Çekindiği yok, kaşıyor. Belki de “Türkiye ile savaşa girmek için en iyi dönem” diye düşünüyordur.  Türk Ordusu ve Yunan Ordusu yani İki NATO ordusunun savaşması kimin hayrına olur?
Planın parçasıdır.
Hangi planın?
Kaşıyor.
Tırmandırıyor.
Açıkça kışkırtıyor.
Darbeci subayları geri vermedi. FETÖ darbesi yapmak istediler, başaramadılar. Ellerinde suç aleti askeri helikopterle 8 darbeci Yunanistan’a sığındı. Düşülecek en şerefsiz durum. İntihar etmeleri gerekirdi. Yunanistan, darbeci subaylara kucak açtı, korudu, geri vermedi. Onları geri verirsem; “Türkiye’de hukuk yok işkence yaparlar” diyerek hakaret de ediyor.
Ege’ye bot sürüyor.
Uçak taciz ediyor.
Kıbrıs’ı tıkıyor.
Adalarda hak iddia ediyor.
Ege’deki 18 adayı, “silah deposu” haline getirdi. Türk karasuları içinde kalan adaları işgal edip Yunan SAT komandolarını, topları, uçaksavar gibi ağır silahları yerleştirdi. Askeri uzmanların tespiti şu: Yunanistan Türkiye’ye karşı yapacağı saldırı için adaları ileri karakol haline dönüştürdü.

* * *

Gazeteci savaşa karşıdır.
Düşman ülkeyi işgal etmedikçe savaşlar cinayettir diye bakarız. Türk ve Yunan gazetecileri, geçmişte barışa, dostluğa, kardeşliğe, iyi komşuluğa aracılık ettiler. Ege, Türk ile Yunan arasında barış denizi oldu.
Bugün iyi komşuluk gidiyor.
Yunanistan barışa kin ekiyor.
Niçin?
Planı ne?
Türk Genelkurmayı  “kendini gösterme ihtiyacı” duymuş olmalı. Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanları arkalarına Kardak kayalıklarını alıp birlikte fotoğraf çektirdiler. Silah çeken, silahla ölür, barışı bozmayalım demek istediler. Askeri botlar dalaşmaya başladı.
Geriliyor.
Geriliyor.
Koptu kopacak.
Dün de Yunanistan Savunma Bakanı ile Yunan Hava Kuvvetleri Komutanı, Kardak üzerinden uçup denize çelenk atarak; “namlu göstermiş” oldular.

* * *

Genelkurmay Başkanı, “Kardak adası önünde fotoğraf çektirip” Yunanistan Genelkurmayına; “kendinize gelin” diyen bir uyarı yolluyor. Aynı Genelkurmay Başkanı, 24 saat sonra yanına MİT Başkanı Hakan Fidan’ı alıp Nuri Pakdil adlı İslamcı yazarı evinde ziyaret eden fotoğrafı gazetelere servis ediliyor.
Bu İslamcı yazar kim?
Neden onu ziyaret?
Bu İslamcı yazar, Yunanistan gibi kaşıyan, kışkırtan, tırmandıran biri. Cumhuriyetin ilan edildiği tarih için: “1923 tamamıyla bir yabancılaştırma, değerlerimizden kopma dönemidir... Bizim bir tek ulu önderimiz vardır, o da Hz. Muhammed’dir... Ben Peygamberimiz Hz. Muhammed’e “Ulu önder” derim, bunun altını çizerim...” dediği için belli kesimlerce çok sevilir, göklere çıkarılır. Kendisinden “Cumhurbaşkanı’nın ayakta dinlediği büyük yazar... “ diye söz edilir. İslamcı yazar Nuri Pakdil,   çağrıldığı toplantılarda son sözü söylemek için mikrofonu eline alır ve “şimdi size son bir slogan cümle söyleyeceğim çok alkış istiyorum der ve  “Yaşasın Şeriat...” diye sloganı bağırır, bütün salon dakikalarca alkışlar. İşte Genelkurmay Başkanı, bu yazarı ziyaret etti, onun karşılık bulamamış derin aşkını ağzından dinledi.

* * *

İslamcı yazar.
Trende gidiyormuş.
Bir kız görmüş.
Aşık olmuş.
Ama kız onu istememiş.
Evlenememişler.
Aşkın derinliğine bak!
Genelkurmay Başkanı MİT Başkanı ile bu derin iz bırakan aşkı dinlemeye gidiyor. Bir yandan Yunanistan bir yandan İslamcı yazar, kışkırtıyor, kaşıyor!