Yıllık izin bitti. Döndüm geldim. 2018’in Temmuz ayına kadar artık izin yok, her gün (Salı hariç) kesintisiz yazacağım. İlk yazıda sizlere “merhaba” diyecektim. İzin sırasında attığım ilk adımda gördüğüm güzellikleri, attığım ikinci adımda dinlediğim insanların sarılmak için “yeni bir ses yeni bir umut aramakta olduklarını” yazacaktım.
Bilgisayarımı açtım.
Gazete Hukuk Bürosu’ndan “bir bilgilendirme notu” ile karşılaştım. Bilgi notu şuydu:
“Necati Bey merhaba,
10 Ekim 2015 tarihinde:
Turpları yiyen yedi.
11 Ekim 2015 tarihinde:
Rüşvet dosyasını
Tayyip Erdoğan mı örttü?
12 Ekim 2015 tarihinde:
Daimler Rüşvet Dosyası.
Başlıklı köşe yazılarınız sebebiyle Melih Gökçek tarafından size 30.000 TL tazminat talepli duruşma açılmıştı. Biz sizin göndermiş olduğunuz bilgi ve belgelerle cevap dilekçesini oluşturmuştuk. Duruşmanın 8. Celsesi yapıldı. Köşe yazılarınızda geçen konularla ilgili bir soruşturma olup olmadığı hususu Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na sorulmuştu ancak henüz cevap gelmediği için 9. Celse için 19 Aralık 2017’ye duruşma günü verildi”

* * *

Ben ne yazmıştım?
Yazılarım rüşvet iddiasını anlatıyor, o zamanın başbakanı olan Tayyip Erdoğan’ın Melih Gökçek ve diğerleri hakkında “idari soruşturma açtırıp halkı aydınlatmasını” istiyordu.
Olay şuydu:
Alman Daimler Benz şirketi, onun ABD’deki firması ve Türkiye’deki kolları, dünyanın 22 ülkesine otobüs satarken 10 milyon Euro’dan fazla rüşvet dağıtmıştı. ABD adaleti de “bu kirli, pis, aşağılık satışı” yakalayıp dava açmıştı. Daimler ana firması ve kolları, “otobüs satarken rüşvet yedirdiğini” kabul etmiş ve ABD adaletine 180 milyon dolar ceza ödeyerek dosyayı kapattırmıştı. Bu haberler dünya basınında yer alınca bizim Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) görevi gereği ABD Sermaye Piyasası Kurulu (SEC)’dan bilgi, belge, mahkeme tutanağı, hakim kararı ne varsa istemiş ve aldığı tüm bilgileri yine görevi gereği Türkiye Adalet Bakanlığı’na, gereğinin yapılması için, göndermişti. Yıl 2012 idi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dı. Daimler’in rüşvet torbasından dağıttıklarını Türkiye’de basına ve halka ilk kez o zaman Konya Milletvekili (CHP) olan hukukçu Atilla Kart duyurmuştu. Meclis’te de “soru önergesi” vererek Başbakan’dan, Adalet Bakanı’ndan, İçişleri Bakanı’ndan “Rüşvet dosyasını gizlendiği yerden çıkarmalarını” istemişti. Benim yazdıklarım Atilla Kart’ın soru önergesindeki bilgilerdi, belgelerdi.

* * *

Rüşvet iddiası listesi şöyleydi:
Ankara Büyükşehir Başkanı’na.
Otobüs başına: 3.315 Mark.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne.
Toplam: 5.836.250 Euro.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne.
Toplam: 130.000 Mark.
İçişleri Bakanlığı’na.
Toplam: 28 177 Mark.
Bir memura: 300 Dolar.
Polis derneğine: 1.500 Mark.
Dilovası Belediyesi’ne.
Toplam: 64.000 Mark.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na.
Bir askeri yetkiliye: 5.000 Mark.
İETT’ye.
Mrs X’e 50.000 Mark.
Ali Kemal’e 5.000 Mark.
Benz Türkiye firmasına:
Toplam miktar bilinmiyor.

* * *

Hiçbir şey yapılmadı.
Örtüldü.
Melih Gökçek ve diğerleri korundu, kollandı. Hatırlıyorum. Melih Gökçek beni aradı, “seni dava edeceğim” dedi ve ben de ona “Sizin bizzat isminiz yazılarak rüşvet aldığınızı Daimler Benz iddia ediyor, beni değil onları dava ediniz, gerçekler ortaya çıksın…” demiştim.
Aradan 2 yıl geçti.
Bugün Tayyip Erdoğan, dün koruduğu Melih Gökçek’e “istifa et yoksa gereğini yaparım” diyor, Melih Gökçek de istifa edeceğini açıklıyor. Allah’ın 2 eli var, bir eliyle Tayyip Erdoğan’ı tokatlıyor, öbür eliyle Melih Gökçek’in suratına şamar indiriyor.