Bugün bu köşeyi okuyunca şaşıracaksınız.  Deli saçması bir şey! Yazar ne yazmış da söyleyip sergilediklerine “tekzip göndermişler” diyeceksiniz. Sadece benim yazıma değil SÖZCÜ’nün haberlerine de aynısını yapan bir “köhnemiş tekzip düzeni” kuruldu. Mahkemelerden karar çıkıyor. Sen ne yazarsan yaz, aynı kalıptan çıkma karalama cümlelerini  “tekzip metni “ olarak yayınlamaya mecbur bırakılıyoruz.
Varsa bir yanlış düzeltmiyor.
Varsa bir yalan dikkat çekmiyor.
Varsa bir çarpıtma cevap vermiyor.
Kendisi iftira ediyor.
SÖZCÜ’nün haberlerine ve yazarlarının yazılarına gönderilen tekzipler “kara bir iftira püskürtme makinesine”  dönüştü. Bu köşede 26 Nisan 2017 günkü yazımın başlığına  “Köhnemiş Düzen” adını koymuştum.  İşte bu yazıya mahkeme kararıyla bugün okuduğunuz   “Tekzip”  gönderildi. Ben yazımda artık Türkçemize girmiş, halkın diline yerleşmiş,  siz okurların da kullandığı “Havuz Medyası”  deyiminin nasıl doğduğunu, Sabah Gazetesi’nin, onu ilk kuran sahibi Dinç Bilgin’in elinden nasıl çıktığını, devlet bankası  kredileri ve büyük devlet ihaleleri verilerek oluşturulan para havuzlarıyla, Sabah’ın nasıl iktidarın yayın organı haline geldiğini anlatmıştım.
Elle tutulan.
Gözle görünen
Kulaklarla işitilen.
Belgelerle kayıtlı.
Havuz medyası!
Türkiye’de bütün medya bu “köhnemiş  havuz medyası düzenine” uymaya zorlandı. SÖZCÜ ve onun yazarlarından biri olan ben, bu köhnemiş düzene uymadığımız için “köhnemiş tekziplerle” mağdur ediliyoruz. Ve ne yazık ki, mahkemelerde hakimler de bu gerçeği göremiyorlar.  İşte bugün okuduğunuz köhnemiş tekzip, benim eleştirip yerden yere vurduğum “köhnemiş havuz medya düzeni” yazıma  verilmiş sözüm ona bir cevap sayılıyor. Oysa bugün “Safranbolulu Cinci Hoca yol kodu rantı çıkarmak için dirildi” başlıklı bir yazı hazırlamıştım.
Yarına kaldı.