Türk yere yıkılmıştı.
Boylu boyunca yatıyordu.
Eğitimli polis köpeği saldırdı.
Yere yıkılmış Türk’ü ısırdı.
Türk’e bu tuzağı kim kurdu?
Türk’ü  bu duruma kim düşürdü?
Son 15 yıldır kesintisiz Türkiye’yi yönetenler Hollanda’ya hayrandı. Bayılıp ayılıyor, Hollanda’dan dış borç alınıyor, Türk şirketleri, Türk bankaları, akaryakıt dağıtım firmaları Hollanda sermayesine satılıyor,  gelsin yatırım yapsın diye dört takla atılıyordu. Neredeyse Hollanda’ya tapılıyordu.
İngiltere:
30 milyar dolar.
Almanya:
20 milyar dolar.
Hollanda:
16.7 milyar dolar.
Türkiye ekonomisini ayakta tutmak için dışarıdan yaptığı borçlanmada Hollanda ilk üç sırada geliyordu. Bu “al-ver fıstık lezzetinde tabloya” rağmen Hollanda’da polis köpeğine ısırtılan Türk vatandaşını bu duruma düşürecek bir “neden” lazımdı.
Şarkının sözlerinde var:
“Bu sene iyi geçmedi.
Söylemem lazım.
Eskiden taptığımı
Bugün taşlamam lazım.
Yeni bir iş.
Yeni bir haber.
Yeni bir kader.
Yeni bir duruş
Yeni bir dokunuş.
Tek tek keşfetmem lazım.
Kendime yeni bir ben lazım.”

* * *

Türkiye’yi yönetenler, eski mağduriyet benlerini 15 yılda yemiş öğütmüşlerdi.
Yeni ben lazımdı.
Yeni ben bulunmuştu: Avrupa hasedinden çatlıyor. Bizi kıskanıyorlar, gelişmemizden korkuyorlar, gücümüzden panikliyorlar, bize karşı Nazilik, faşistlik yapmak için fırsat kolluyorlar.
Mübalağa şaha kalkmıştı.
Mugalata tavan yapmıştı.
Yeni “böbürlenme, kendini dev aynasında gösterme beni” bulunmuştu ama bunun doğruluğuna inanan azdı.  Oysa “evet-hayır oylamasına” gidilirken taraftarı artıracak bir neden lazımdı. Yapay nedeni yaratmak için de; bir kışkırtma ustası, iyi bir kumpas kurucu lazımdı.
Bulundu.
Kurma olay yaratıldı.
Türk Aile Bakanı, izinsiz, habersiz Hollanda’ya yollandı,  bakanının korumaları bellerinde silahlarla Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosluğu önünde yığıldı. İtişme, kalkışma oldu. Hollanda’da Türk vatandaşı yerde boylu boyunca sürüklenirken polis köpeğine ısırtıldı.
Türk’ü bu duruma kim düşürdü?

* * *

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, dün şu açıklamayı yaptı: “Bizim kendi vatan topraklarımız sayılan konsolosluğun 30 metre ilerisinden bizi almadılar. Tam 7 saat bir aracın yanında bekledik, zaman zaman dışına çıktık, zaman zaman aracın içinde durduk. Eğer ki bana Ankara’dan Sayın Cumhurbaşkanımızdan “Artık dönebilirsin” denilmeseydi ben orada ölecektim ve oradan ayrılmayacaktım. Bundan emin olabilirsiniz.”
Kışkırtıcının kimliği belirlendi.