Sevgili okurlarım, Türkiye’de olan bazı şeyleri insan aklı, insan mantığı almıyor. “Bu nasıl olur” diye soruyorsunuz, yanıtını bulamıyorsunuz.
Birileri geçtiğimiz yıllarda adına “Evlendirme programı” denilen soytarılığı keşfetmişti.
Tamamen kurgu, tamamen düzmece bir olaydı.
Katılan figüranlara para veriliyor, otel masrafları karşılanıyor ve bunlar ekrana çıkarılıp toplum kandırılıyordu.
Eğer işin perde arkasını bilmiyorsanız, bu sahtekarlığı doğal olarak yutuyor ve belki de heyecanla izliyordunuz.
Ancak halkın tepkisi giderek artıyordu.
RTÜK başta olmak üzere devletin ilgili ilgisiz bütün kurumlarına on binlerce sözlü ve yazılı tepki yağdı.
Sonuçta RTÜK bu sahtecilik programlarını yasaklamak zorunda kaldı.

* * *

Eylül ayında yeni yayın dönemi başlayacaktı. Bu programı düzenleyenler ve sunan kadınlar acaba ne yapacaktı!..
Çünkü bunlar bu işten korkunç para kazanıyordu. Elbette bir çözüm bulacaklardı ama ne!..
Ancak toplumun büyük kesimi artık rahatlamıştı. Öyle ya, devlet tarafından yasaklanan düzmece evlendirme programları artık bitmişti!
Siz öyle zannedin!

* * *

Bundan yaklaşık 20 gün önce kanalları tıklarken, çok iyi tanıdığım bazı suratları birdenbire karşımda gördüm.
Yine evlendirme programı yapılıyordu.
Programı Hande Ataizi sunuyordu.
Güya evlenmek için stüdyoda boy gösterenlerin neredeyse tamamı, Zuhal Topal’ın programında yıllarca boy göstermiş olan kadınlı erkekli tiplerdi.
Demek ki aynı tipler bu kez başka bir evlendirme programına transfer edilmişti. Senaryolar aynen uygulanıyor, toplum yine kandırılıyordu!
Amigo kadın seyirciler ve orkestra dahil, her şey aynı idi.

* * *

- Ahmet sen şimdi Ayşe’ye aşık olacaksın, bir hafta sürecek...
- Fatma sen Ahmet’e asılacaksın, o sana yüz vermeyince çok bozulacaksın, sonra sana yeni bir sevgili bulacağız...
- Hanife’nin annesi sizin evliliğinize razı olmayacak, biraz hırgür çıkacak...
Senaryo yazarları rolleri belirliyor, bu kez Hande sunuculuk yapıyor ve paralı figüranlar kendilerine verilen rolleri oynuyor.
Yani her şey eski hamam eski tas!

* * *

Peki öteki sunucular ne yapıyor? Birkaç ay öncesine kadar onların da evlendirme palavrası vardı.
Esra Erol başka konulara girdi ama konuklarının yarısı onun evlendirme programına katılmış olan kadınlı erkekli tipler. Demek ki onlardan vazgeçmek mümkün olmuyor.
Seda Sayan derseniz, o da aynı yöntemi izliyor. Evlendirme programından arta kalan bazı tiplere yine figüranlık yaptırıyor.
Ne vazgeçilmez, ne değerli tiplermiş bunlar!
Geçenlerde 43 yaşında çoluk çocuk sahibi bir adamı ekrana çıkardılar. Adam tutturmuştu “Benim annem Hale Soygazi” diye...
15 gün bu yalanla, bazı yalancı tanıklarla ekranı kilitlediler. Sonuç sıfıra sıfır, elde var sıfır.

* * *

Bu programlarda çok büyük parasal kazanç var. O kazancı elde tutmak için ne yapacaksın?
Bir sürü saçma sapan konuyu ekrana taşıyıp insanları kızıştıracak, ne idüğü belirsiz yalancı tanıklara telefonla bağlanacak, insanları suçlayıp birbirine düşüreceksin.
Programlarda hakaretler, küfürler, yalanlar, karşılıklı suçlamalar, bağırış çağırışlar, feryatlar birbirini izliyor.
Gelin kaynana kavgaları, gelin damat kavgaları, polisiye olaylar, akla hayale gelmeyecek yalanlar...
İnsan seyrederken utanıyor, yüzü kızarıyor...
Ve akşam saatlerinde evde olan küçük çocuklar bile bunları izlemek zorunda kalıyor.

* * *

Böyle bir yayıncılık rezaleti dünyanın hiçbir ülkesinde olamaz.
Düzmece evlendirme programları devlet tarafından resmen yasaklandı ama biri, geçmişteki profesyonel kadroların katılımıyla aynen devam ediyor.
Diğer ikisinde ise ekranda küfürler, hakaretler, iftiralar ve suçlamalar yağıyor, insanlar birbirine düşürülüyor.
Bunlar benim izleyebildiğim akşamüstü saatlerindeki programlar.
Sabah ve öğle saatlerinde de aynı kepazelik varmış ama onları izleyemiyorum. Dolayısıyla o programları anlatacak bilgiye sahip değilim.

* * *

İşin ilginç yanı, bu programlara çıkarılan kişilerin neredeyse tamamının gariban, fakir fukara, cahil ve eğitimsiz kimseler olması.
Onlar sömürülüyor.
Bazılarına para veriliyor.
İncir çekirdeğini doldurmayan konular uzattıkça uzatılıyor, hakaretler birbiri ardına sıralanıyor ve sonra sıra geliyor yapımcıların ve sunucu kadınların piyasadan aldığı bol kepçe reklamlara!
Çok iyi para geliyor, oluk gibi akıyor.
Bu fütursuzca programları yapanlar paraya para demiyor...
Devleti, bizim anlı şanlı “Muhafazakâr (!)” iktidarı ve özellikle de devletin RTÜK’ünü soracak olursanız, onlar da aynen bizim gibi seyirci.
Tepki yok, önlem yok...
Yüz kızartıcı rezaletler sürecini izlemekle yetiniyorlar.
Acaba utanıyorlar mı!