İkisi de aynı dönemin iki kısmet, nasip, makam, mevki kapısı açıcısıydı. TEOG da ve TAYYİP Erdoğan da birer efsaneydi.  16 yıllık TEOG-TAYYİP efsanesinin  6 milli eğitim bakanı, deneye, sınaya, yanıla yıkıla; LGS, OKS, SBS modelleri ile ülkenin yıllarını, parasını, kaynaklarını harcayıp, tüketti. TEOG’da karar kılmışlardı.
Sorgusuz, sualsiz.
Habersiz, ihbarsız.
Tek sözle kaldırdı.
TAYYİP, TEOG’ u bitirdi.
Efsane, efsaneyi çökertti.

*  *  *
Buraya nasıl gelindiğini hatırlamanız için size son 15 yıllık eğitim tarihinden sadece bir yaprak açayım: Tekel’in Kartal Cevizli’de sigara fabrikasının,  lojmanlarının, kreşlerinin, futbol, basketbol sahaları, yüzme havuzlarının, konuk evinin içinde yer aldığı toplam 46 bin dönüm arazinin 29 bin dönümlük bölümü, üzerinde  4 bin 100 ağaç  fakat hiçbir yapı olmayan boş yemyeşil şehir toprağıydı. Bu pırlanta parçayı; Özelleştirme Yüksek Kurulu, (Başbakan Tayyip Erdoğan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Devlet Bakanı Ali Babacan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz) 28 Kasım 2008 tarihinde Özelleştirme İdaresi’nden alıp Maliye Bakanlığı’na “hibe etme” kararı verdi. Pırlanta mülk bir kararla, bir gecede Özelleştirme İdaresi’nin sahipliğinden çıktı, Maliye’nin mülkiyetine geçti. Maliye Bakanlığı da kendisine hibe edilen bu pırlantayı; 9 Şubat 2009 tarihinde İstanbul Şehir Üniversitesi adına “irtifak hakkı” tahsisi yoluyla kiralayıverdi. Devletin pırlanta arsası özele geçti. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi oy çoğunluğu ile bu araziye “080 emsalle toplam 240 bin metrekare bina yapma” imar izni verdi. O tarihte ortada üniversite yoktu. Kuracak olanın adı vardı. Bu adın şanı şöhreti iktidara yakınlığındandı. Bu üniversiteyi kuracak olan vakfın o tarihlerde başkanlığını yapmış olanlardan biri önce başbakan danışmanı, sonra bakan sonra da AKP Genel Başkanı ve Başbakan oldu.

*  *  *

Bu örnek 16 yılın içinde sadece bir yaprak. Yüzlerce nasip, kısmet, mevki, makam yaprağı var. Belediye arsaları, belediye binaları, Hazine arazileri, Bütçe destekleri, bağışla, hibeyle, kirayla, partiye yakınlık gözetilerek “vakıf adı altında” aktarıldı.
70 vakıf üniversitesi kuruldu.
İçlerinde sadece 5’i gerçek.
Onların da iktidarla bağı yok.
Gerisi ticarethane oldu.
Ticarethaneye dönüşen vakıf üniversiteleri; fen, TIP, mühendislik bilimlerinde hiçbir varlık gösteremedi. Hocalarının bilimsel makale üretimi neredeyse sıfır oldu. Ticarethaneye dönüşen üniversitelere girmek için TEOG’a gerek kalmadı.
Bir emir yetti.
TEOG kaldırıldı.
16 yılda varılan sonuç: Her 4 üniversite mezunundan biri işsiz. Ve dünya yolsuzluk endeksinde Türkiye çürüme derecesi yüksek ülkeler arasında dibe doğru gidiyor.

Günün sorusu

Krediyle yalı!


Bir gazetecinin Boğaz’da bir yalı sahibi olabilmesi “gazetecilik maaşıyla kazanılmış parayla” mümkün değil. Yalıda, köşkte, milyon dolarlık evlerde oturan tapu sahibi gazetecilere bakacaksın, kalemini nasıl kullanmış. Nazlı Ilıcak, FETÖ’ den  “darbeci” iddiasıyla yargılanıyor. Dün savunma yaptı ve “darbe gerçekleşseydi ben bakan mı olacaktım? Bank Asya’dan kredi çekip kendime villa mı alacaktım? Himmet paralarını mı cukkalayacaktım? Menfaat peşinde koşanlar dışarıda” dedi.  Mahkeme Başkanı da “ Menfaat temin eden bildiğiniz isim var mı?” diye sordu. Nazlı Ilıcak’ın isimlerini açıklamadıkları acaba “benim villa Banka Asya kredisiyle... Benim 50 bin-100 bin dolarlı şişkin maaşım himmet parasıyla...” diye açıklama yaparlar mı?