Hürriyet yazarı Vahap Munyar, Cumhurbaşkanı uçağı ile son Katar, Bahreyn, Suudi Arabistan gezisini izleyip yazmaya gitti. Haberi, hikaye etmeyi başarıyor. Gittiği her geziden masal tadı çıkarıyor, tatlı tatlı yazıyor. Cumhurbaşkanı memnun kalıyordur. Vahap Munyar’ın yazısında ismi çok sık geçen işadamları da “bedava halkla ilişkiler” faslından seviniyorlardır.
Götüren mutlu.
Yazan mesut.
Okuyan merak içinde.
Halktan toplanan vergilerle yani benim paramla “Umre yapılınca” cennetin kapısı müslaman Cumhurbaşkanı’na, Müslüman zengin İşdamına ve “Bu gezi sayesinde ben de umre yapıp, Kabe’nin içinde ikinci kez namaz kıldım... Allah, tüm Müslümanlara nasip etsin...” diye yazan gazete yazarına cennetin kapısı açılabilir mi?

*  *  *

İhram içine girdiniz.
Fotoğraflar çektirdiniz.
Gazeteye bastınız.
Müslüman halk, “dindar cumhurbaşkanımız, haşa haram bilmez işadımımız, kul hakkı yemez gazetecimiz birlikte umre yapmışlar…” diye okudu ve fotoğrafları da gördü.
İyi propaganda!
Kurnaz algı parlatma.
Fakat bu umre halkın vergileriyle yapıldı; müslümanlığın hangi ayetine, hangi hadisine, hangi sünnetine sığıyor? Bunun bir “Korsan umre” olduğunu Vahap Munyar’ın yazısından anlıyoruz.
Şöyle yazıyor:
“12 Şubat öğlen saatlerinde TC-TUR uçağına binerken umre ihtimali sıfıra yakındı… CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyeti Bahreyn’in başkenti Manama’ya taşıyan TC-TUR uçağı havalandıktan bir süre sonra Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ön bilgi verdi:
-Seyahatimiz bir gece uzadı. İnşallah umre yapacağız. Kısmetse Kâbe’nin kapısı da Cumhurbaşkanımız için açılacak… Akşam saatlerinde Doha’dan Medine’ye geçtik… Ardından havalimanına dönüp Cidde’ye hareket ettik. Cidde’de Suudi Arabistan Kralı’nın misafirhanesinde ihrama girdik. Saat 02.00’de “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk” diyerek Mekke’ye doğru yola çıktık. Saat 03.30’da Cumhurbaşkanı’nı izleyerek Kâbe’ye gittik. Tavaf öncesi Kâbe’nin kapısı açıldı. Cumhurbaşkanı’na eşlik eden heyetle birlikte sırayla Kâbe’nin içine girip, iki rekat namaz kılma şansına eriştik… Kısmette Kâbe’nin içinde ikinci kez namaz kılmak da varmış. Allah, tüm Müslümanlara buraları görmeyi nasip etsin...”

*  *  *

Amin diyelim!
Diyanet İşleri Başkanı, din ulemasını toplasın bizi aydınlatsın: Saçı bitmemiş yetimin parasıyla alınan devlet uçağına binip umre yapmak bir Müslümana cennetin kapısını açar mı? Din uleması şu örnek davranışı da unutmasın: Bu ülke, oğlunun nikahını Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde yapmak zorunda kaldığı için nikah gecesi ne kadar elektrik, su harcandığını hesaplatıp cebinden ödeyen Cumhurbaşkanı (Ahmet Necdet Sezer) da gördü.

HAYIR demek için 60 neden (5)


Halife düzeni istiyor! 

Toprağa karpuz çekirdeği ekersin, karpuz çıkar. Pamuk çiğidi atarsın pamuk çıkar. Gül fidanı dikersin yediveren gül olur. Yediveren nefret, kindarlık, ölümle korkutma, hapisle tehdit uç verdi. Biri Manisa’dan; “hayır çıkarsa iç savaş olacak” diye korkutuyor. Öbürü Mersin’den; “Kimse Türk, Atatürk demesin. Orijinal Yunan yani. Tarih yazılıyor. İslam devrimi geliyor” diye kindarlığı zirveye taşıyor. Bir diğeri Pamukkale’den, “ya masaya yumruğumuzu vurup sahaya ineceğiz, ya da bir 90 yıl daha sürünmeye devem edeceğiz” diye hesaplaşma çağrısı yapıyor. Bir başkası Antalya’dan “sandıkta hayır diyecek olanlar PKK ile aynı muameleyi göze alıyorlar demektir” diye tehdit ediyor. Tamamı yargıya, eğitime, Diyanet’e, devlete, siyasete yerleştirilmişler. Hepsi sırtını tek adama dayamış. İstedikleri Türkiye’nin ileri demokrasiye geçmesi değil, halife yani yarı tanrı başkan düzeni getirmek.