Sevgili okurlarım, dünyada en kötü şeylerden biri nedir bilir misiniz?
Adaletin, siyaset emrine girmesidir.
Biz şimdi bunu yaşıyor, bu sürece tanık oluyoruz.
Güvenmemiz gereken yargı elden çıktı, siyasetin emrine ve güdümüne sokuldu.
Birkaç yıl öncesine kadar yargı Fetullah ve ekibinin denetimi altındaydı. Şimdi Recep Bey’le birlikte AKP iktidarının eline geçmiş durumda.
Çok tehlikeli, hem de yanlış bir oyun oynuyorlar.
Yargıyı ele geçirebilmek amacıyla anayasayı değiştirdiler.
Bazı iyi niyetli vatandaşların kafasında halen bir soru var:
Bu anayasa değişikliği niçin yapıldı?
İktidar yargıya tümüyle el koyabilsin diye yapıldı.

*  *  *

Bizim gazetede okuyorsunuz... CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, göstermelik hakimlik sınavını kazanan AKP’lilerin listesini açıkladı ve çok da iyi yaptı.
Bu haberleri okuduktan sonra bir umudum vardı:
“Hükümet mutlaka bir yalanlama yapar, listede yer alan, ancak gerçek olmayan isimleri kamuoyuna duyurur!..”
Yani “Listede abartı olabilir” diye düşünüyordum.
Yandaşlar sınavını düzenleyen Adalet Bakanlığı dahil hiçbir yerden ses çıkmadı, yalanlama gelmedi.
Sınavı kazananlar AKP’nin il ve ilçe eski ve yeni yöneticileri, aynı partinin adayları falan filan!..
Danıştay Başkanı’nın sarayda görevli kızı...
Bakanlığın Özel Kalem Müdürü...

*  *  *

Şimdi bunlar hakim ve savcı olunca kura çekecek ve halen yürürlükte olan mevzuat uyarınca ilk görev yeri olarak uzak ve (eski deyimle) mahrumiyet bölgelerine atanacak.
Yani Danıştay Başkanı’nın kızı saraydaki görevini bırakıp örneğin Silopi’ye gidecek!
Özel Kalem Müdürü görevini bırakıp örneğin Çukurca’da hakimlik yapacak!
Olacak şey midir!
O halde bu arkadaşlar niçin tam kadro hakim olmak istiyor? Vatan millet aşkına mı?..
Hayır.
Onlar göreve başladıktan bir süre sonra iş kitabına uydurulacak ve bunların büyük çoğunluğu yine bulundukları il ve ilçelere bu kez hakim ve savcı kimliği ile dönecek.
Örneğin Danıştay Başkanı’nın kızı yine saraydaki görevine dönecek, Özel Kalem Müdürü bakanlıktaki masasına oturacak.
Hakim maaşları diğer kamu görevlerine göre yüksektir.
Böylece hem yüksek maaşa, hem de hakim dokunulmazlığına kavuşmuş olacaklar.
Hadisenin içyüzü budur.
Yargıya siyaset girmiştir ve bunun sökülüp atılması bu aşamada asla mümkün olmayacaktır.

*  *  *

AKP iktidarı bu olanları şimdi şöyle savunuyor:
“Yargı Fetullah’ın eline geçmişti. Biz şimdi onları temizliyoruz.”
İyi de kardeşim, yargıyı Fetullah’ın eline veren biz miydik!
Zamanında aranız iyi idi, siz verdiniz.
Şimdi aranız bozulunca Fetullah tu kaka oldu, bu kez kendi adamlarınızı dolduruyorsunuz...
Tam 1.340 yeni hakim...
Hemen hepsi seçmece, çoğu partili yandaş.
Al sana “Adalet (!)”

Ve işin HSYK boyutu


Sevgili okurlarım, işin çok önemli bir boyutu daha var. 16 Nisan günü yüzde 51’le kabul ettirebildikleri yeni anayasa ile getirilen hüküm ilginç!
Türkiye’de adı HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) olan bir kurul var (dı).
Şimdi bunun adından Y harfi çıkarıldı ve yeni adı HSK oldu.
Bu kurul hakim ve savcıların her türlü özlük haklarında karar veren en üst düzey bir yer.
Atama, terfi, soruşturma, cezalandırma, sürgün vesaire...
22 üyeden oluşuyordu ve yine Tayyipgiller iktidarının emrinde idi.
Ancak iktidar (nedeni hiçbir zaman açıklanmadı ama) bu durumun değişmesini ve işin kendi açısından daha da sağlama bağlanmasını istiyordu.

*  *  *

Yeni anayasaya hüküm koydular:
“HSK 13 üyeden oluşur. Bunlardan 7’si Meclis (yani AKP’nin Meclis’i), 4’ü cumhurbaşkanı tarafından seçilir.”
Yani tümü yandaşlar arasından!
HSK’nın başkanı zaten Adalet Bakanı. Onun müsteşarı ise kurulun doğal üyesi.

*  *  *

Şimdi önümüzdeki günlerde Recep Bey ve ekibi tarafından belirlenen 11 yeni üye seçilecek. Bakan ve müsteşarı da eklediğinizde 13 kişiden oluşan canavar gibi yeni bir ekip oluşacak, elinden sadece uçanla kaçan kurtulacak!
Yargıyı ele geçirip adalete el koymanın ilk amacı yeniden oluşturulacak olan HSK idi, ikincisi yeni atanacak partili hakim ve savcılar!
Sonra sıra Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’ne gelecek. Gerçi oraları zaten AKP’nin ama işi sağlama bağlamak gerekir.
Ne günlere geldiğimizin somut göstergeleri.

*  *  *

Sevgili okurlarım, şu son anayasa değişikliğinin ülkemize maddi maliyeti yüz milyonlarca lira oldu.
Manevi maliyeti ise toplumun bölünmesi, parçalanması, sinirlerin yine gerilmesi, kavga dövüş ortamı, memlekette yaratılan huzursuzluk ve onca baskıya karşın yine de sadece yüzde 51’lik çoğunlukla iktidar yenilgisi.

*  *  *

Peki ama bu anayasa değişikliği niçin yapıldı?
Kısa vadede iki temel amaç
vardı:
- İlki HSYK’yı tümüyle ele geçirmek ve yargıyı partili hakim ve savcıların eline teslim etme sürecini başlatmak.
- İkincisi ise Recep Bey’i resmen AKP’li yapmak, partisinin başına geçirip hilkat garibesi bir anayasal düzeni piyasaya sürmek.
Şimdilik başarmış görünüyorlar da, bakalım işin sonu nereye varacak!