Sevgili okurlarım, Türkiye’de her gün çok ilginç, üzücü ve beklenmeyen olaylara tanık
oluyoruz.
Dün yeni bir hadise çıktı ortaya...
Kadın subay ve astsubaylar, askeri okulların kadın öğrencileri bundan sonra türban takabilecekler.
Bir referandum yatırımı
daha.
Üniforma üstünde türban!
Doğrusu yakışır.
Bundan bir süre önce de kadın polislere aynı hak sağlanmıştı.
Şimdi bir düşünün!.. Askeri birlikte, karargahta veya sokaktasınız, türbanlı subay ve astsubaylar görüyorsunuz.
Belki çevrenize sormak zorunda kalırsınız:
“Bunlar Suudi Arabistan, Afganistan, Katar’ın askerleri mi, yoksa Türkiye Cumhuriyeti Ordusu’nun mensupları mı?”

*  *  *

Geçmiş yıllarda burada Genelkurmay eski başkanları Hilmi Özkök ve Necdet Özel hakkında epeyce yazılar yazdım ve onları eleştirdim.
Genelde ağır ve biraz da acıtıcı bir dil kullandım.
Yazdıklarımın tümü doğruydu ve o eleştirileri yaparken haklıydım. Ancak o iki eski başkanın bazı olumlu yönlerini şimdi anlayabiliyoruz!
- Onlar ihramlara bürünüp Kabe’de belli kişilerle kameralar önünde poz vermemişti.
- Onlar döneminde darbe girişimi olmamış, dolayısıyla
her iki Genelkurmay
Başkanı da darbeciler tarafından kelepçe vurulup götürülmemişti.
- O iki komutan AKP’nin Yenikapı mitinginde, ya da iktidar partisinin düzenlediği başka siyasi toplantılarda üniformalarıyla boy gösterip kürsüye çıkmamış, siyasi nutuk atmamıştı.

*  *  *

Evet!.. Hilmi Özkök ve Necdet Özel hakkında burada ağır yazılar yazdım ve hak ettikleri için onları eleştirdim.
Ama günün birinde ordumuza bile başörtüsü talimatı geleceğini onların döneminde sadece ben değil, hiç kimse aklına bile getirmedi...
Biri söylese güler geçerdik...
Ve dün bu da oldu.
Şimdi her iki eski komutandan da özür dilemeyi bir görev biliyorum.

Gereğini yapsanıza beyefendi


Sevgili okurlarım, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Afyon’da Diyanet tarafından düzenlenen İlçe Müftüleri toplantısında konuştu. Konu, artık her yönüyle bir kepazeliğe dönüşmüş olan evlendirme programları:
“Aileyi ortadan kaldıracak, aileyi tahrip eden yıkım programları maalesef televizyonlarda yer buluyor. Bunlar Türk örflerine, bizim milletimizin dinine ve yaşantısına uymayan hususlar. RTÜK bunlara çok ağır cezalar veriyor ama o kadar çok para kazanıyorlar ki, bu cezalara rağmen aynı melanete (lanet edilmesi gereken işlere) haince devam ediyorlar.
Bütün bunların karşısında Türkiye’de aile hayatının ciddi bir tehlike altında kaldığı açıktır...”

*  *  *

Kim söylüyor bu doğruları, hükümetin ikinci adamı olan başbakan yardımcısı söylüyor.
Geçenlerde Diyanet’in bir
cuma hutbesi bütün camilerde okutuldu ve adına evlendirme programları denilen bu rezalete dikkat çekildi.
MHP bu konunun araştırılması için Meclis’e bir araştırma önergesi
verdi. Konu saatlerce görüşüldü, CHP, MHP ve HDP’nin olumlu oylarına karşın AKP oylarıyla reddedildi!
Başbakan yardımcısı bu programları melanet olarak tanımlıyor, hükümeti ise araştırma önergesini reddediyor!
Şimdi biz bu iktidarın hangi tavrına inanalım, güvenelim!

*  *  *

Evlendirme programlarının yüzde 90’ı danışıklı dövüş. Sunucu kadınlar ve ekipleri tarafından üretilen senaryolar oynanıyor. Ağzı iyi laf yapan bazı katılımcılar iki yıldan bu yana orada. Onlara program tarafından maaş veriliyor, ev kiraları ve otel paraları ödeniyor, bazıları bir süre sonra işe alınıyor!
Katılan bazıları cast ajanslarından kiralanan ve maaşa bağlanan kadınlı erkekli modeller ve mankenler. En başta Rus kadınlar var.

*  *  *

Evlilik programları birtakım işsiz güçsüz sözde evlenme adaylarının (!) kurtarıcı meleği olmuş durumda.
Önemli olan, önceden yazılan ve ellerine tutuşturulan senaryoların hayata geçirilmesi...
Kim kime aşık olacak, sonrasında nasıl kavgalar, hakaretler, yumruklaşmalar izlenecek...
Yalanlar ve dedikodular...
Programda boy gösteren ilgisiz tiplerin piyasaya sürülüp seyircilerin kandırılması.
İki kişiyle aşk yaşayan (!) genç kızlar... Sonrasında yatak ilişkileri... Örtülü kızın marifetleri, sponsor firma ilişkileri....
Ne ararsan var, tekmili 36 kısım rezalet.

*  *  *

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bile bu rezaletin farkında. Müftüler toplantısında ağlaşıyor ama hükümet bu konuda hiçbir önlem almıyor, almak istemiyor...
Zira bu senaryoların tamamı yandaş kanallarda yer buluyor.
Başrol oyuncuları maaşlı, bir de dünyadan habersiz oraya güya evlenmek için gelen saf vatandaşlar, figüranlar var.
Herkes birbiriyle kavga ediyor, kapışıyor, hakaretler savuruyor.
Kavga dövüş olduğu sürece programın reytingi artıyor.
Bu marifetleri ayarlayan sunucu kadınların günlük geliri 60 ile 100 bin lira arasında değişiyor.
Şimdi yeni moda, programa çıkardıkları (maaşlı) evlenme adayı (!) Roman kızlarına göbek attırmak.
Türkiye, Türkiye olalı, ekranlarda böyle bir rezalete tanık olmadı.
Hükümet derseniz seyrediyor, sadece yakınmakla yetiniyor.
Hükümetin bu konuya ya gücü yetmiyor, ya da Numan Kurtulmuş ve Diyanet’in ağzından şov yaptırıp toplumu kandırmaya yelteniyor.