Sevgili okurlarım, İslam dünyasında son yıllarda moda olan bir el işareti bizde de kullanılır oldu. Nedir bu işaret?
Baş parmak avuç içinde...
Diğer dört parmak açık...
Böylece dört parmaklı yeni bir işaret oluştu.
Bunu dünya gündemine ilk taşıyanlar 2013 yılında Mısır’da darbe karşıtı gösteriler düzenleyen İslamcı gruplar, Müslüman Kardeşler...
İşareti ilk olarak kimin keşfettiğini bilen yok.
Rabia’nın bir de sözlük anlamı var.
Arapça’da “Dört” anlamına geliyor. Yani o dört parmağın işareti bu demek oluyor.

*  *  *

İthal malı Rabia işareti bizde de iktidar desteği ile jet hızıyla yayıldı. Çeşitli kesimler bunu her yerde kullanmaya başladı.
Sonra bu olay bir yerde AKP’nin simgesi oldu!
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bunu çok benimsediği için kullanmaya başladı.
Bazı AKP’li belediyeler kentlerine dört parmaktan oluşan büyük boy Rabia heykelleri yaptırdı. Düzce’nin en işlek caddesinde şimdi o dört parmak heykeli var.
Reis’leri yapar da bizim yalakalar durur mu! Bazı futbolcular da bu işareti olur olmaz ortamlarda kullanmaya başladı. Örneğin gol atınca dört parmaklı sevinç gösterileri yapılmaya başlandı.

*  *  *

Evet!.. İslamcı Müslüman Kardeşler örgütü tarafından Mısır’da başlatılan bu parmak hikayesi çeşitli İslam ülkelerinde yayılırken, Türkiye’de de birileri elbette boş duracak değildi!
Recep Tayyip Bey, Rabia bu dört parmağa dört elle sarıldı.
Çeşitli yerlerde, olur olmaz ortamlarda Rabia yapmaya başladı.
Ancak bunu yaparken kendisini savunmaktan da geri kalmıyordu.
Ona göre, o dört parmağın, başka bir dörtlüden oluşan bir başka anlamı var:
- Tek devlet.
- Tek millet.
- Tek vatan.
- Tek bayrak.

*  *  *

Dört parmağını her ortamda gösterip Arap ülkelerindeki İslamcı örgütlerin işaretini verirken, Rabia’nın anlamını bu dört kavramla açıklamaya çalışıyor!
Şimdi kendisine sormak gerek:
PKK terör örgütü dışında, Türkiye’de bu dört kavrama itiraz eden herhangi bir kesim var mıydı?
Ya da şimdiye kadar bunun aksini savunan bir hükümet oldu mu?
Elbette ki olmadı.
O halde beyefendinin kendince yaptığı bu Rabia tanımı anlamsız, tutarsız ve geçersizdir.
Dört parmağını her fırsatta açıp İslamcıların simgesini başka bir örtü altına gizleyerek kullanıyor olması, hiç kimseyi inandıramaz.

Böyle “profesöre” can kurban


Bazen köşelerimizde MHP yönetimini ve partinin genel başkanı Devlet Bahçeli’yi, AKP iktidarına stepne, baston, kurtarıcı melek olduğu için eleştiririz... Ve bize partinin genel başkan yardımcısı “Prof. Dr. (!)” Semih Yalçın imzasıyla çok düzeyli (!) yanıtlar gelir!
Bir eleştiri yazımdan sonra bana da böyle son derece düzeyli bir açıklama göndermiş, bunu geçtiğimiz mart ayında aynen kullanmıştım. Şöyle diyordu:
“Emin Çölaşan bir tarih cahilidir. Usta bir karıştırmacı, hoyrat bir medya tetikçisidir. Millet, hakkımızdaki seviyesiz beyanlarınızdan bıktı usandı. MHP düşmanlığını sakız gibi ağzınıza sıvayıp dişlerinizi göstere göstere, tükürüğünüzü akıta akıta çiğnemekten yılmadınız.
O kelimeler çöl rüzgarı gibi etrafınızda savrulup duruyor. Siz bundan adeta bedevi (çöl Arabı) zevki alıyorsunuz.
(Soyadımdan yola çıkarak beni herhalde Arap kökenli falan zannediyor!)
Bizimle ilgili asılsız iddialarınız çölde kalmış müflis (iflas etmiş) bezirganın serap görmesine benziyor. Siz kendinizi akıllı, alemi saf ve enayi mi zannediyorsunuz?
Madem öyle, bundan sonra sizin adınız Medyanın makbul Çölaşan paşası olsun. Heykeltıraşlara makbul Çölaşan paşa heykelleri ısmarlayalım.
Heykellerinizi Türk sinemasının çöl sahnelerinin çekildiği Kilyos, Şile ve Patara’ya dikelim. (Espri düzeyine dikkatinizi çekerim.)
Siz önce kendi mabadınızı (altınızı) temizleyin, sonra başkalarınınkini yıkamaya çalışın e mi Emin Çölaşan.
‘Emin’ olun ki at gözlükleriyle deve kervanı süren bahtsız bezirgandan farkınız yok. Biz sizi ‘emin’ sanırdık ama yanılmışız. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz?”
(Adamın düzeyine bakar mısınız!)

Ve son hedefi Rahmi Turan abimiz!


Önceki gün bir açıklama da başyazarımız Rahmi Turan abimiz için yayınladı. Rahmi abinin suçu da (!) aynen
benim gibi, Devlet Bahçeli’yi eleştirmek. İşte Semih Yalçın’ın sözleri:
“Rahmi Turan’ın ‘MHP artık tabela partisi’ iddiası, sadece zavallı yaşlı bir
adamın musalla taşında nihayete erecek beyhude (boşuna) beklentisinin ifadesidir.
Bağını şaşıran ibibiğin
acı acı ötüşüne benzeyen bu yorumu, kocamış,
tüyleri dökülmüş ve
gözlerine inme inmiş
Rahmi efendiye çok görmüyoruz.
Yeni dönemde MHP’nin siyaset sahnesinden silinmesini uman Rahmi Turan’ın galiba rüya görürken bir yerleri açıkta kalmıştır. Rahmi Turan’ın rüya tabiri gibi döktürdüğü hayali senaryolardan
henüz uyanamadığı belli olmaktadır.
Anlaşılıyor ki, girdiği MHP’siz siyaset uykusundan ancak ardına tekmeyi yiyince uyanacaktır.
Emr-i Hak vaki olduğunda (öldüğü zaman) Turan’ın
mezar taşına ‘MHP’nin ölümünü bekleye bekleye ruhunu teslim etti’ yazılmasının anlamlı olacağını düşünüyoruz...
Abdülkadir Maki’ler (Abdülkadir Selvi), Mehmet Yılmaz’lar, Taha Akyol’lar, Rahmi Turan’lar, Emin Çölaşan’lar... MHP
düşmanlığı bunların
gözlerini kör, kulaklarını
sağır, akıllarını eksik, basiretlerini kesik hale getirmiştir.”

*  *  *

İsminin başında “Prof. Dr (!)” unvanı taşıyan bu şahıs MHP’nin genel başkan yardımcısı,
iktidar ortağı Bahçeli’nin sağ
kolu ve onun nutuklarının metin yazarı.
Espri anlayışı dört dörtlük!
Üstelik çok başarılı bir senaryo yazarı!!!
Böyle yeteneklerin, böyle kabiliyetli insanların
siyaset sahnesinde harcanmasına benim gönlüm razı olmaz.
Çapsız komedilerin metin yazarı olmalıdır, büyük başarı kazanır!
Ben olsam ona Recep İvedik rolü verip yazdıklarını okuturum, herkesi kahkahaya boğar.
Helal sana bu yollar Semih Bey!
Şimdi yaz bir mektup daha, neşemizi bulalım.