Pir Sultan deyişidir:
“Koyun meler
Kuzusunun adı yok.
Sıra sıra küleklerin sütü yok.
Kuzusuz yaylanın tadı yok.”
Başbakanlık binası olsun diye yola çıkılmış. Ruhsat almadan işe başlanmış. Parası Başbakanlık bütçesinden ödenmiş. Cumhurbaşkanı, sorgusuz, sualsiz, kanunsuz, kuralsız binaya el koymuş. Şimdi; “Külliye’ye (yanına cami yapınca Saray’ın adı Külliye oldu) gelmeyeceğim dedin, sonra kuzu kuzu geldin... ” diyor.  Halkın vergileriyle toplanmış parayı şişe geçirilmiş ateşte kızartarak yenilen “kuzu çevirmesi” yap, kendine Saray diktir. Sonra koyun sürüsüne şimşek hızıyla dalıp kuzuları kapıp götüren “kuzu kartalı” tafrasıyla;  muhalefet liderine; “halim, selim, uysal, sessiz” oldun anlamında; “kuzu kuzu geldin...” diye üstünlük tasla.
Pir Sultan haklı.
Sütsüz övünme.
Tatsız tartışma.
Kuzusuz polemik.
Oysa ortada çok belirgin bir “kurnaz kurdun kuzu postuna bürünmesi” yatıyor. Aslında “kuzu kuzu dönüşler” gizleniyor.

*  *  *

Bir ciddi döküm yapılsa!
Kuzu kuzu dönüşler sıralansa!
“Stratejik derinlik” denildi.
Kuzu kuzu dönüldü.
“Onurlu yalnızlık” a gelindi.
“NATO’nun Libya’da ne işi var”
Diye aslan gibi kükrendi.
Sonra kuzuya dönüldü.
Libya birlikte bombalandı. Libya’yı yakanlara, yıkanlara Ankara’dan bavullarla para akıtıldı.
Mavi Marmara Gemisi.
Giderken, alkışlandı.
“Hayırlara vesile” denildi.
Mavi Marmara krizi geldi.
İsrail’e kuzu kuzu olundu.
Sonra da Mavi Marmara giderken uğurlayan ve gaz veren sanki kendileri değilmiş gibi “Giderken bana mı sordunuz” diyerek kuzuyu tuzağa düşüren kurnaz kurt olundu.
“Kardeşim Esad...” denildi.
Sonra! Ümmetçilik.
“Zalim Eset” diye bağırıldı.
Sonra kuzu kuzu dönüldü.
Bugün “Esad kalabilir” diyorlar.
Rus uçağı düşürüldü.
“Emri ben verdim.”
“Yine olsa yine veririm”
Diye içe propaganda yapıldı.
Rusya domatesi almayınca.
Ve Rus turist gelmeyince.
Kuzu kuzu dönüldü.
“Uçağı FETÖ düşürdü”ye gelindi.
“Barış Süreci başlattık”
“Analar ağlamasın” dendi.
Dolmabahçe’de kuzu kuzu masalara oturuldu. Diyarbakır meydanında 1 milyon kişiye Apo’nun İmralı’dan gönderdiği nutku Türkçe ve Kürtçe dinletildi, alkışlatıldı.  Haziran seçimlerinde oylar düşüp “başkanlık projesi” tehlikeye girince kurt postuna girildi.

*  *  *

Hangi birini yazalım.
15 yıllık tarihimiz.
Önce aslan kükremesi.
Sonra kuzulaşma tarihi.
Halk oylamasında “evet” önde çıksın diye Almanya ve Hollanda’ya “Naziler... Faşistler... Kendi ilkelerini ve kriterlerine bile uymazlar...” diye aslan kesildiler.
Göreceksiniz.
Halk oylaması bitecek.
Sonra kuzu kuzu dönüş.
Cumhurbaşkanı, Avrupa’ya karşı  “Fatih Sultan” duruşuna devam ediyor fakat Başbakan, kuzu kuzu dönüşün ilk sinyalini; “AB ile ekonomik ilişkilerimizi bozmayız” diyerek verdi.

HAYIR demek için 60 neden (43) 

Çadıra gelen TRT ekranına da çıkmalı!


Cumhurbaşkanı, CHP’nin “Hayır” çadırına bir su içimlik için de olsa konuk oldu. Bunu yaptı diye övüp göklere çıkaracak bir durumumuz yok. Normalini yaptı, demokratik, ileri, uygar ülke politikacıları bunu yapmazlarsa oy kaybediyorlar. Bir umut ışığı yandı: Çadıra gelen TV ekranına da çıkar. Cumhurbaşkanı’ndan asıl beklenen Kemal Kılıçdaroğlu ile TRT ekranında bir araya gelmesi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun “İster Cumhurbaşkanı ile teke tek. İster Cumhurbaşkanı ile Başbakan ikisi birlikte gelsin ekranda yüzleşelim, tartışalım, halk izlesin; kim doğru söylüyor, kim yalan söylüyor halk karar versin” teklifini 43 gündür tekrarlıyor. TRT niçin “liderlere özel bir program” yapmaz, Cumhurbaşkanı’nı Kemal Kılıçdaroğlu ile “Referandum yüzleşmesi” programına çağırmaz? Bu çağrıyı da halka duyurmaz? TRT Kanunu buna izin veriyor, TRT’nin Genel Müdürü kimden, neden, niçin korkuyor?