Sevgili okurlarım, eldeki rakamlara göre Türkiye’de 250 bin dolaylarında polis var.
Devletin resmi rakamı nedir, ona ulaşmak mümkün değil!
Bu polisler ülkenin dört bir yanında görev yapıyor.
Bazıları vuruluyor, şehit ediliyor.
Hele böyle bir terör ortamında hiçbir polisin can güvenliği yok.
Görev yaptıkları yerlerde çoğunun lojmanı da yok.
Emniyet Genel Müdürlüğü katı disiplin kurallarının uygulandığı bir kurum. Disiplin kuralları bence TSK’dan bile daha katı.
Tam bir emir komuta zinciri... Astın üste itirazı söz konusu değil.

*  *  *

Size gerçekleri yazıyorum. Polis tanıdıklarınız varsa sorabilirsiniz.
Polis mutsuz...
Polis çok yorgun...
Mutsuzluğunun çoğu da yorgunluktan kaynaklanıyor.
15 Temmuz darbe girişimi bu mutsuzluğun ve yorgunluğun üzerine tuz biber ekti.
Bu süreçte devletin resmi rakamlarına göre 10 bin dolaylarında polis FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle tutuklandı, açığa alındı veya meslekten atıldı.
Cezaevleri 15 Temmuz sonrasında polisler dahil tutuklanan her kesimden kamu görevlileri ile dolu.
Hepsinin dosyaları gizli. Avukatlarına bile gösterilmiyor.
Dolayısıyla kimse onların tutuklanma, ya da ihraç nedenini bilemiyor.
Kendilerini savunma olanakları yok. Suçlu ile suçsuz karışmış, ya açlığa terk edilmiş, ya da cezaevi koğuşlarında aylardır çaresizce bekleşiyorlar.
Atılan ve tutuklanan polislerin ailelerinden çok sayıda yakınma mektubu alıyorum. Kendilerine haksızlık yapıldığını savunuyorlar.

*  *  *

Türkiye’nin neresinde olursa olsun herhangi bir terör olayı, ya da kritik bir olay olduğunda, polisin izinleri kaldırılır.
Başka bir deyişle 12-12’ye geçilir.
Bu 12-12 bütün polislerin korkulu rüyasıdır ve anlamı şudur:
Süresi belli olmadan 12 saat çalışacaksın, 12 saat dinleneceksin.

*  *  *

Özetlemek gerekirse:
Polis görev yerine gelir, iki vardiya olarak 12 saat aralıksız çalışır.
Görev biter, evine gidecektir. Evi çoğunlukla uzaklardadır. Hele büyük kentlerde evine ulaşması en az 1.5-2 saatini, çoğu zaman daha fazlasını alır.
Bunun bir de evden çıkıp göreve geliş süresi vardır.
12 saat mesai ve nöbet sonrasında evine giden polis yorgundur, bitiktir.
15 Temmuz sonrasında polislerin tamamı 12-12 düzenine geçirildi. Aradan altı ay geçmesine karşın bu süreç devam ediyor.
Haftada bir gün olsun izin yok, bir gün tatil yok.

*  *  *

Peki bu yüklenmeye karşın polislere fazla mesai ücreti falan ödeniyor mu?
Hayır, bir kuruş bile ödenmiyor.
Polislik Türkiye’de en çok sömürülen mesleklerin başında geliyor.
Bir düşünün, biz sıcak yataklarımızda uyurken binlercesi o küçücük polis noktalarında akşam saat 20’den sabah 8’e kadar aç susuz nöbet tutuyor.
Yanlarından geçerken bazen “İyi nöbetler arkadaşım” derim. Bazısı tanır, bazısı tanımaz.
Tanıyanlar hemen yakınmaya başlar:
“Abi perişan durumdayız, bizi yazın!.. Yorgunuz, uykusuzuz, bu kafayla nöbet mi tutulur, görev mi yapılır...”
Karakol polisi, çevik kuvvet, devriye gezenler, amirler, memurlar ve ötekiler hep aynı yakınmayla karşınıza çıkar.
“Polis sayısı yetersizmiş... O halde yeni polis alsınlar. Niye bizi eziyorlar? Biz insanlıktan çıktık.”
“Eskiden 12-24 çalışırdık. 12 saat nöbet tutup 24 saat istirahat ederdik. Şimdi bu 12-12 bizi mahvetti. Normale geçeceğimiz de yok!”
“Evimizi, çoluk çocuğumuzu ve insanlığımızı unuttuk...”

*  *  *

Noktalarda nöbet tutan Hassas Bölge polisleri anlatıyor:
“Bizi sokuyorlar bu bir karışlık yere. İnsanız, çişimiz geliyor! Nereye yapacağız? Oysa tuvaletli polis noktaları var ama devlet onları yaptırmıyor çünkü maliyet gerektirirmiş!.. Para yokmuş! Kendileri için her lükse para bulurlar ama iş polise gelince para yoktur.”
Türk polisi yorgun, Türk polisi bitik ve ne yapacağını şaşırmış durumda.
Başvurup derdini anlatacağı bir makam yok.
Türk polisi özellikle 15 Temmuz sonrasında saldım çayıra Mevlâm kayıra yöntemiyle görev yapıyor.
Allah kurtarsın!

Bir işsiz mektubu


Sizlerden gelen bazı mektuplar hem ilginç, hem de yürek yakıcıdır. İşte elime dün ulaşan biri...
Yazanın fazla okur yazar olmayan gariban bir kadın olduğu anlaşılıyor. Mektup Türkçe hatalarıyla birlikte aynen şöyle:
“20017 perşebe
Meraba: Emin Bey:
işinizde başarılar dilerim. iyki varsınız sizin fasla vaktinizi almayacam onurlu kadın olarak iş istiyorum işim vardı ama kapandı adam altından kalkamadı. vergi çok.
Beni anlayın lütfen temizlik olur-yemek işi olur özel yurtlarda olur binalarda olur her işi yaparım
Arız ediyorum. Gül.”
Altına telefon numarasını da yazmış.

*  *  *

Nüfusun yüzde 11’ini oluşturan milyonlarca insanımız işsiz ve aç. İş arıyor ama bulamıyor.
Gül Hanım da onlardan biri.
Ülkeyi yöneten ve inanılmaz bir lüks içerisinde yaşayanlar bu işsizler ordusunu asla umursamıyor, adam yerine koymuyor.
Her gün nutuk söyleyip palavra atanların ağzından bir kez olsun “İşsizlik” lafı çıkmıyor.

*  *  *

Dün Gül Hanım’ı aradım. Ankara Keçiören’de oturuyormuş. Şunları söyledi:
“Ben ilkokul bile bitirmedim. Okuma yazmayı dışarıdan öğrendim ama üç çocuğumu üniversitede okuttum. Kızım evlendi, ikisi işsiz. Emekliliğime iki yılım var. Namuslu bir iş bulsam hiç değilse emekliliğimi kurtarırım...”
Gül Hanım’ın telefonu bende. İsteyen olursa veririm.