Yılbaşından başlayarak özellikle de son iki ayda hızlanarak Türkiye’ye ciddi anlamda sıcak para girişi oldu. Ne var ki bu durum, bize olan güvenin veya attığımız doğru adımların bir sonucu olarak peydahlanmadı. İstisnasız her “gelişen” sıfatına sahip ülke, az veya çok bu paradan nasiplendi.
Risk iştahına en güzel örnek Brezilya... Yolsuzluk ve rüşvet skandalları, siyasete tepkiyi doğurdu... Sokak isyanları başladı. Önce para birimi ve borsası çok hızlı biçimde değer kaybetti. Ülke değerlemesi ucuzladı diye 1 milyar dolar sıcak para girişi oldu!

*  *  *

Bunca paranın kaynağı neresi? Gelişmiş ülkeler... Tam 8 yıldır parasal genişleme politikası uyguluyorlar. Anlamı, 8 yıldır piyasaya karşılıksız para sürüyorlar. Amaçları bu paranın tüketime gidip büyümeye ve enflasyona yol açması. Biriktirilip, tasarruf edilmesin diye de negatif faiz uyguluyorlar.
Haliyle bu kadar çok paranın bir kısmı kendine yüksek getiri arıyor. Aradıkları getiriye gelişmiş ülkelerde ulaşılamıyor. Nitekim Almanya’nın eksi yüzde 0.65 faizle borçlandığı bir ortamda bizim hazine yüzde 5.9 faizle Eurobond ihracı gerçekleştiriyor ve biz buna seviyoruz.

*  *  *

Onca para bolluğuna rağmen yine de Türk Lirası değer kaybetti, dolar 3.5 seviyesinin altına inmedi, faizlerimiz fırladı gitti, Merkez Bankası döviz rezervini eritti. Borsa nispeten yükseldi. Bu yükselişi fırsat bilen büyük patronlar kendi şirket hisselerinde satışa geçti.
Bunlar iyi günlerde olanlar. Peki, bu iyi günler ne zaman biter? Bu sorunun cevabı çok kritik... Niçin? Bunlar iyi günlerimizse kötüsünü yaşamayı kim ister?

*  *  *

Amerika ve Avrupa yetkilileri piyasaları ürkütmeyeceklerine dair açıklamalar yapıyorlar. Bir anlamda bol para garantisi veriyorlar. Bu açıklamalar yatırımcıların sigortası ve güven kaynağı...
Görüşler muhtelif... En az bir yıl daha sürer diyen var. 2017’den sonrası kabus diyen var. Yaz sonunu adres gösteren var. Ben hepsinde daha aceleciyim. Arifeyi gösterir, bayramı göstermez. Bir ay daha mühlet veriyorum ki ondan bile emin değilim...

*  *  *

Para aniden çekilecek mi? Hayır! Gelişen ülkelerin enflasyonu mu patlayacak? Hayır! Krizlerin zamanı bilinmez. Bazen atarsın tutar.
Bu sefer öyle bir kriz de yaşanmayacak inancındayım. Sanılanın aksine ani bir çöküş olmayacak. Piyasalar bir anda büzüşmeyecek. Her geçen gün kan kaybettirecek ve mehter moduna girecek.
Geçen hafta Moody’s Çin’in kredi notunu düşürürken kibarca “verilen krediler geri ödenmeyecek” dedi. Kimse durumu fazla iplemedi. Amerika’da toplantı tutanakları açıklandı; “Bu yıl içerisinde faizler iki kez daha artırılacak yanı sıra 4.5 trilyon doları geçen bilanço daraltılmaya başlanılacak” sonucu çıktı. İnanan çıkmadı.

*  *  *

Amerika’nın faizleri artırması bizim maliyetlerimizi artırır. Hadi Amerika faiz artırdığında daha da faiz artırıp durumu dengeleriz ama bilanço daraltıldığında ne halt edeceğiz? Bizim dolara ihtiyacımız var. Keza Avrupa da aynı yolu benimseyeceğini anlatıp duruyor.
İlk tepki gösterecek dolar/TL değerlemesidir. Ufaktan hareketlenmeler başladıysa bilin ki fragmanlar bitmiştir. Kısık ateşte uzun süre kaynayacak bir ortama giriş için hazırlıklarınızı yapın. Bizi diri olacağız derken kulak memesi kıvamına sokacak bir süreç bekliyor.