Dediler ki; “Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacak!” Demekle olsaydı şimdiden uzay gemimiz vardı. Yerli uçağımız havalardaydı. Seçim öncesi posterlerde öyle yazılıydı. O uçak hâlâ yere inemedi. Türkiye büyüklerin listesine hiç giremedi.
Boş durmadık tabii... Şangay Beşlisi’ne girecektik, bir baktık kırılgan beşliye girmişiz. Esasen ülke kaybedenler kulübünden hiç çıkmadı ki!

* * *

Liste sürekli değişiyor, Türkiye adeta ev sahibi... Listenin gediklisi... Kırıklarını aldıramadık şu ekonominin. Çıkardık astık portmantoya... Vergi, zam aydan aya...
Daha önce açıklanan listede yer alan Brezilya çıkmış. Hindistan çıkmış. Endonezya çıkmış. Güney Afrika bile çıkmış. Türkiye sınıfta kalmış! Yeni sınıf arkadaşlarımız Arjantin, Pakistan, Mısır ve Katar...

* * *

Bu beş ülke büyük cari işlemler açıkları, ulusal yatırımları karşılamak için yetersiz tasarruf oranı, yetersiz döviz rezervi sebebiyle listede... Demirbaşı olmuş bir kere...
Ekonomi çok iyi diyorlar, adamlar bizi Pakistan ile aynı listeye koyuyorlar. Görün işte ekonomimiz hakkında yabancılar ne düşünüyorlar!

* * *

Hepsi kumpas tabii... Sonuçta ekonominin kırılgan olup olmadığının cevabını sandıkta halk vermeyecek mi? Ekonomi kırılgan olsa mega projeler yapılabilir mi? Yapılanların saha parasını ödemedik ama senet yaptık. Vadesi 25 yıla, kim öle, kim kala...
O kadar da ekonomimiz coşmuş dedik, acayip büyüyoruz dedik, demek elin yabancısına yediremedik!

* * *

Ekonomi yönetimi “suç bende değil” mesajı vermekten başka ne yaptı? Yedi, içti, tüketti, bağırdı, çağırdı, suçladı... Türkiye’yi borç batağına sapladı. Hatta bunu bankalar vasıtasıyla toplumun bütün bireylerine yaydı.
Sonuçta ne oldu? Her sene en az 170 milyar dolar vadesi gelen dış borç yenilemesi ve 40 milyar dolar cari açık finansmanı ile göbeğimizden dış sermayeye bağlı hale geldik. Kredi kartı limitini bitirdik... Minimumu ödeyerek idare etmeye çalışıyoruz.

* * *

Bakın, Merkez Bankası dövize müdahale etti, dolar bana mısın demedi... Hem de gösterge faizler, yüzde 13.50’deyken oldu bunlar. Hani faizler düşecekti?
Daha da ürkütürsen verdiğin faize bile bakmaz tam kaçarlar. Zamanla yalnızlık başlar. İşte o zaman hem yükselen dolar hem yüksek faiz ile baş başa kalırsın. Onurlu yalnızlık deyip başından savarsın. Yine bu milleti inandırırsın!