80 milyonluk ülkede Milli Eğitim’in, üniversiteler dahil son 15 yılda ne hale geldiğini hayret ve üzüntüyle izliyoruz. Özellikle orta eğitimdeki hızlı değişimi bırakın veliler, öğrenciler hatta eğitimciler bile öğrenmekte zorlanmaya başladı…

Sayın Cumhurbaşkanı “TEOG kalkacak” dedi. KALKTI! Peki yerine ne geldi, belli değil. İçtenlikle söylüyorum Sayın Bakan ve ilgililer bu haberi televizyondan öğrendiler. Talimat verildi. Bürokratlar hummalı bir çalışma yaparak 51 günde ne idiği belirsiz yeni bir sistem oluşturdular. Yeni sistemin neler getirdiğini tam anlamıyla bilemedikleri için de tatmin edici bir açıklamayı yapamadılar. Bu yaşananlardan dolayı kamuoyunda oluşan algı; Milli Eğitim Bakanlığımız devamlı kendi yarattığı sorunları çözmeye çalışmaktan, başka bir konuyla da uğraşamıyor.

TEOG’U KİM GETİRDİ?


Peki neden kaldırılıyor? Öğrenmek istiyorum. TEOG eğitim kalitesini mi düşürdü yoksa tümüyle hata mıydı? Kaldırılış nedenini tüm kamuoyu çok iyi biliyor.

EMİR BÜYÜK YERDEN


Bu yaşananlardan sonra 15 yılın sonunda eğitimin, gelinen noktada içinden çıkılmaz bir hal aldığı açıkça ortaya çıkmıştır. Özel okullara giden öğrenci sayısının beş kat arttığını düşünürsek, demek ki kamuda orta eğitim kurumlarında yeterli eğitim verilemiyor. Yapılan araştırmalarda özel okulda okuyan öğrenci yüzde 10, peki geriye kalan yüzde 90 öğrenciye iyi eğitim verebilmek için nasıl çözümler getirmeyi düşünüyorsunuz?

Yeni getirilen sistemi anlamaya çalışırken, bir devlet büyüğümüz çıkıp “nitelikli” okulun ne anlama geldiğini kamuoyuna açıklamalı. Kamuoyu bunun açıklanmasını beklerken Sayın Milli Eğitim Bakanı bombayı patlattı.

İHTİYAÇTAN


İlginç olan ihtiyacın da ne olduğunu açıklayamaması. Cevabın ne olduğunu kendileri de bilmiyordu.
Dünya bizi kıskanıyor. Yeni teknolojiler getirdik diyorsunuz, sonra da ülkede “nitelikli olmayan” okul oranının yüzde 90 olmasına nasıl razı oluyorsunuz.

Sayın Bakan nitelikli, niteliksiz kavramlarını bakın nasıl açıklıyor. “Birine yakışıklı demek diğerine çirkin demek anlamına gelmez”. Varolun siz Sayın Bakan. Bu açıklamanızdan sonra Milli Eğitim’de başka tartışılacak konu kaldı mı? Bilemiyorum.

Uygar dünyada nitelikli-niteliksiz eğitim diye bir kavram var mıdır? Koca devlet, kendi lisesine nasıl niteliksiz diyebilir? Liseler niteliksiz ise bunların sorumluları kim?

Değerli Okurlar, acı bir gerçeği de sizinle paylaşmak istiyorum. Bu ülkede eğitim eşitliğinin olduğunu kim iddia edebilir? Soruyorum. Doğu ve güneydoğuda görev yapan öğretmenlerin deneyimlerinin, batıda görev yapanlarla aynı olduğunu söyleyebilir misiniz? Bakın araştırma ne diyor… Doğu’daki öğretmen deneyimi 1,4 yıl olmasına karşın, batıda bu oran 14,5 yıl. Bu mudur eğitim eşitliği?

Değerli Veliler; hiç kuşkunuz olmasın gelecek eğitim yılı başlamadan yeni bir eğitim sistemiyle karşı karşıya kalacaksınız.

Şimdiden sınav öncesi yapılacak tercihlerden tutun, istedikleri okulları kazanamayan çocukların ne olacakları velileri büyük bir sıkıntıya sokmaktadır.

Sayın Başbakan açıklamasında, öğrenciler stres içinde bu kadar sınav mı olur derken, getirilen yeni sistem öğrenci ve velileri daha büyük sıkıntı içine atmadı mı?

Bu yeni sistemin içeriğini anlamak şöyle dursun, okullara mahalli yerleştirmeler dolayısıyla aileler arasında adres değişiklikleri başlayacak. Sahte ikametgahlar, okullarda hormonlu notlar, iyi okullarda da bağışlar havada uçuşacak.

Ülkeyi yönetenler, hiç meydanlarda atıp tutmayın. “Dünya bizi kıskanıyor, yeni teknolojiler getiriyoruz, yollar, köprüler, metrolar yaptık, yerli otomobil bile üreteceğiz”. O zaman bu dediklerinizi yapacak genç kuşakları, yeni getirdiğiniz eğitim sistemiyle mi, yoksa yüzde 90 niteliksiz okullarda mı yetiştirmeyi düşünüyorsunuz diye sormazlar mı?

Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde eğitim siyasetle iç içe olmamıştır. Eğer bu sistemle eğitimde yandaşlık ve gelecekte siyasetin alt kadrolarını yetiştirelim diyorsanız, sonuçta eğitim bugünkü durumdan başka yere gelemez. En tehlikeli olanı da eğitimin muhafazakar kadroların eline terk edilmesidir. Gönül isterdi ki, orta eğitimde İ.H.L. sayıları, yüzde 22 arttı yerine, eğitimde “FİNLANDİYA SİSTEMİ”’ni getiriyoruz deseydiniz.

TEK ÇÖZÜM; Eğitimde laikliği ön koşul kabul etmeden, tüm okulları nitelikli hale getirmeden Cumhuriyet Türkiyesi’ni hiçbir yere taşıyamayız. Hep diyorsunuz ya “MİLLİ” diye, işte gerçek millilik, LAİK EĞİTİM’dir.

SON SÖZ: BİR MİLLETİ, HÜR, BAĞIMSIZ, ŞANLI, YÜKSEK BİR TOPLUM OLARAK YAŞATAN DA, KÖLELİĞE, YOKSULLUĞA DÜŞÜREN DE EĞİTİMDİR.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK