Savaş sonrası ülkelerin düştüğü duruma benzer bir tabloya doğru koşmaktayız. Kriz yakıyor, kavuruyor. Fabrikalar işçi azaltmakta. Tezgahlar durmakta. Bankalar sıkışmakta. Çiftçinin tarlasına, traktörüne haciz yağmuru başladı. Mağazalar sinek avlamakta. Turizm çöktü. Oteller sinek avlamakta. İstanbul, İzmir, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, Adana, Denizli, Sakarya, İzmit gibi büyük sanayi kentlerinde üretim daralmakta.
Türkiye küçülüyor.
Geldi, sofraya dayandı.
Özellikle asgari ücret geliri olan ailelerde; eve giren paranın tamamı gıdaya boğaza gider oldu. Alışveriş durdu. Duran alışverişi canlandırmak için nisan ayı sonuna kadar beyaz eşyada, mobilyada,  konutta  ÖTV ve KDV oranları düşürüldü.
Çünkü ocak yıkıcı geçti.
Aylık enflasyon patladı.
TÜİK’in aylık fiyat artışını ölçmek için kullandığı sepete giren 414 mal ve hizmet kaleminin 290’ında artış oldu. Tüketici Fiyatları ocak ayında yüzde 2.46 arttı. Halkın yemek tenceresine giren gıda ürünlerinin ocak ayındaki artışı ise yüzde 6.37 oldu. Sonuçta Üretici Fiyatlar Endeksi yıllık artışı yüzde 13.7’ ye geldi dayandı.
Hem alışveriş durdu.
Hem fiyatlar artıyor.
Hem kur(dolar) artıyor.
Hem faiz artıyor.
Hem durgunluk var, üretilen mal satılamıyor, hem fiyatlar artıyor. İşçinin, memurun maaş zamları daha ilk ayda eridi.
SSK emeklisi ile Bağ-Kur emeklisinin de maaşı törpü yedi.  Menteşeleri isyan etmiş, düşmek üzere olan eski pencereler gibi gacur-gucur sesler çoğaldı.

*  *  *

Ne oldu?
Neden bu tabloya geldik?
Gerçekte:
İhracat rekoru yoktu.
Gerçekte:
İthalat rekoru vardı.
Gerçekte:
Döviz açığı kapanmıyordu.
Gerçekte:
Cari açık artıyordu.
Gerçekte:
Bağımlılık azalmıyordu.
Gerçekte:
100 dolarlık mal ihraç ediyorsun bunun içinde 82 doları ithal mallarından oluşuyordu.
Gerçekte:
Başarılı bir ekonomi yoktu.
Gerçekte:
Sıcak para ile aldatma vardı.
Gerçekte:
Yoksullaştıran ihracat şahlandı.
Gerçekte:
Türkiye dolar kazananlar için ucuz, Türk Lirası kazananlar için pahalı ülke haline geliyordu.
Gerçekte:
Güçlü ekonomiye gidiş yoktu.
Gerçekte:
Döviz rezervini sopa yapıp, artan dövizin başına indirmek, bu yolla aldatıcı bir şekilde enflasyonu indirmek vardı.

*  *  *

Gerçekte:
Bütçe fazla vermiyordu.
Gerçekte:
Çok yüksek vergiler vardı.
Gerçekte:
Faize karşıyım laftaydı.
Gerçekte:
Faize yalama olmak vardı.
Gerçekte:
Rekabet ekonomisi yoktu.
Gerçekte:
Rantlar ekonomisi vardı.
Gerçekte:
Verimli devlet yapısı yoktu.
Gerçekte:
Devletin içini oymak vardı. Devlet şirketlerini yabancıya satıp günü kurtarmak, devlet imtiyazını yabancıya pazarlayıp geleceği de ipotek altına sokmak vardı. Devlet harcama canavarı, hantal irisi bir yapıya dönüştü.
Gerçekte:
Yönetimde dürüstlük yoktu.
Gerçekte:
Kayırma, iltimas, devlet kadrolarına önce Fetullahçı sonra Tayyipçileri yerleştirmek vardı.
Gerçekte:
Şeffaflık, açıklık yoktu.
Gerçekte:
İçeriden dışarıya, fakirden zengine, devletten özel sektöre gelir transfer etme vardı. En ucuz emek Türkiye’deydi ve işçisini en çok sömüren Avrupa ülkesi Türkiye oldu.

*  *  *

İşte kriz geldi, 15 yıllık boya döküldü. 15 yıllık boya vardı. 15 yıllık boya dökülüyor. Altından buruşmuş, kırışmış, lekeli yapı göründü.