Günlerdir herkes Merkez Bankası’nın faiz hamlesini bekliyordu. Aslında kimsenin faizle ilgilendiği falan yoktu. Faiz kararı, dolar fiyatını etkileyecek ya... Karar sonrası dolar ne olacaktı? Hikaye bundan ibaretti...
Bakmayın siz dün faizlere dokunmamış gibi görünmesine... Hani bir liste fiyatı vardır, bir de gerçek fiyatı vardır ya, o hesap... Açıklanan yüzde 8’de, gerçekler yüzde 11’de...
Merkez Bankası iki haftadır faiz artırıyor. Rüşvet verir gibi, çaktırmadan, al şunu cebine koy şeklinde örtülü faiz artışı yapıyor. Bunun anlamı, ben baskı altındayım, açık açık yapamıyorumdur!
Bakın; hafta sonu bizi yatırım yapılabilir ülke olarak niteleyen tek kredi derecelendirme kuruluşu FITCH de notumuzu düşürecek. Hepimiz çok şaşıracağız. Dış mihrakları, Türkiye düşmanlarını suçlayacağız. Aynaya hiç bakmayacağız.
Hata nerede biliyor musunuz? Piyasalara kaymakam muamelesi yapılıyor. Cumhurbaşkanı kızınca İçişleri Bakanı’na veriyor emri, kaymakamı görevden aldırıyor. Sanılıyor ki benzer emir-komuta zinciri ile piyasalar da dengeye gelir. Siyasi baskı ile enflasyon, faizler ve hatta dolar kuru düşürülebilir. Yok, öyle bir dünya...

Faiz artırsan da artırmasan da sonuç aynı!

Haliyle işe yaramıyor. Doları olanı terörist ilan et, bankaları suçla, kredi derecelendirme kuruluşlarını azarla, bu iş böyle olmaz. Faizi göstere göstere artırsa Merkez Bankası hain olacaktı.
Artırabiliyorsan, alacağın kararlarla ülkenin huzurunu artır. En zoru bu! O zaman hepsi düzelir. Referandum ülke kutuplaştırılmadan, düşman yaratmadan kazanılmaz. Öğrenilmiş çaresizlik! O zaman? Ülke ekonomisi için gereksiz bir iyimserliğe girmek, saflık olur.
Faiz artsa ne olur? Faiz artırımı ekonomiyi daha da daraltır ve küçülmeye yol açar. İçinde bulunduğumuz açmaz yüksek faiz yükünü kaldırabilecek durumda değil.
Artmasa ne olur? Dolar fiyatı iyice coşar... Dolar artışı da belirsizlik yaratır, ekonomiyi daraltır, enflasyonu artırır, küçülmeye yol açar.
Yani faiz artırsan da artırmasan da sonuç aynı! O hale getirdiler.
Hani tank yaptık, motoru olmadığından, yapamadığımızdan, yaptıramadığımızdan seri üretime geçemiyoruz ya, o hesap... Ülkenin motoru yok. Geçici olarak bir motor bulup takar, idare edersin... Zaman kazanırsın... Bir süre... Bu hikaye de böyle...