TV muhabiri, bir söyleşi için görüşme istedi. Gel dedi atlet. TV muhabiri kameraman arkadaşını yanına  alıp, akşam haberlerinde yayınlanmak üzere, söyleşi yapmaya gitti.  Söyleşi başladı.
TV muhabiri:
Sayın atlet ne hissediyorsun?
Atlet:
İçim dışıma çıktı.
TV muhabiri:
Ne demek, açar mısınız?
Atlet:
Fakir- fukara kıvranıyor.
TV muhabiri:
Bir şey mi anlatmak istiyorsun?
Atlet:
Evet. GSS yardımı alanlar. Doğum yardımı alanlar. Kömür yardımı alanlar. Engelli aylığı alanlar. Muhtaçlık yardımı alanlar.  Eşi vefat etmiş yardımı alanlar.  Eşi askere gitmiş muhtaçlık yardımı alanlar. Doğum parasına muhtaç yardımı alanlar. Çocuklarını okutmaya muhtaç yardımı alanlar. Öksüz yardımı alanlar. Sahipsiz yardımı alanlar. Kimsesiz yardımı alanlar. Aşevlerine muhtaç yardımı alanlar. İşi olmayan babalar. Şirket devletten istihdam teşvik parası alsın diye patronun baskısıyla işinden ayrılıp, İş Kur’a iş başvurusu yapıp aynı şirkette aynı işe yeniden geri dönenler.  Geliri giderine yetmeyenler. Borç içinde ancak yaşayabilenler.  Pazarda en ucuz domates, patates, soğan peşinde koşup atletleri ter içinde evlerine dönenler.
TV muhabiri:
Ne olmuş bunlara?
Atlet:
Hepsi Reis’e sarılırdı.
TV muhabiri:
Vaz mı geçtiler?
Atlet:
Kemal’e meylediyorlar.
TV muhabiri:
Kemal de kim?
Atlet:
Vatandaş Kemal!
TV muhabiri:
Seninle fotoğraf çektirdi diye mi?
Atlet:
Hayır, Reis unuttu diye.
TV muhabiri:
Neyi unuttu?
Atlet:
Gecekonduda oturduğunu.
Reis saray beğenmez oldu.
Mercedes beğenmez oldu.
Uçak beğenmez oldu.
Sonunda kendi partisinde bile adam beğenmez oldu. Partisi geçmişini unuttu. Mal, mülk, zenginleşme, mevki-makam kapma,  öne geçip yol alma, sınıf atlama, geldiği çevreden kopma, yolsuzluğa batma, adam kayırma, hısım akrabayı devlete sokma, devlet malını eşe dosta yedirme, rant kapma, parti içinde güç ve çıkar mücadelesine girme zehirlenmesine uğradılar.
TV muhabiri:
Bundan sana ne?
Atlet:
15 yılın sonunda atlet giymiş önünde toprak çanaktan yoğurt yiyenlere tepeden bakmaya başladılar.   Bunun adına da “metal yorgunluğu” diye bir laf uydurdular.
TV muhabiri:
Metal yorgunluğu değilse ne?
Atlet:
Kendi pasıyla içten çürüme.
TV muhabiri:
Nasıl?
Atlet:
Parti ilk kurulduğunda 4 lideri vardı. Üçü (Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener) artık yoklar. Gelinen noktaya bakıp, 16 yıl önce biz Reis’le niçin yola çıktık diyerek başlarını taştan taşa vuruyorlar.  Ama  o 4’ün 1’i (Tayyip Erdoğan) nedense metal yorgunluğu ona hiç bulaşmıyor.  Partinin 74 kişilik kurucular listesinden de 15’i atıldı. İlk Hükümeti’nin 25 bakanından 23’ü de parti yönetiminden kovuldu. 25’den sadece 3’ü: Binali Yıldırım, Recep Akdağ, Veysel Eroğlu kaldı. Partinin lideri, 16 yılın sonunda; “bu hırsızı nereden buldunuz da partiye koydunuz dedirtmemek lazım” diye durumu kurtarmaya çalışıyor. Metal yorgunluğu değil içten çürüme!
TV muhabiri:
Seçim olsa ne olur?
Atlet:
İlk seçimde gömülür.
TV muhabiri:
Söyleşi için teşekkür ederim.
Atlet:
Rica ederim.

Günün Sorusu

Helal Gıda!


Memurlar ve memur emekli maaşlarına yapılan zam oranı enflasyonun altında kaldı. Memurlar fakirleşti ve “sizin beğenmediğiniz bu maaşa çalışacak milyonlarca işsiz kapıda bekliyor” diye de tehdit edildiler.  Ancak memurlara yemekhanede helal gıda sertifikalı ürün ile hac izni verilmesi ilk defa sözleşme metnine kondu. Hac izni ile helal gıda memuru enflasyondan korur mu, bu konuda ayet ve hadis var mı?