Ortak dostlarımız vasıtasıyla birkaç gün önce, TSK’yı ele geçirmeye çalışan FETÖ’cülerin türlü ayak oyunlarına, tacizlerine yıllarca maruz kalan ve bunlara rağmen verilen tüm görevleri üstün başarıyla yerine getirdiği halde, hak ettiği rütbeler YAŞ’larda verilmediği için istifa etme kararı alan kahraman bir Türk subayıyla tanıştım. Harbiye’yi devre birincisi olarak bitiren ve devre birincisi örnek olmalıdır diyerek gönüllü olarak Özel Kuvvetler Komutanlığı’na başvuran Em. Kurmay Albay Mehmet Alkanalka. Kursun sonunda, kadrosu yüzbaşı olan özel tim komutanlığı pozisyonuna, teğmen rütbesiyle atanan ilk subayımız...

Askeri kariyeri başarılarla, birinciliklerle, 100 tam puan sicille ve güneydoğuda, timiyle birlikte girdiği çatışmalarda sayısız kahramanlık öyküleriyle dolu, mesleğine aşık 48 yaşındaki Kurmay Albay, uğradığı haksızlığın giderilmesi için büyük bir hukuk mücadelesine girişir. 3 çocuklu bir aile babası olarak sivil hayata alışmak hiç kolay olmaz. Maddi, manevi zorluklardan daha fazla, hakkının yenmiş olması duygusu ve atamalarda hep öncelik verilen FETÖ’cüler yüzünden çocukluk hayallerinin gasp edilmesi canını çok yakar ve bir çıkış bulmak için kurmay zekası ve disipliniyle kendi hukuki durumunu derinlemesine inceler, okur, araştırır, öğrenir ve yapılması gerekenleri yapmaya koyulur. Bilgi Edinme yasası çerçevesinde BİMER’e de başvurur ama yanıt alamaz...

Bu süreçteki araştırmaları ve okumaları sırasında, FETÖ’nün darbe girişimiyle ilgili, muhtemelen daha önce kimsenin fark etmediği, kendisini çok heyecanlandıran bir şey fark eder; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 15 Temmuz darbe girişiminden 40 gün önceki, 6/6/2016 tarihli, içinde, gelmekte olan darbeye karşı çok önemli saptamalar ve uyarılar bulunan ama gereği yapılmayan iddianamesi...

FETÖ’cülerin darbe yapabileceğine ilişkin zamanında dikkate alınmamış uyarılar, 4/8/2016 tarihli bir başka iddianamenin E bendinde, 24. maddesinde, a’dan r fıkrasına kadar aşağıdaki şekilde özet olarak yer alır;

E. FETÖ/PDY’nin TSK’daki Yapılanması ve Faaliyetleri
24. 15 Temmuz 2016 gecesi meydana gelen darbe teşebbüsünün daha iyi anlaşılması bakımından FETÖ/PDY’nin TSK’daki yapılanmasına, faaliyetlerine ve yapılanmanın ülkenin güvenliği üzerinde oluşturduğu risklere ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının darbe teşebbüsünden kısa süre önce düzenlediği 6/6/2016 tarihli iddianamesinde yer verilen tespit, değerlendirme ve öngörülere özetle yer verilmesi uygun olacaktır. Bu tespit, değerlendirme ve öngörüler şöyle özetlenebilir:

a. FETÖ/PDY’nin en çok önem verdiği kurumun TSK olduğu,
b. FETÖ/PDY’nin en fazla kadrolaştığı ve egemen hâle geldiği devlet kurumunun TSK olduğu,
c. TSK’daki kadrolaşmanın uzun yıllar önce başladığı ve ilk yerleştirilen örgüt mensuplarının general veya albay rütbesine yükseldikleri,
d. FETÖ/PDY’nin subay ve astsubay olacak mensuplarını özel olarak yetiştirdiği,
e. 2003 yılına kadar yaklaşık dört yüz personelin bu yapıya mensubiyeti nedeniyle ilişiği kesilirken bu tarihten sonra bu sebeple ilişiği kesilen personelin bulunmadığı,
f. Yapılanmaya mensup olmayan personelin bazı soruşturma ve davalarla tasfiye edildiği ve bu personelin yerine örgüt mensuplarının terfi etmesinin sağlandığı,
g. Özellikle bu yapılanmaya mensup olmayan askeri pilotların çeşitli yöntemlerle kurumdan uzaklaştırıldığı,
h. Kurmay subay kadrosunun önemli bir bölümünün FETÖ/PDY mensubu olduğu,
i. FETÖ/PDY’nin askeri yargıda egemen bir güç olduğu ve bu nedenle yapıya yönelik soruşturmalardan netice alınamadığı,
j. TSK içerisindeki bu yapılanmanın ordu disiplinini bozacak ve ülke savunmasında zafiyet oluşturacak bir yoğunluğa ulaştığı,
k. FETÖ/PDY’nin kuvvet komutanlıkları, jandarma ve emniyet teşkilatları içindeki mensuplarından oluşan ve on binleri bulan devletten ayrı hiyerarşiye bağlı silahlı bir yapılanmasının olduğu,
l. FETÖ/PDY’nin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tarihi boyunca gördüğü en büyük, en tehlikeli ve en organize terör örgütlenmesi olduğu,
m. FETÖ/PDY’nin anayasal düzeni değiştirecek veya ortadan kaldıracak silahlı güce ulaştığı ve bir askeri darbe yapabilecek tek organize güç olduğu,
n. FETÖ/PDY’nin TSK içerisindeki etkinliğine dayanarak askeri darbe ve iç savaş tehditlerinde bulunduğu,
o. FETÖ/PDY’nin darbe teşebbüsünde bulunma tehlikesinin açık ve yakın olduğu,
p. Bu tehlikenin gerçekleşmesi halinde bunun devlet için gerçek bir yıkım olacağı, ülkenin bir iç savaşa sürüklenebileceği, milyonlarca insanın ölüp milyonlarca mültecinin ortaya çıkabileceği, devletin yeniden ayağa kaldırılmasının mümkün olamayabileceği,
r. FETÖ/PDY’nin tasfiyesinin devlet için artık varlık yokluk meselesi hâline geldiği.

Yani, kanlı darbe girişiminden 40 gün önce, FETÖ’cülerin ülkemizin başına örebileceği çoraplar ve yaratabileceği yıkım ve kaos hakkında gerekli uyarılar, devletin sorumlu birimi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından en açık şekilde yapılmıştır aslında. Devletin bu çok önemli bilgiyi ne yaptığı ve neden gereğini yerine getirmediği, neden sessiz kaldığı sorgulanmalıdır...

Normal şartlarda, bu kadar acil ve önemli, devletin bekasıyla ilgili bir bilginin gereği olarak, ilgili kurumlar derhal uyarılmalı ve harekete geçirilmeliydi. Ancak hepimizin dehşet içinde sonuçlarını yaşadığı gibi, bu uyarılar hiçbir zaman yapılmamıştır, gerekli önlemler alınmamıştır ve biricik TSK’mız, terörist FETÖ’cülerin kanlı darbe girişimine hazırlıksız yakalanmıştır. TSK’da yuvalanan FETÖ’cüler, tam da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 40 gün önce uyardığı gibi, darbe teşebbüsünde bulunmuş ve 250 canımıza, korkunç bir yıkıma, çok ağır mağduriyetlere, TSK’nın darmadağın olmasına ve OHAL’le yaşamak zorunda kalmamıza sebep olmuştur...

Bu çok önemli belgenin fark edilmemesinin sebebi, başka bir iddianamenin altında özet olarak yer alması olarak görünüyor. Tabi bu iddianamenin orijinalinin nerede olduğu ve neden bunca zaman ortaya çıkmadığı da sorgulanmalıdır. Gözlerden kaçan söz konusu iddianame, FETÖ/PDY üyesi oldukları gerekçesiyle 16/7/2016 tarihinde gözaltına alınan; Anayasa Mahkemesi üyeleri Alparslan ALTAN ve Erdal TERCAN’ın hukuki durumlarının değerlendirilmesine ve sonuçta meslekten men edilmelerine ilişkin 4/8/2016 tarihli yazının alt metinlerinde, özet olarak atıf yapılarak kullanılır. Bu atfı fark etmek, binlerce, on binlerce sayfa yazı içinde pek kolay değildir ve belki de yaralı bir kurmay dikkati gerektirir...

Em. Kurmay Albay Mehmet Alkanalka, kendi hayatını anlattığı ve askerlik mesleğiyle ilgili faydalı bilgilerle donattığı KARARTILMIŞ YILDIZLAR adlı daha Şubat ayında çıkan kitabında, bu gözlerden uzak kalmış çok önemli iddianameyi nasıl ortaya çıkardığını da anlatır...

Aşağıdaki bağlantıdan Anayasa mahkemesi üyeleri hakkındaki iddianameyi ve içinde özet olarak atıf yapılan, 15 Temmuz’dan 40 gün önce hazırlanan, gelmekte olan darbeyi haber veren iddianameyi buradan okuyabilirsiniz...