Devlet kurumu MTA rapor hazırlamıştı. Artvin Cerattepe Raporu’na göre; bu bölgede 12 milyon 100 bin ton maden cevheri rezervi var. Bunun 8 milyon 200 bin tonluk miktarı okside, 3 milyon 900 bin tonluk miktarı sülfürlü cevher. Okside cevherde ton başına 4 gram altın, 140 gram gümüş; sülfürlü cevherde ton başına 1.2 gram altın, 225 gram bakır var. Galeri tipi kapalı işletme ile bu cevher çıkarılmaya başlandığında; yer altı suyu sülfürlü minerallerle tepkileşecek; arsenik, molibden, kurşun, türünden kanser yapıcılar açığa çıkacak. Galeride bir seferde 3.5 metre ilerleyebilmek için günde 130 kilo dinamit patlatmak gerekecek, bu da Artvin’in özel doğasında heyelanları tetikleyecek.  Artvin’in yamaç ve yaylalarındaki 2 bin 700 bitki çeşidi ve 22 endemik bitki türü (dünyanın başka bir yerinde yetişme ihtimali olmayan)  yok olacak. Güneş batınca bile çiçeklerden polen toplayıp bal yapan saf Kafkas arıları, sarı sandal kuşu, ardıç kuşu, tahtalı kuşu dahil 350 kuş türü de bitecek.

* * *

Unutma Artvin!
Uyan Türkiye!
Havuz doldurma; bakan oğullarının döviz dolu kasaları ile para sayma makinelerinin suçüstü belgesi olarak geçtiği o ünlü 17-25 Aralık dava dosyalarında yer almıştı:
Sen havalimanını kaptın.
At havuza para.
Sen köprü ihalesini aldın.
At havuza para.
Sen rakı fabrikalarını yuttun.
At havuza para.
Sen tüneli götürdün.
At havuza para.
2 ayda havuzda 650 milyon dolar toplandı. Bu para daha önce devletin elindeki gazete ve TV’leri alıp da; o dönemin başbakanı (şimdiki cumhurbaşkanı) damadını yazar yapan işadamına aktarıldı.
Bir değil.
İki değil.
Üç değil.
Beş değil tam altı kez “Cerattepe’de maden ocağı açmak, Artvin’in bir daha yerine konulamaz doğasını öldürür” diye mahkeme kararı alındı. Üst mahkeme de bu kararı onayladı. İki yabancı şirket çekildiler. Artvin’de bugün “bakır madeni” diye ilan edilen ve daha sonra “altın çıkarma madenine” dönüşeceğine kesin gözüyle bakılan o ocak, işte bu havuza para koyan şirketlere liderlik eden Cengiz Holding’e sunuldu.

* * *

Tek ağaç kesilmeyecek.
Tek ot yolunmayacak.
Yerin altına girilecek; “galeri açılacak” ve bakır cevheri yer altından çıkartılacak. Murgul’a götürülecek orada işlenecek. Artvin’in doğası hiç mi hiç zarar görmeyecek. Başbakan bunları söylüyor. Orman Bakanı da onu onaylıyor. Borazan olanlar da Başbakan ile Bakan ne diyorsa aynısını tekrarlıyorlardı. Tekrarlıyorlardı ama gerçekte ne oldu: Madene henüz galeri açılmaya girişildi, kazma vuruldu. Henüz 2.500 ağaç kesildi. 300 yılda yetişen 60 bin ağaç daha kesilecek. Artvin’in doğası şimdiden isyan etti. Galeri hafriyatı, molozu, atığı derelere, orman içlerine dökülmeye, teleferik için ağaçlar kesilmeye, galeride patlatılan dinamitlerin sesiyle köy evleri yerinden oynamaya başladı. Hafriyatın, zehirli tozun karıştığı dereler gri renkte, karışmayan dereler arı-duru-berrak akıyor.

* * *

Sonun geldi Artvin!
Uyan Türkiye!

GÜNÜN SORUSU

Katil açıklamıştı


Antalya’da doğaya zarar veren mermer ocaklarının kapatılması için mücadele eden ve asırlık sedir ağaçlarını korumaya çalışan çevreci karı koca; Ali Ulvi- Aysin Büyüknohutçu’yu öldüren katil, kendisine bu iş için bir mermer ocağı sahibinin, “3  bin TL  peşin, 47 bin TL de cinayetten sonra olmak üzere 50 bin TL” verdiğini açıklamıştı. Bu mermer ocağı sahibi ile cinayete azmettirici olarak adı karışan diğer mermer ocağı sahipleri ne oldu?