Daha geçen hafta kuru fasulye, barbunya, nohut ve börülce ithalatında gümrük vergisi oranları sıfıra indirildi.

Bu ne demek biliyor musunuz? Ülke kendini doyuramıyor, yeteri kadar üretilemiyor, el âlemin çiftçisine para ödeniyor, Türkiye’nin kısıtlı kaynağı yurtdışına gönderiliyor demek! Sonra da ülke neden fakirleşiyor?

* * *

Tarımda ithalat dediğin de öyle üç-beş dolar değil! Son 14 yılda Türkiye, yağlı tohum ve türevleri ithalatına 37 milyar dolar ödedi.

Yine aynı dönemde 18 milyar dolarlık hububat ithal edildi. Pamuk üreticisi Türkiye, bu süreçte 17 milyar dolarlık pamuk lifi ithal etti. Toplam bakliyat ithalatımız 3.5 milyar doları geçti.

* * *

Bakın; Türkiye, 126 ülkeden sebze ve meyve ithal ediyor. Çil çil dolar ödüyor. Dünyada kaç ülke var ki zaten? Sanki ülke kıtlık çekiyor. Adını bile bilmediğimiz ülkelerden gıda almak zorunda bırakılıyor!

Yahu börülceden bahsediyoruz? Bir ülke neden “sıfır gümrükle” börülce ithal eder ki? Yetiştiremiyor muyuz börülceyi? O kadar mı bilmiyoruz bu işi?

* * *

Biz hissetmiyoruz ama dünyada gıda fiyatları 2011 yılından beri ciddi ciddi düşüyor. Her geçen gün daha da ucuzluyor. Türkiye’de ise gıda fiyatları devamlı katlıyor. Sahi nasıl oluyor?

Son iki ayda dünyada süt ve süt ürünlerinin fiyatı yüzde 9 oranında geriledi. Bizde ne oldu biliyor musunuz? Aynı dönemde ortalama yüzde 10 arttı!

Memura yapacakları zammı açıklıyorlar, tereyağının fiyatı memur zammının 6 katından fazla artıyor. Eriyen tereyağı değil maaşlar oluyor.

* * *

Lakin bizimkiler uyanık! Enflasyon hesaplamasında, gıda fiyatlarının ağırlığını 4 puandan fazla düşürdüler ki oranlara fazla yansımasın, sepette ağırlık yapmasın, enflasyon yüksek çıkmasın!

Zira işi ciddiye alıyoruz ayağıyla göstermelik “gıda komitesi” kurdular. Arada bir Başbakan Yardımcısı başkanlığında toplanıyorlar. Sahi ne iş yapıyorlar? Söyleyeyim... Komite toplandı, gıdada ithalatın önünü açan kararlar aldı, dağıldı. Toplanmaması daha hayırlıydı.

* * *

Ülkede raf fiyatını, çiftçi kazansa her biri özel şoförlü makam arabasıyla tarlaya giderdi. Oysa çoğu sürünüyor.

Tarlayı ekenler cebinden çıkan mazot, elektrik, tohum, gübre, ilaç, sulama parası ile baş başa kalıyor. Artan maliyetlerle işi yürütemeyince de bırakıp gidiyor. İthalat için aranan sebebe bu sayede ulaşılıyor. Kim bilir kimler bu ithalattan çuvalla para kazanıyor?

* * *

Sigara ve alkol zararlı diye devamlı zam yapılır. Maksat fiyatı artırıp, halkı kötü alışkanlıklardan korumaktır. Peki, gıda fiyatlarındaki artışa ne mazeret bulacağız?

Dış mihraklar gıda üzerinden yükleniyorlar milli birlik ve beraberliğimize mi diyeceğiz? Yoksa obezite ile mücadeleyi mi öne süreceğiz? Peki, işi bilmeyen kötü yöneticiler tarafından yönetildiğimizi ne zaman fark edeceğiz?