Sevgili okurlarım, burada sık sık ve üzülerek dile getirdiğim bir gerçek var. Biz Türk Milleti olarak ne yazık ki balık hafızalıyız ve geçmişimizi çok çabuk unuturuz.
Şimdi Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 43. yılı. Olanları çok özetle anımsayalım.
Yıl 1974. Kıbrıs Türk’leri adada çoğunluğu oluşturan Rum’lar tarafından sürekli imha ediliyordu.
O sırada Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan. Sonunda karar alındı. Ordumuz Kıbrıs’a çıkarma yapacaktı.
20 Temmuz 1974 sabahı Türk askeri adaya ayak bastı. Bir yanda Girne yakınlarındaki Pladini plajına çıkarma yapılıyor, öbür yanda paraşütçü komandolarımız çeşitli bölgelere indiriliyor, jetlerimiz hedefleri bombalıyordu.
Türk askeri ile adadaki Yunan ve Rum birlikleri arasında çok kanlı çatışmalar oldu.
O temmuz sıcağında, Kıbrıs güneşinin altında çöl gibi yerlerde vuruşan askerimizin en büyük sorunu neydi bilir misiniz?
Susuzluk.

*  *  *

Kıbrıs harekâtında 14 Ağustos’ta Magosa’yı aldık ve işin askeri boyutu önemli ölçüde bitmiş oldu.
Peki bu kanlı savaşlar boyunca kaç şehit verdik?
Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ bu resmi rakamları “Unutulan Ada Kıbrıs” isimli kitabında açıkladı:
Karacı 411.
Jandarma 13.
Deniz piyadesi 13.
Havacı 5.
Kara savaşlarında toplam şehit sayısı 442.

*  *  *

Ancak iş bununla bitmiyor. Uçaklarımız 21 Temmuz günü, Kıbrıs yakınlarında devriye görevi yapmakta olan Kocatepe muhribini (Yunan gemisi zannederek) yanlışlıkla bombaladı ve Kocatepe battı.
Bu arada uçaklarımız yine Yunan gemisi zannedip Adatepe ve Mareşal Çakmak muhriplerimizi de bombaladı ama onlar zigzaklarla ve ağır hasarlı olarak Anadolu sahillerine kaçmayı başardı.
Sonuç: Kocatepe’de 55 denizcimiz daha şehit.
Bu durumda Kıbrıs savaşlarında subay, astsubay ve er olarak toplam 497 şehit vermiş olduk.

*  *  *

Bu az bir sayı değil. Ama gelin görün ki, Kıbrıs şehitlerimizi de tümüyle unutmuş durumdayız.
Onlar adına Türkiye’de açılan bir anıt yok.
Dün harekâtın yıldönümüydü.
Devlet tarafından Türkiye’de herhangi bir anma töreni düzenlenmedi.
Herhangi bir mesaj yayınlanmadı...
Örneğin Genelkurmay Başkanı Hulusi Bey bir açıklama yapıp hiç değilse şehitlerimizi ansa idi, fena mı olurdu!
Bu duyarsızlığın nedeni şu olsa gerek:
“O dönemin hükümeti, özellikle Ecevit ve Erbakan, bugünkülerin yandaşı değildi!”
Türkiye’nin şehitleri için bile böylesine ayrımcılık yapılıyor olmasını kınıyorum.
Öz evlat şehitler, üvey evlat şehitler!

*  *  *

Bugün size harekâtın ilk günlerinde çekilmiş iki fotoğraf daha göstermek istiyorum.
Bir tankın önünde askerlerimiz...
İçlerinden birinin kolu kırılmış, alçıya alınmış.
Kolu askıda.

05eminbey17cm

Er, astsubay, ya da subay, rütbesi belli olmuyor.
Kolu neden askıya alınmış?
Düşmüş mü, kurşun mu yemiş, başka bir şey mi olmuş, onu da bilemiyoruz.
Ama o gerçek bir kahraman...
Yaralandıktan sonra rapor alıp memlekete dönmek yerine, elinde tüfeği ile askerlerin arasında...
Acısını unutmuş...
Alçılı koluyla tüfeğini belki kullanamaz ama gerekirse tabancasını çekip vuruşmaya hazır.
İşte size bir “İsimsiz kahraman” daha.
(Eğer hayatta ise kendisinden, değilse yakınlarından bir ricam olacak. Bana bir mesaj atıp isim ve telefon numarası bildirsinler, arayacağım. Aradan 43 yıl bile geçmiş olsa, o ismi bütün Türkiye’ye duyurmak benim görevimdir.)

05eminbeyiki17cm

*  *  *

Kıbrıs işte böyle kurtarıldı. Ama gelin görün ki, şimdi o kahramanları anımsayan yok.
497 şehidimiz, binlerce yaralımız, şehit düşen Kıbrıslı mücahitler, her şey unutuldu gitti.
Şimdi onların en genci 60 yaşına merdiven dayamış durumda.
Aralarında hiçbir ayrım yapmadan, Allah’tan tüm şehitlerimize rahmet, gazilerimize sağlıklı bir yaşam diliyorum.