El alışkanlığı, dil alışkanlığı, avantadan geçinme alışkanlığı, beslenme alışkanlığı hepsinin kumaşı aynıdır. Tilkinin alışkanlığı tavuk çalıp yemek. Tilkiye sormuşlar: Pişmiş tavuk sever misin? Tilki demiş ki: “Gülmekten cevap veremiyorum”
Alışkanlık gelir yapışır.
İnsana huy olur.
Milletvekillerinin mekanı Meclis’te, Cumhurbaşkanı’nın mekanı Külliye Saray’da “çok ucuz  et yemeklerinin her çeşidine alışmışsan” halk ne yiyor, kaça yiyor, nasıl geçiniyor, mutfağına ayda kaç kez et giriyor diye sormayı da unutursun.
Meclis’te et yemekleri.
Etli fırın türlü:
Tas kebap:
Kuzu kapama:
Kağıt kebap:
Güveçte köfte:
Kuzu tandır:
Başbakan, Tarım Bakanı, ekonomiden sorumlu bakanlar, iktidar milletvekilleri Meclis’teki 3 lokantadan bir gün birine öbür gün diğerine 15 yıldır gidip, sübvansiyonlu (halkın vergileriyle desteklendiği için) yukarıda sıralı et yemeklerini porsiyonu  3 TL ile 12 TL arasında bir fiyata afiyetle yediler. Aynı etli yemekleri Meclis lokantası kalitesinde yemek servisi veren özel lüks restoranda yeselerdi:
Tas kebaba: 45 TL.
Kuzu kapamaya: 55 TL.
Güveçte köfteye: 60 TL.
Kuzu tandıra: 70 TL öderlerdi.

* * *

15 yıl boyunca bu kadar ucuza “et yemeyi” alışkanlık haline getirince “bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı olmadan önce kendilerinin de halktan biri olduklarını” unuttular.
Halk kesesinden ucuz et!
Görme özrü de yaratıyor.
Et fiyatlarının kasaplarda, marketlerde, pazarlarda nasıl yüksele yüksele geldiğini, hayvanı beslemekte olan köylünün pahalı yem fiyatları altında kıvrandığını, üreticiden karkas kilosu üç otuz paraya çıkan etin kasaplarda ve marketlerde kilosunun  45-50  liraya tırmandığını göremediler. Meclis’te “ucuz et yeme alışkanlığı” öylesine bir bilinç körelmesi ve görme özrü yarattı ki, Türkiye son 15 yılda ithal ete muhtaç” hale geldi. Dünden itibaren devlet (Et ve Balık Kurumu) ülke genelinde marketlerde ucuz ithal et satışına yeniden başladı. Her Tarım Bakanı değişince bu “ithal et sopasına” sarılıyor fakat sonuçta yerli hayvan besiciliği iflas ediyor. Çoban ve saman da ithal ediliyor ve hayvan yetiştirici köylü köyünü terk ediyor. 1980 yılına kadar Ortadoğu’nun canlı hayvan ve et tedarikçisi Türkiye, bugün Amerika, Latin Amerika, Avrupa çiftçilerinin et sattığı kârlı kazançlı bir pazar haline geldi.

* * *

Ve Bütçe Komisyonu toplandı.
Bakanlar, başbakanlar, milletvekilleri, cumhurbaşkanı ve onların davetlileri ”bizim verdiğimiz vergilerin sırtından sübvansiyonlu ucuz et yemeye devam etsinler” diye Meclis Bütçesi ile Külliye Saray’ın bütçesi, yıllık Türkiye enflasyon oranının üç katını aşacak ölçüde artırıldı.
2017 Meclis Bütçesi:
986.6 milyon TL idi.
2018 Meclis Bütçesi:
1 milyar 255 milyon TL’ye çıkarıldı.
2017 Külliye Saray Bütçesi:
648.5 milyon TL idi.
2018 Külliye Saray Bütçesi:
845.3 milyon TL’ye çıkarıldı.
Anlayacağınız devlette obezlik (aşırı yiyip şişme) baştan başlıyor. Fakat Meclis’te ve yıllık davetli sayısı 50 bin kişiye dayanan Külliye Saray’da “halk vergileriyle desteklenen ucuz et yeme alışkanlığı görme körlüğü yaratığı için”  devlette obezliğin nereden başladığı fark  edilemiyor.

GÜNÜN SORUSU 

Ağaca çıksa!


Cumhurbaşkanı meydanda konuşuyordu. Yarbay kocası FETÖ’den tutuklu kadın ağaca çıktı. El kol hareketleri ile dikkati çekti, Cumhurbaşkanı onu dinledi, “bir bakılsın” dedi ve tutuklu yargılanan yarbay mahkemede serbest bırakıldı. Cumhurbaşkanı sarayda oturuyordu.  Polis kocası cinayete kurban giden kadın Cumhurbaşkanı’na mektup yazdı ve cinayeti çözmek için Tarsus’da kazı başlatıldı. Balıkesir Belediye Başkanı, “ailemi tehdit ettiler “dedi fakat ne bir savcı harekete geçti ne de Cumhurbaşkanı, “kim seni tehdit etti” diye arayıp sormadı. Bu durumda Balıkesir Belediye Başkanı’nın bir yakının ne yapması gerekiyor?