Sevgili okurlarım, 19 yıldan bu yana partisinin genel başkanı olduğu halde en ufak bir başarı elde edemeyen, üstelik iktidar ortağı olmaktan bile korkan Devlet Bahçeli, geçmişte başkanlık sistemiyle ilgili konuşurken çok ağır laflar ediyor ve karşı çıkıyordu.
Şimdi ise 180 derece çark etmiş durumda!
Örneğin diyordu ki “Erdoğan ve Öcalan başkanlık sisteminde söz kesmiştir.”
Şimdi onun bazı sözlerini yine arşivlerden çıkarıp sizlere (tarih sırası gözetmeden) sunuyorum. Lütfen dikkatle okuyunuz, her biri bir ibret belgesidir.
8 Aralık 2015 MHP’nin Meclis’te Grup toplantısı:
“Mesele Erdoğan’ı güvence altına almaktır. Bunların tutar bir yanı yoktur. Erdoğan başbakan iken de, cumhurbaşkanı iken de çift başlılıktan şikayetçidir. Çünkü sözünden başka söz söylenmesini kaldıramamaktadır. Devleti aile şirketi gibi yönetmek istemiştir. Ne yapmaya çalışmaktadır? Bu milletin yegane derdi Erdoğan’a koltuk imal etmek midir? Başkan olduktan sonra krallık ilan etmeyeceğine, oğlunu ikinci Erdoğan olarak tahta geçirmeyeceğine kim garanti verebilir?
8 Şubat 2015 Kırşehir mitingi:
“Erdoğan bu gömlek bu bedene dar geliyor diyerek milletimizin aklıyla alay etmektedir. Ancak milletimiz gömlek değiştirmez. Değiştireceği gömleği de asla giymez. Şerefini gömlek gibi giyip çıkaran, tarafsızlık yeminini ampul gibi yakıp söndüren bir şahsiyet Türkiye’ye istikamet çizemez, milletimizin aklını artık çelemez. Açıkça siyaset yapmakta, suç işlemekte, vatana ihanet konusunda arka arkaya delil üretmektedir. Baştan aşağı yalan olup çıkmıştır. Bu yolla anayasayı değiştirip Öcalan canisi ile başkanlık sistemini kurmaya sabitlenen Erdoğan, geri dönülmeyen bir yola sapmıştır. Böyle giderse uyarıyorum, Türkiye’de demokrasi rayından çıkabilecektir. Erdoğan’ın şu anda tek kaygısı kendisini ve etrafını emniyete almak, geleceklerini garanti etmektir. Çünkü Türk Milleti 7 Haziran’da (7 Haziran 2015 seçiminde) iktidarı değiştirirse, ki olacak olan budur, ne kadar kıyıda köşede haram yiyen ve hain varsa hesaba çekilecektir.”
Geçmişte bunları söyleyen şahsın bir de şimdi yaptıklarına bakın!

* * *

25 Ekim 2016 partisinin Grup toplantısı:
“Başkanlık Türkiye’nin idare sistemine tamamen aykırıdır. Sayın Erdoğan’ı seçen millet anayasayı rafa kaldırarak fiilen başkan olsun demedi. Biz fermanla ülke yönetilmesini geride bıraktık. Millet seçti bahanesiyle başkanlığa mazeret uydurulması boş bir çabadır. MHP parlamenter sistemden yanadır. Dahası, reforma tabi tutulmasını istemektedir.”
20 Ocak 2015:
“Erdoğan’ın başkanlık hırsı mevcut devlet nizamına taban tabana zıttır. PKK ve bölücü çevrelerle ‘Al özerkliği ver başkanlığı’ mutabakatı sağladığı anlaşılan Erdoğan’ın bundan sonra ısrarla açıktan siyaset yapacağı, hatta 7 haziran (seçimleri) öncesinde siyasi kampanya yürüteceği güçlü ihtimaldir. Tek adam olmak için bastırmakta, son kozlarını oynamaktadır. PKK’nın desteği ile başkanlık amacı güden Erdoğan gün yüzü göremeyecek, heves ettiği bölünme anayasası elinde patlayacaktır.”

* * *

26 Mayıs 2015:
“Başkanlık sisteminin veya partili cumhurbaşkanlığının ileride aşırı bedellere mâl olacağı bilinmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Türk Milleti’nin eseridir. Milletin başkanlık gelsin dediğine aklı başında hiç kimse şahitlik etmemiştir. Başkanlık sistemi veya partili cumhurbaşkanlığı konusunda vereceğimiz herhangi bir destek, sunacağımız herhangi bir katkı yoktur.”
8 Mayıs 2015:
“Başkanlık federasyon demektir. Bu da Türkiye’yi bölünmeye götürecektir. İmralı canisiyle yapılan pazarlıklarda yeni anayasa ile bölünme yolunun açılması amaçlanmaktadır. Beştepe hanedanı ve AKP yönetimi aile boyu rüşvet ve yolsuzluk çamuruna batmıştır. 17/25 Aralık yolsuzluk dosyalarının bir daha açılmamak üzere kapatılması ve bu rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk çarkının döndürülebilmesi, Tayyip Erdoğan’ın bütün yetkileri elinde toplayarak diktatörlüğünü ilan etmesine bağlıdır. Yeni anayasa ile başkanlık sistemine geçilmesi bunun için istenmektedir. Tayyip Erdoğan tipi başkanlık sistemi Türkiye’nin bölünmesinin reçetesidir. Demokrasinin idam fermanıdır. Tek adam diktatörlüğünün fermanıdır. Hırsızlık ve yolsuzluk ruhsatıdır. Beştepe’nin (sarayın) ve peşinden sürüklenen AKP’nin yeni anayasadan anladığı ve murat ettiği işte budur.”

* * *

Sevgili okurlarım, dün ve bugün sizlere bir muhalefet partisi genel başkanının sözlerini kendi ağzından aktarmaya çalıştım.
Çelişkilerle dolu! Dün kara dediğine bugün ak diyor!
Dün yerin dibine batırdığı kavramları bugün savunuyor.
Hiç kuşkum yok, MHP’nin tabanını oluşturan yurtsever ülkücüler de bunların farkında.
Şimdi değişen bir tek şey var. Bahçeli ve ekibi belki kendilerini şöyle savunacaktır:
“Biz başkanlığa karşı çıkıyorduk. Ama şimdi sistemin adı başkanlık değil, cumhurbaşkanlığı oldu!..”
Evet, öyle oldu!..
Ama ismi ve tanımı dışında, işin özünde değişen hiçbir şey yok.
Bütün yetkileri tek adam olarak elinde toplayan bir partili cumhurbaşkanı ve ufukta görünen diktatörlük...
OHAL baskısı altında sürdürülen ve sürdürülecek
olan bir anayasayı değiştirme süreci!

* * *

Bay Devlet Bahçeli şu yazdıklarım ve kendisine ait olan şu sözler için adam gibi bir açıklama gönderdiği takdirde, burada seve seve yayınlarım.
Niçin 180 derece çark ettiğini belki güzelce anlatır da hep birlikte ikna oluruz!