Yap-İşlet-Devret ihalelerinde bile bu kadar kazıklanmadı bu ülke! Yıl 2005... Bundan 12 yıl önce... Türkiye’nin en değerli şirketlerinden Türk Telekom için başlıyor özelleştirme...

İhaleye çıkılıyor... Suudi Oger Türk Telekom’un yüzde 55 hissesi için 6.5 milyar dolar teklif ediyor ve 21 yıllığına sahibi oluyor. İyi de ihaleyi alan şirketin parası yok! Kredi aranıyor.

* * *

İktidar bu kredinin verilmesi için devreye giriyor. İhalede kazanılan Türk Telekom hisseleri teminat gösterilip kredi ayarlanıyor. Türk bankaları borcu veriyor, devir gerçekleşiyor.

Bildiğin “elin taşı ile elin kuşunu” vuruyor. Taş bizim, kuş bizim... Giren, çıkan yine bize oluyor. Anlatırken bile mantıksız geliyor!

* * *

Şirket de öyle bir şirket ki, ihale şartnamesinin gerektirdiği altyapı yatırımlarını yapmıyor. Şirket demirbaşlarını satıyor. Bankalardan aldığı kredinin tamamını 9 yılda çıkartıyor, ödemesi gereken paradan çok daha fazlasını kazanıyor. Lakin ödeme yapmıyor. Parayı cebe atıyor.

* * *

Sekiz yıl geçtikten sonra bankaları tekrar kafaya alıyor ve 2013 yılında ilk yılları ödemesiz olarak 4 milyar 750 milyon dolarlık krediyi yapılandırıyor.

Türk Telekom para basmaya, Suudi Oger cebini şişirmeye, yandaşa reklam yağdırmaya, eşe dosta ballı maaşlar dağıtmaya devam ediyor. Yeni kredinin birinci taksit geliyor. Ödemiyor. İkinci taksit geçiyor. Yine ödemiyor. Bir de arsız arsız baştan yapılandırmayı teklif ediyor.

* * *

Bankalar verdikleri kredilerin peşine tam düşecek, geri isteyecek, hop BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben açıklama yapıyor; “Biz bankalara dedik ki siz bunları takibe almayın.” Niye?

Sonra bakıyor, bu mesaj onun boyunu aşıyor, bu sefer Anadolu Ajansı’nı karşısına alıyor; “Bankalardan bir talebimiz olmadı. Kimseye kıyak geçtiğimiz yok” demek zorunda kalıyor.

* * *

Eğer ilk demeci haber yapan Reuters yalan haber yapmışsa dava açmalı. Açamaz! Belli ki ortada yalan haber falan yok. Anadolu Ajansı zaten haber yalanlama mecrası... Ne zaman biri pot kırsa alıyor karşısına bu ajansı...

* * *

BDDK’nın vazifesi finans şirketlerinin Bankacılık Kanunu’na uyup uymadıklarını teftiş etmektir. Batmalarını engellemektir! Başkan “Batık krediyi takibe almayın” nasıl diyebilir? Diyemez arkadaş! Parayı cebinden ödeyecek sanki... Yoksa garantör Hazine mi?

Zira yedi kişilik Bankacılık Üst Kurulu’nda kendisi haricinde bir üye kaldı. Görev süresi dolan beş üyenin yerine yeni isimler atanmadı. Sahi onlar neden atanamıyor?

* * *

Ne var ki BDDK’nın toplantı yeter sayısı bile yok ortada... Haliyle karar yeter sayısı tesis edilemediğine göre iki kişi kafa kafaya verip “Telekom’u icraya vermeyin” kararı mı aldı? Yoksa Başkan’ın kendi icraatı mı?

Peki, ne olacak? İş yine bize patlayacak. Kazıklayanların yanına kâr kalacak!