Eski Türklerin egemenlik anlayışında devleti 4 prensip meydana getirir; 1) Millet (Budun), 2) Devlet (İl), 3) Toprak (Yer), 4) Kağan. Yani millet, devlet, vatan ve lider. Eski Türklerin en büyük yazılı eseri Orhun Abideleri, 1300 yıl öteden Türk Milleti’ne seslenir, atalarımızdan bugünümüze ışık tutacak çok değerli öğütler verir...735’de, bir yıl önce ölen Bilge Kağan anısına oğlu Tenri tarafından dikilen kitabenin doğu yüzünde; Bilge Kağan, Göktürk Devleti’ni kuran ecdadı Bumin Kağan’ın ve kardeşi İstemi Kağan’ın başarılarını anlatır. Türk budununun iline, töresine sahip çıktığını, düzene soktuğunu, başlıya baş eğdirdiğini, dizliye diz çöktürdüğünü anlatır. Daha önce dağınık olan Göktürkleri nasıl birleştirdiğini ve doğudan batıya egemenliği altına aldığı toprakları anlatır. Onların nasıl bilgili ve cesur kağanlar olduklarını, beylerinin de milletinin de nasıl doğru olduklarını ve bu sayede devlete sahip çıkıp töreyi düzenlediklerini anlatır. Bumin Kağan öyle ünlü bir kağanmış ki ölümüne bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş, diye devam eder...

Arkasından gelen oğulların ve kardeşlerin içinde, babası gibi olmayan oğullar, büyük ağabeyi gibi olmayan küçük kardeşler kağan olmuş. Devletin başına, kendi de buyruğu da bilgisiz olan, kötü olan kağanlar oturmuş. Beyleri de, milleti de ahenksiz olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, aldatıcı olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı birbirine çekiştirttiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybetmiş. Çin milletine beylik erkek evladı kul olmuş, hanımlık kız evlâdı cariye olmuş. Elli yıl boyunca Türk beyler Türk adını bırakıp Çin adını tutmuş, Çin kağanına itaat etmiş. Ta ki, Türk budunu yok olmaya yüz tutmuşken, Bilge Kağan’ın babası İltiriş Kağan ve annesi İlbilge Hatun Türk budununun başına geçene kadar. İltiriş Kağan 17 erle isyan etmiş, 17 er 70 er olmuş, 70 er 700 er olmuş ve 700 erle ölümüne savaşarak, devletini ve kağanını yitirmiş, 50 yıl boyunca Çinliye cariye ve kul olmuş, Türk töresini bırakmış, Çin’e itaat etmiş milleti, yeniden ecdadının töresince biraraya getirmiş...

Kitabenin kuzey yüzünde de şunları anlatır; Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldandığı için Türklerin, Türk budununun çok fazla sayıda öldüğünü anlatır...

Bilge Kağan’ın; Devletin başına, kendi de buyruğu da bilgisiz olan, kötü olan kağanlar oturmuş, dediği, 15 yıldır her şeye mutlak hakim ama bir o kadar da sorumsuz olan bugünün AKP iktidarı ve AKP’nin sorumsuz liderleridir. AKP’nin 15 yılda yaptığı korkunç hatalar, ekonomimizi, uluslararası ilişkilerimizi, ticaretimizi, turizmimizi, tarımımızı, hayvancılığımızı, güvenliğimizi, istihbaratımızı, toplumsal barışımızı, her şeyimizi örseledi, hırpaladı, bozdu, böldü. Lakin bir tek AKP’li bile bugüne dek sorumluluk üstlenmedi, istifa etmedi, gereğini yapmadı...

Bilge Kağan’ın; beyleri de, milleti de ahenksiz olduğu için dediği, 15 yıl gibi kısacık bir sürede, 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde çok güçlü bir millet olmayı başaran asil Türk Milleti’ni ortadan ikiye bölen ve AKP öncesindeki yenilmez, yıkılmaz milli birlik ve beraberliğimizi, ahengimizi milletçe hepimize kaybettiren, milli bayramlarımızı bile ayrıştıran, 23 Nisan’ın karşısına, hiçbir Müslüman ülkede olmayan, AKP uydurması Kutlu Doğum Haftasını koyan, 7 düveli alt ettiğimiz efsanevi Kurtuluş Savaşı’mızın karşısına şaibeli 15 Temmuz darbe girişimini koyan, tasada, gamda, sevinçte, kederde ortak duygularımızı yani bir millet olmanın en temel özelliklerini yitirmemize yol açan AKP iktidarıdır...

1300 yıl önce Türk’ün düşmanı, komşusu Çin’di. Bugün içinden çıkardığı AKP’dir. Çinliler, 1300 yıl önce hilekarlık, sahtekarlık ve aldatıcılıkla Türk’ü kandırıyor kardeşi ağabeye, milleti beye düşman ediyordu, bugün bunları AKP yapıyor. Bilge Kağan’ın; Çinlilerin hilekarlık ve sahtekarlıkla, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı birbirine çekiştirttiği için, dediği, AKP’nin geldiği gün başlattığı bitaraf olan bertaraf olur anlayışıyla, koca Türk Milleti’nin artık hemen her meselesinde, birbirine taban tabana zıt iki ayrı görüşü savunması, iki ayrı milletmiş gibi davranmasıdır. Her şeyin aşırı derecede politize olması ve komşunun komşusuna, arkadaşın arkadaşına, akrabanın akrabasına bizden ve onlardan diye bakmasıdır...

Bilge Kağan, Türk budununun Ötüken’den ayrılmamasını da öğütler ve der ki; Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur... Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiç bir sıkıntın yoktur. Ötüken ormanında oturursan ebediyen il tutarak oturacaksın... (Ordu’mu) Bunca yere kadar yürüttüm. Ötüken ormanından iyisi hiç yokmuş. İl tutacak yer Ötüken ormanı imiş...

Mukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin! Doğuya giden, gittin! Batıya, giden, gittin! Gittiğin yerde kazancın şu oldu: Kanın nehir gibi koştu. Kemiğin dağ gibi yattı. Beylik erkek evlâdını kul kıldın. Hanımlık kız evlâdını cariye kıldın, diye anlatır.

O günün Ötüken’i bugünün Anadolu’sudur. Bu nedenle Anadolu’yu kimseye terk etmemeliyiz. Kimsenin Anadolu’ya tecavüz etmesine, soymasına, toprağına, toprağındaki zenginliklere göz dikmesine, el koymasına müsaade etmemeliyiz...

Bilge Kağan, Türk Milleti’ne bir de şöyle serzenişte bulunur;

Türk budunu, tokluğun kıymetini bilmezsin. Acıksan tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğun için (seni) beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin. Hep orada mahvoldun, yok edildin. Orada, geri kalanınla, her yere zayıflayarak ölerek yürüyordun...

Ne şaşırtıcıdır ve üzücüdür ki; Türk Milleti’nin tokluğun kıymetini bilmemesi, acıksa tokluğu düşünmemesi, doysa açlığı düşünmemesi, kendi iyiliği için çalışan liderlerini dinlemeyip, kötü liderlerin ve kötü komutanların sözüyle hareket etmesi ve bunun sonucunda da maddi, manevi hep ağır bedeller ödemesi, yığınlarla ölmesi 1300 yıldır kaderimizmiş. Yarını düşünememek, yarını hesaplayamamak, kendisi için iyiliği isteyenle kötülüğü isteyeni ayıramamak, görünen o ki, 1300 yıldır Türklerin en zayıf noktalarıymış. Bu, Türk Milleti’nin artık öğrenmesi gereken çok önemli bir derstir...

Bilge Kağan, iyi ve bilgili, cesur kağanların, kumandanların olsun diyor. Çin’in entrikaları ve oyunları yüzünden kağanını, yurdunu kaybettin diyor ve sanki bugünümüzü anlatıyor. 15 yıldır, ülkeyi hiçbir hesap vermeden sorumsuzca ve diktatörce yöneten iktidarın, Yeni Anayasa ve Başkanlık rejim değişikliğiyle Türk Milleti’ne bugün dayattığı şantaja, tehdide boyun eğersek, hilekarlığına, sahtekarlığına, aldatıcılığına kanarsak, böyle korkunç bir hata yaparsak, tıpkı Bilge Kağan’ın dediği gibi; bu hataların sonucunda 50 yıl boyunca Çinliye cariye olan, kul olan, Türk töresini bırakmış Göktürkler gibi, biz de özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı, egemenliğimizi hatta kimliğimizi ve topraklarımızı da kaybedeceğiz. Ta ki belki 50 yıl belki daha çok zaman sonra, İltiriş Kağan gibi, Mustafa Kemal gibi bir bilge – savaşçı Türklere kağan olana kadar...

Bilge Kağan’dan 1200 yıl sonra, tıpkı Bumin Kağan gibi Türk’ü yok olmaktan son anda kurtaran büyük Atatürk de benzer pek çok uyarı yapmıştır Türk Milleti’ne. Atatürk; Tarihimizi tetkik ediniz. Türk’ün çektiği bütün felâketler, maruz kaldığı tehlikeler ve musibetler hep kendi öz benliğini, millî varlığını ihmâl ederek nereden geldikleri ve ne oldukları, hangi nesle mensup bulundukları belirsiz bir takım kimseleri kendilerine reis tanıyarak onların şuursuz bir vasıtası olmak mevkiine düşmüş olmasındandır, der. Atatürk; Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin, diye de uyarır...

AKP, ülke ekonomik, sosyal, siyasal, askeri, her alanda, eğitimde, turizmde, sanayide, tarımda, üretimde, uluslararası ilişkilerde, her şeyde kriz içindeyken, her şey yıkılmak üzereyken, yangından mal kaçırır gibi çok aceleye getirerek, kimsenin Yeni Anayasa paketindeki ihanetleri ve diktatörlük hedefini görmesine fırsat vermeden, daha önceki bütün kritik süreçlerdeki oylamalarda yaptığı gibi şiddetle, kavgayla, haksızlık ve hukuksuzlukla Meclis oylamasını bir tiyatroya çevirerek işi bitirmeye çalışıyor. 1300 yıl sonra hepimizi Çin entrikalarıyla tuzağa düşürüp, diktatörlüğü kurumsal hale getirmeye ve laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’mizi yıkmaya çalışıyor...

Ey Türk, ey Türk oğlu Türk, ey kendini asil Türk Milleti’nin bir parçası hisseden Türk; bu yaşadıklarımız Türklüğe en büyük düşmanlıktır ve bunu senin en hassas yerinden, yüce Allah’a olan inancından, sevginden, bağlılığından vurarak yapmaktadırlar. Seni yıllardır Allah ile, Kuran ile aldatanları artık görmek zorundasın. Görmezsen ve Bilge Kağan’ın 1300 yıl geçmişten, Atatürk’ün çok daha yakın zamandan yaptığı çok önemli uyarıları dikkate almazsan, hepimizi çok zor ve çok ağır bedelleri olacak günler, aylar, yıllar beklemektedir...