“İnsan karakteri tarafsız olamaz” diyor ve “cumhurbaşkanı da insandır o da tarafsız olamaz” demeye getiriyor. Acaba devlet uçağı ile gittiği Mekke’de Umre yapıp yeni dönen Cumhurbaşkanı, İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in hayatını iyi okudu mu? İslam tarihçilerinin neredeyse tamamı Hz. Muhammed’in insani vasıflarını şöyle sıralıyorlar:
Üstün yaradılışlı idi.
Adil bir yönetici oldu.
Reformcu bir lider.
Sevecen aile babası.
Tarafsız bir insandı.
İslam tarihçileri; Hz, Muhammed’in kendi döneminde ve hatta henüz ona Allah’ın elçisi olma görevi verilmeden de önce “tarafsız olabildiğini” örneklerle anlatıyorlar. Kendisi Hristiyan olan William Montgomery Watt, adlı tarihçi, “Hz. Muhammed” adlı biyografisinde; “tarafsızlık vasfıyla yaşadığı dönemin Arabistan’ında insanlık dışı hayatı değiştirip, iyileştirdi” diye yazıyor.

*  *  *

Psikoloji.
Psikiyatri.
Sosyal psikoloji.
Sosyoloji.
Bu bilim dalları da; “egoistlik, kendini üstün görme, başkalarını aşağılama, bencilik taslamanın” insanoğlunun “mitolojik bilinç evresi” denilen “avcılık-toplayıcılık-yağmacılık” döneminde var olduğunu yazıyorlar. İnsanoğlu, zamanla deneye-sınaya, öle-öldüre, yıka-yağmalaya vicdansız (egoist) dönemden geçtikçe benciliği geriye itildi ve vicdanı (süper egosu)  gelişti.
Ego (vicdansızlık) bastırıldı.
Süper ego (vicdan) öne geçti.
Vicdan, benciliği frenledi ve insan nefsinin köpeği olmaktan kurtuldu, “tarafsız olabilen insan” ortaya çıktı.
Adalet, hukuk.
Savcı, yargıç.
Meclis, yasa.
Kontrol, denetim.
Anayasa.
Bunların hepsi insanların bir toplumda huzurlu, eşit, adil, kardeşçe yaşaması için “tarafsız yönetim bulma ihtiyacından” doğdu. Psikologlar ve psikiyatristler; devlet yönetiminde taraflı olmayı savunanlara “egoist” teşhisi koyuyorlar. Egoistlik, kişilik bozukluğu sayılıyor: Kendine aşık, kendini seven, haksız da olsa kendi tarafını tutan, kendi rahatlığı için etrafına rahatsızlık yaratan, kendisinin önemli kişi olduğuna inanan, herkesin kendisine hizmet etmesini isteyen, başkasının duygusunu anlamayan, empati yeteneği olmayan, kendi keyfi ve beklentisi ile meşgul olan, kendini olduğundan daha yüksek gösterme peşinde olan, bütün güçleri kendinde toplayan, üstün yaratıldığına inanan, her fırsatı sivrilmek, öne çıkmak için kullanan, öz eleştiri yapıp, “kendine gel, benciliği bırak” diyen en yakın arkadaşlarını bile defterinden silen, çevresinden uzaklaştıran.

*  *  *

Cumhurbaşkanı, önünde derya kalabalık kürsüden; “Bir insanın karakterinde tarafsız olmak diye bir şey olur mu? Olmaz...” diyerek halktan destek istiyor.
Halkı bencil sayıyor.
Egoistliği okşuyor.
“Ego” ya oy istiyor.

HAYIR demek için 60 neden (6)


Dün yediğin hurmalar! 

Erdem Gül’ün haberine göre, bir ABD’li kuruluş Türkiye’nin 58 şehrinde “halk oylaması sonucu” ne olur diye araştırma yaptırmış. “Hayır” diyecekler yüzde 52.1 çıkmış. Bu araştırma, “dün yenilen hurmalar” yüzünden doğru çıkabilir. Cumhurbaşkanı Kahramanmaraş’ta halktan destek isteyince Kahramanmaraşlı bazı vatandaşlar, Devlet Bahçeli’nin 3 yıl önce aynı yerde aynı kürsüden yaptığı konuşmayı canlı olarak servise koydular. Bahçeli kürsüden şöyle diyor: “Her gün yalan söylüyor. Her gün bize hakaret ediyor. Kendisine Cumhurbaşkanı diyen 17-25 Erdoğan, be hey densiz... Be hey ahlak bilmeyen... Be hey kanun tınmayan...” Bahçeli ile Erdoğan dün birbirlerine bu ağza alınmayacak sözleri söylüyorlardı, bugün bu Anayasa teklifini birlikte savunuyorlar. Halkın, “dün yediğin hurmalar bugün boğazını tırmalar” diyen bir atasözü var.