İki kez gitme fırsatı bulduğum Tanzanya’daki Ngorongoro koruma alanı içinde yer alan doğa harikası krater, Doğu Afrika’da yaşayan hemen her tür hayvana ev sahipliği yapıyor. 1892’ye kadar Batılıların keşfetmediği Ngorongoro, 1978 yılından bu yana UNESCO dünya mirası listesinde bulunuyor ve eşsiz yapısıyla, güzelliğiyle görenleri adeta büyülüyor.

4

Dış dünyadan izole bir cennet

Yaklaşık 20 kilometre çapındaki, 260 km² alana sahip olan krater çukuru, kendisini dış dünyadan ayıran, yoğun bitki örtüsüyle kaplı 600 metre yüksekliğinde tepelerle çevrili. Yılın her zamanı burada su bulunduğu için bazı hayvanlar her yıl çıkılan o muhteşem göçe katılmıyorlar ve yılın 12 ayını burada geçiriyorlar.

5

Bilinçsiz avcılık çok zarar vermiş

19. yüzyılın başlarına dek büyük hayvan nüfusuna ve zengin çeşitliliğe sahipken, son model silahları, koruma, gelecek konusunda bilinçsiz ve düşüncesiz bir yaklaşımla bölgeye gelen Avrupalı avcılar, bütün Doğu Afrika’da olduğu gibi, buradaki doğal hayata da çok büyük zarar vermişler. Ta ki, 1928’de koruma alanı içinde avlanma tümüyle yasaklanana dek.

3

Afrika’nın beş büyüğü

Ngorongoro’yu ziyaret edenler, Afrika’nın aslan, leopar, manda, fil ve gergedanın oluşturduğu beş büyüklerini ve çita, sırtlan, su aygırı, zebra, Afrika antilobu, gazel, impala, deve kuşu ve kraterin dibindeki sodalı göl Magadi’de yaşayan flamingoları ve daha başka pek çok hayvanı yakından görebiliyorlar.

6

Muazzam bir göç

Ngorongoro kraterinin dik duvarlarına rağmen, krater ile Serengeti arasında ciddi bir göç hareketi var. Afrika antilopları, zebralar, gazeller her yıl 800 kilometrelik muazzam bir göç yapıyorlar. Saat yönünde dairesel bir hareket şeklinde olan bu göç, güneydoğudaki düzlüklerden başlayıp, batıdaki ağaçlık alana, sonra Kenya’nın Masai Mara’sını geride bırakıp, yağışların geri dönmesiyle tekrar güneye, güneydoğudaki düzlüklere geliyor.

2

Verimli beslenme

Yağış mevsimi sona erdiğinde, genellikle zebralar önden gidiyor ve yüksek otları yiyorlar. Arkalarından gelen Afrika antilopları orta boy otlarla besleniyor ve son olarak da gazeller kısa otları yiyerek göçü tamamlıyorlar. Bu dairesel ve sıralı göç, doğanın verdiği olanaklar dahilinde en kalabalık hayvan topluluğunun beslenmesini sağlıyor.