Cesur insan korkmayan insan değildir. Cesur insan, korktuğu halde “doğru bildiğinden” şaşmayan insandır. Doğru bildiği yolda yürümek isteyen milyonlarca insanı, “bizimkiler silahlandı korkusu” ile sindirme projesi üretildi.
Silahlıyız ha...
Seni yok ederiz ha...
Bizim saflarımıza gel!
Ne diyorsak onu yap!
Okurlarım haber verdi. Kontrol ettim. Doğru çıktı. İzmir’de Kaya Termal Otel’de “Anayasa Değişikliği Bilgilendirme Toplantısı” adıyla bir sempozyum yapıldı. İzmirli sanayiciler, tüccarlar, işadamları, ticaret ve sanayi odasına üye davetliler katıldı. Konuşmacılar arasında Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Mehmet Uçum da vardı. Yeni anayasanın “halk ile devlet ilişkisini sağlam temeller üzerine oturtmak” için hazırlandığını anlatan konuşmasında sözü 15 Temmuz kalkışmasına getirdi ve “o gün 51 şehrimizde 30 milyon vatandaş sokağa döküldü, 30 milyonun yüzde 10’unda silah vardı” dedi.
Konuşmalar bitti.
Çay- kahve arası verildi.
Dinleyicilerden birkaç kişi Mehmet Uçum’ a “30 milyon sokağa indi yüzde 10’u silahlıydı dediniz, bunlar polisin, askerin, jandarmanın dışında yeni bir güç mü?” diye sordular. Başdanışman, doyurucu bir cevap veremedi.

*  *  *

Silahlıyız ha...
Gösteririz ha...
Sürekli vurgulanıyor.
Her gün iktidar üyesi bir siyaset figürü “halkın bir bölümünün silahlandığını” duyuran demeçlere, konuşmalara, söyleşilere, eylemlere imza atmakta. Cumhurbaşkanının dünürü işadamı “silahlanıyoruz” diyor, sonra yanlış anlaşıldım diye sözü çeviriyor. Ankara Belediye Başkanı, “Halk peynir ekmek alır gibi pompalı tüfek alıyor” diyor. Cumhurbaşkanı başdanışmanı “yüzde onumuz silahlı” demeye getiriyor.
Ne için?
Henüz temizlenmedi, kökü duruyor. Yeniden darbeye teşebbüs edebilir. Ederse karşısında işte “hızla pompalı tüfek alan, yüzde 10’u silah sahibi, anında haberleşip sokağa dökülen” bizden halkı bulacak.
Hatırlatmak gerekli!
Polis yok mu?
Asker yok mu?
MİT yok mu?
Darbe yapmaya kalkışacak olanı pişman edecek devlet gücü yok mu? Darbe devlet gücünün içinden gelecekse onu önceden haber almaya ve önlemeye yönetim beceriniz yok mu? Bu da yoksa neden “yönetiyor taklidi yapmaya” devam ediyorsunuz?

*  *  *

Anladık!
Sizinkiler silahlanıyor.
Kendini polis, asker, savcı, yargıç devlet yerine koyuyor. Ve siz de bunu “teşvik eden-destekleyen- yüreklendiren” konuşmalar yapıyorsunuz. Türkiye korku ülkesi olsun, bunu mu istiyorsunuz?
Akademisyeni üniversitesinden, gazeteciyi işinden attırıyorsunuz. Bizimkiler silahlandı, “hayır” çıkarsa ülke kana bulanır demeye getiriyorsunuz.
Hem devleti yönet.
Hem silahla korkut.
Açık faşizm.

HAYIR demek için 60 neden (9) 

Azerbaycan’dan taze fıkra!


Başkan İlhan Aliyev’in eşini Cumhurbaşkanı başyardımcısı yapmasından sonra Azerbaycan’da yeni bir fıkra üretildi. Ağızdan ağıza dolaşıyor. İlhan Aliyev’in babası rahmetli Haydar Aliyev’e “sizden sonra kim başkan olacak” diye sormuşlar. Elbette oğlum İlhan demiş. Bu kez, “demokrasi açısından uygun değil, Azerbaycan halkı tepki vermez mi?” demişler. Aliyev, “Halkın şansı yok... Eğer iki oğlum olsaydı, halk demokratik olarak ikisinden hangisini isterse onu seçebilirdi...” diye kestirip atmış. Eşini, kızını, oğlunu, damadını, dünürünü başyardımcı yapma Suriye’de, Irak’ da, Libya’da, Peron dönemi Arjantin’de görülüyor. Yeni anayasa teklifiyle Türkiye’de bu ülkeler çizgisine çekiliyor. 16 Nisan’da “Hayır” demek için sadece bu neden bile yeterli...