Bugün 1 Mayıs, “İşçinin Emekçinin Birlik Bayramı” bütün dünyada meydanlarda, fabrikalarda, gönüllerde kutlanıyor.  1 Mayıs bayramlarında emekçiler; “dayanışma vurgusu” yaparlar,  devleti ele geçirmiş politikacı ile işveren sınıfının “emeği ucuz işgücü olarak kullanma” plan ve modellerine karşı çıkarlar.
Emeğin hakkını ver.
İşçiyi ezmeye kalkma.
Ezen ezilen olmasın.
Sömürü kalksın.
Geçen hafta devlet kurumlarında çalışan 190 bin işçi adına sendikaları, ücretlere yüzde 18 zam istedi. Çalışma Bakanı ise, “bakacağız... İnceleyeceğiz...” dedi.
Neye bakacak?
Sıcak para.
Yüksek faiz.
Ucuz döviz.
Süren cari açık.
Kapanmayan  dış borç.
Fakat  ucuz işçilik.
Mutlaka ucuz işçilik.
Çalışma Bakanı’nın, Başbakan’ın ve şimdi Partili Cumhurbaşkanı’nın 14 yıldır yeni zengin partili patronlarla birlikte sürdürdükleri ekonomik politika “hep ucuz döviz-ucuz işçilik- büyüyen dış borç-süren cari açık” düzeni oldu.
Hile karıştı.
Zarflar YSK’da çalındı.
Çalındı mı?
Çaldırıldı mı?
Sonuçta hukuka ve adalete uymayan bir kabullenişle  “Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Düzenine” geçildi. Bu düzen yine eski narkoz “yüksek faizle dış borç bulma (sıcak para ortamı)” devam ettirecek adımları attı.
Dolar düştü.
Döviz ucuzluyor.
Emek zaten ucuz.

*  *  *

Partili işadamları mutlular:
MÜSİAD Başkanı Nail Opak:
“Artık koşmak zamanı”
TİM Başkanı Büyükekşi:
“Her alanda hız kazanacağız”
İTO Başkanı İbrahim Çağlar:
“Atağa kalkıyoruz”
BTSO Başkanı Burkay:
“Başarı hikayesi yazacağız”
TÜGİK Başkanı Güral:
“Ekonomiye güç katacağız”
Joly Tur Başkanı Vardar:
“Pozitif günler kapıda”
Otelciler Birliği Başkanı Bayındır:
“Yatırım iştahı sürüyor”
OYDER Başkanı Alp Gülan:
“Otomobil ülkesi olduk”

*  *  *

İş dünyasını görüyorsunuz.
Ağızlardan bal damlıyor.
Partili Cumhurbaşkanı yolu açıldı. Sıkıntılar bitti. Kriz geçildi. Güzel, parlak günler geldi. İşadamının dediği gibi “gerçekten otomobil ülkesi” olduk. Geçen hafta gazetelerde bir kulis haberi yayınlandı. Bu habere göre Partili Cumhurbaşkanı Sarayı’nda görevli bir üst kademe kamu görevlisi, yeni bir lüks otomobil sahibi olmak istedi. Lüks otomobilin Ankara satış merkezini aradı, “deneme sürüşü yapacağım” dedi. Yarım saat içinde Cumhurbaşkanı Külliye Sarayı’nın kapısına bir TIR dayandı. TIR, saray çalışanının istediği lüks otomobilin çeşit çeşit modelleriyle yüklüyü.
İşte manzara!
İşte hızlanan Türkiye!
İşte hedeflere koşuş!
Böylesine kalkınma, zenginleşme, Avrupa’yı geçme hedeflerine yırtarak koşan  bir Türkiye’de işçinin ve emekçinin hakkını yememek, onu dış ve iç sermayeye sömürtmemek de lazım değil mi?
Fakat tabloya bakın:
Türkiye’de işçi ücreti 1 ise Fransa, İtalya, İngiltere, tüm AB üyesi ülkelerde, ABD’de, Japonya’da 5... AB üyesi ülke işçisi 5’e çalışırken Türk işçisi 1’e  toplu sözleşme imzalamaya zorlanıyor.
Katmerli sömürü var.

*  *  *

Ve “çalıntı zarflarla açılan yeni partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sisteminin”  yola devam olarak seçtiği “Sıcak para- Yüksek faiz- Ucuz döviz- Süren cari açık- Kapanmayan dış borç modelinin” devam etmesi ve yurtiçinden yurtdışına gelir transferinin sürmesi için “ucuz işçiliğin” mutlaka aynı kalması gerekiyor.
Bugün işçi bayramı.
İşçiler meydanlara akacaklar. Çalınan oyların ve sömürülen emeğin hesabını soracaklar.
İşçi bayramı kutlu olsun.