümetin bunu yapamaz... Zira AB’den Türkiye’ye büyük paralar geliyor. Para muslukları kesilecek diye korkarlar...
Fakat sizler ille de idamın gelmesini istiyorsanız partinize bastırın. Ellerini tutan mı var, beş dakkada Beşiktaş yöntemiyle yasayı geçiriversinler! Sizi kullanıp duruşmalar öncesinde dün yine olduğu gibi şov yaptırıyorlar. Vatandaşı bağırtıp ip attıracaklarına bunu yapsınlar...”
- “Zaten yapacaklar abi!”
- “Bekle gör bakalım, nah yapacaklar!”

İzmir grevi


Sevgili okurlarım, 12 Temmuz’da başlayan İzmir’deki deniz grevi üç haftadan bu yana devam ediyor.
İzmir’de yaşayan ve her gün körfez vapurlarını kullanan yüz binlerce kişi perişan durumda.
Kent tıkandı...
İnsanlar tepkili de, tepkiyi kime göstermeleri gerektiğini bilemiyorlar. Bu durumun sorumlusu kim?
CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi mi, greve giden Türkiye Denizciler Sendikası mı, yoksa bu hükümet mi?
Körfezdeki vapurları, bir belediye şirketi olan İzdeniz çalıştırıyor.
Grevdeki işçi sayısı 256. Bütün vapurlar iskelelere bağlanmış durumda.

*  *  *

Bu grev sendikanın ilk grevi imiş... Onlar ücretlere zam ve çeşitli sosyal haklar istiyor, Büyükşehir Belediyesi o kadarını vermiyor veya veremiyor.
Dün de belirtmiştim, bu konuda kimin haklı kimin haksız olduğunu bilmiyorum. O konuda bir fikrim yok.
Bildiğim tek şey, bu grev nedeniyle İzmir halkı özellikle bu sıcak günlerde perişan durumda.
Hükümet derseniz, bu olanları ellerini ovuşturarak izliyor!..
Çünkü grev uzadıkça halkın tepkisi daha çok CHP’li Büyükşehir Belediyesi üzerinde yoğunlaşıyor.
En önemsiz ve etkisiz grevleri bile çeşitli bahanelerle erteleyen, hele günümüz ortamında OHAL’i bahane edip yasaklayan hükümet, bu grevi zevkten dört köşe olmuş durumda izliyor.
Grevin uzaması her açıdan işine geliyor.

*  *  *

Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile sendikanın başkanı Hasan Pekdemir bugün bir araya gelip uzlaşmaya çalışacaklar.
Benden (haddim olmayarak) kısa bir çağrı:
Gerekirse Kılıçdaroğlu, ya da CHP araya girip tarafların uzlaşmasını sağlamalıdır.
Aksi takdirde olay daha ciddi boyutlara gelebilir.
Dünkü çağrımı da yinelemek istiyorum:
İzmir halkı, hükümetin bu konuda sergilemekte olduğu siyasi oyunun farkında olsun, unutmasın.