Sevgili okurlarım, son referandumun niçin yapıldığı yavaş yavaş bütün gerçekleriyle ortaya çıkıyor.
Recep Bey cumhurbaşkanı olmasına ve eline verilen bunca yetkilere rağmen, o kadarla yetinmek istemedi.
Medya zaten devşirildi ve ellerinde... Dolayısıyla o konuda yapacak bir şeyleri kalmadı.
Bu durumda referanduma temel oluşturan çok önemli iki amaç vardı:
- Yargıyı ve yargının tümünü düzenleyen HSYK’yı tümüyle yandaş hakimlerden oluşturmak.
- İkincisi, Recep Bey’in partiye genel başkan olup siyasete balıklama dalması.
Bu iki amaç da kısa sürede gerçekleşecek. 2 Mayıs günü Meclis’te partiye kaydı yapılacak, 21 Mayıs kongresinde ise genel başkan seçilecek.
Manzara çok hoş olacak!
Hem cumhurbaşkanı, hem parti başkanı.
Referandum işte bunun için yapıldı.
Devletin ve milletin milyonlarca lirası bu amaçla harcandı. Toplum bu yüzden gerildi, birbirine düşürüldü...
Ve yine de nal toplamakla yetindiler.
Aslında kaybettiler ama aritmetik olarak bakıldığında sadece yüzde 51 oyla “kazanmış oldular!”

*  *  *

Referandum oylamasında iktidarın en büyük güvencesi Yandaş Seçim Kurulu (YSK) idi. Bütün yolsuzlukları, bütün hileleri, sandıklara yandaşlar tarafından atılan yüz binlerce mühürsüz-damgasız oy pusulasını görmezden gelip bütün itirazları reddettiler. Gerekçe ilginç:
“Tam kanunsuzluk olmadığı anlaşılmakla!..”
Tam kanunsuzluk diyor, ne demek bu? Açıklasanıza!
Tam kanunsuzluk ifadesinden yola çıkarsak, demek ki başka kanunsuzluklar da varmış!
Yarım porsiyon kanunsuzluk, dörtte bir kanunsuzluk, pilav üstü döner kanunsuzluk!

*  *  *

Cumhurbaşkanı partili olur da yargı olmaz mı! Şimdi bir taraftan da onu ayarlama peşindeler. Bu kadarı yetmedi, tamamını siyasete bulaştırıp partili yapacaklar.
Göstermelik bir sınavla yüzlerce partilinin hakim yapıldığını CHP milletvekili Barış Yarkadaş açıkladı. (Gazeteci kökenli Barış’la bugüne kadar hiç tanışmadım ama siyaset alanında çok iyi işler yaptığını görüyorum ve onu kutluyorum.)
Hakim yapılanlar arasında Adalet Bakanlığı Özel Kalem Müdürü, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün kızı, AKP’nin çok sayıda il ve ilçe yöneticisi, çeşitli seçimlerde göstermiş olduğu adaylar ve Bilal Erdoğan’ın vakıflarında görev yapanlar da var.

*  *  *

Bu isimler alt kademelere doldurulanlar. Şimdi ısınma turlarına ve antrenmana başlayacaklar.
Bunun bir de en üst kademesi olacak.
Yeni anayasanın öngördüğü HSYK üyelerinin seçimi çok yakında yapılacak.
Bugünkü HSYK sona erecek de, sonra ne olacak?
Yeni HSYK’nın üyelerinin bir bölümünü önümüzdeki haftalarda Recep Bey, geri kalanları ise Meclis’teki AKP çoğunluğu seçecek.
Dolayısıyla yargı, A’dan Z’ye, en alttan en yükseğe kadar iktidarın emrine sokulmuş olacak.
Bu siyasi süreçte yer almayan, ya da almayı reddeden hakim ve savcılar, başlarına neler gelebileceğinin hesabını herhalde yapacaktır.
Bu anayasa değişikliğinin niçin yapıldığını, iktidara ve Recep Bey’e nasıl hizmet edeceğini lütfen herkes iyi bilsin, anlasın.
Yargı iktidarın emrine verilsin, Recep Bey partisinin başına geçsin diye!..
Bu kadar masrafa, gerilime, milletin sinirlerinin bozulmasına, insanların birbirine düşmesine değdi mi!..

Vali Bey’in oğulları


Sevgili okurlarım, bu iktidar Fetullah olayının bir numaralı sorumlusudur. O cemaati palazlandıran, ne istediyse veren, başının üzerinde taşıyan, yaptıklarına göz yuman bu iktidarın ta kendisidir.
Türkiye’de şimdi korkunç bir insan avı sürdürülüyor.
İhbar mekanizmaları devreye sokuldu, on binlerce masum kamu görevlisi FETÖ’cü ve “Darbeci” olduğu iddiasıyla sorgusuz sualsiz açığa alındı, işten çıkarıldı ve tutuklandı.
Bunu söylerken elbette ki darbe girişimi olayına karışanları kastetmiyorum.
Türkiye’de bu açıdan işin dozu kaçırıldı, inanılmaz haksızlıklar yapıldı, suçsuz insanlar arada kaynayıp gitti.

*  *  *

Ancak bu süreç AKP’li yüksek kademelere ve zamanında Fetullah’ın askeri (!) olan siyasi kadrolara asla yansıtılmadı.
Tam tersine onlar işin başından beri korunup kollanıyor.
İktidar, bu konuda geçmişteki ayıpları ve suçları ortaya çıkmasın diye bazı şeyleri gizliyor.
Dün bizim gazetede arkadaşımız Veli Toprak’ın haberini okumuşsunuzdur.
Tokat Valisi Cevdet Can’ın Allah bağışlasın, iki oğlu var.
Büyük olanın adı Fetullah, küçüğün adı Gülen!

*  *  *

Veli bu isimleri doğrulatmak için Vali Bey’i aradı. Aldığı yanıt
ilginçti:
“Bunlar dinî isimlerdir. Bu konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanımıza da bilgi verdim. Neden soruyorsunuz, siz işinize bakın.”
Çocuklardan birinin ismi Gülen! Siz hiç böyle bir dini isim (!) duymuş muydunuz?
Şimdi ben bir soru sorayım:
Sizce bu Vali Bey Fetullahçı mıdır, değil midir?
Evet, hükümet kendisine şu veya bu nedenle dokunmuyor, yerinde tutuyor.

*  *  *

Şimdi o Vali Bey’in yerinde alt kademeden biri olsaydı!..
Asker, polis, öğretmen, ya da herhangi bir kamu kuruluşunda görevli biri...
Hemen söyleyeyim, o kişi derhal işten kovulur, maaşı kesilir, üstelik büyük olasılıkla tutuklanırdı.
“Fetullahçılık” suçlaması sıradan insanlar için geçerli. Her birinin başına şu veya bu biçimde nice işler açılmış durumda.
Ama iş AKP’nin siyasetteki kadrolarına ve üst düzey bürokratlarına gelince, iktidar onlara dokunamıyor.
Herhalde “Dokunursam elim yanar” diyor, korkuyor!