Yeni Bakan FAKIBABA, “Erkekseniz şimdi yolsuzluk yapın da göreyim” dedi. Kendinden önceki Mehdi Eker Bakan, Kutbettin Arzu Bakan, Faruk Çelik’in Bakan olduğu dönemlerde “yolsuzluk yapıldığını itiraf eden” sözünün üzerinden 24 saat geçmedi dediğini yaladı, yuttu.
Muhteşem dönüş!
FAKIBABA idi!
Oldu YATTIBABA!
Bakan YATTIBABA, şimdi bize “Türkiye’nin niçin samana ve çobana muhtaç ülke haline geldiğini” anlatıp, açıklayabilmeli.
15 yılda 60 milyar dağıtıldı.
60 milyar eski parayla 60 trilyon lira eder, bu kadar büyük tarımsal destek dağıtımında yolsuzluk, savurganlık, sorumsuzluk, partili ağa kayırma, tarikat gözetme olmasaydı:
Bulgaristan’dan saman!
Moldovya’dan çoban!
Macaristan’dan damızlık düve!
Arjantin’den damızlık dana!
Yunanistan’dan damızlık keçi!
İsrail’den ineğe aşı!
Avustralya’dan yemeğe et.
Paraguay’dan kaçak karkas.
Hindistan’dan korsan kurbanlık.
ABD’den genetiği değiştirilmiş mısır ithal etmek zorunda kalmazdık. Ve tarımsal potansiyeli çok yüksek ülkemizin her yıl 5 milyon hektar tarım arazisi bomboş durmazdı. Köyleri terkedilmiş fakat şehirleri işsiz deposu ülke haline gelmezdi.

*  *  *

Tarım ve hayvancılığımızda verim artsın, dışa muhtaçlık olmasın diye 15 yılda 60 trilyon lira destek verdikten sonra Türkiye’yi sap-saman-çoban- damızlık düve-damızlık dana-damızlık keçi-hayvanlarına aşı, insanlarına et, nohut, fasulye, ayçiçeği, genetiği değiştirilmiş mısır ithal edecek noktaya getirmek yerine sadece bir dürüst Tarım Bakanı ithal etseydik; dalında 20 kuruş olan domates şehirde 3 TL’den aşağı düşmedi diye avunup-dövünmeyecektik.
Üreten çiftçi ucuza satıyor.
Tüketen şehirli pahalı alıyor.
Bu niçin böyle oluyor?
Stokçu, spekülatör var.
Sadece bunu söylüyorlar.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bütçesi’ne konulan (15 yılda 60 trilyon TL) para:
Tarımda refah artsın.
Çiftçi zenginleşsin.
Biyolojik kaynak gelişsin.
Gıda güvencesi korunsun.
Üretici örgütleri güçlensin.
Tarımsal piyasa büyüsün.
Stokçu üremesin.
Spekülatör yaşayamasın.
Kırsal kalkınma olsun.
Sürüler çobansız kalmasın.
İthal samana muhtaç olmasın.
Tarım ve hayvancılık üretimi dış talebe ve iç talebe göre büyüsün. Dereler, nehirler, dağlar, ovalar, yaylalar hoyratça tahrip olmasın. Bakanlık, 15 yılda 60 trilyon lirayı 70 kalemin üzerinde tarımsal destek türü ile dağıtarak ayrı ayrı kayıt ve takip sistemi geliştirsin.  Bu 60 trilyon lira Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’nın, Tarım bakanlarının babalarının parası değil, bu 60 trilyon lira kamu kaynağı (şehirde yaşayanların vergilerinden toplanan para)  olduğu için desteklerin onu alan çiftçilerin tarlasında, ahırında, bostanında, bağında, bahçesinde nasıl bir verimlilik artışı yaratıp yaratılmadığı incelensin, gözetilsin.
Sayıştay raporlarında yazmışlar:
Bunların hiç birisi yapılmadı.

*  *  *

Yolsuzluk yapıldı, gizlendi.
FAKIBABA’dan...
YATTIBABA’ ya gelindi.

Günün sorusu 

Cinayetle başlangıç!


Nüfusu 145 ülkeden daha fazla olan İstanbul’un Ümraniye İlçesi’nde eğitim yılının başında “okul servisi çeteleri” birbirine silahlı tabancalı girdi. 1 kişi öldü, 2 kişi yaralandı. Ölen kişinin “kasten yaralamadan” 3 sabıkası olduğu, aranan 4 kişiden birinin de “çocuğun cinsel istismarından” poliste kaydı olduğu ortaya çıktığına göre İstanbul’un Valisi, Belediye Başkanı, Milli Eğitim Müdürü’ne, Ümraniye Emniyet Müdürü, Ümraniye Kaymakamı, Ümraniye Belediye Başkanı, Ümraniye Milli Eğitim Müdürü’ne okul ve eğitim güvenliği açısından kaç puan vermemiz gerekir? Sıfır mı? Sıfırın altı mı?