İkisi de parti genel başkanı. Biri yürüyen Kemal.  Öbürü,  bakanları ve eşlerini traktör tekerleği  büyüklüğündeki  iftar masalarına oturtup, kendisi  mikrofonlu kürsüde bağıra bağıra konuşan ve canlı görüntülerini 15 ulusal TV kanalında aynı anda yayınlatarak hep aynı şiirleri okuyan Tayyip!
Tablo net:
Yolda yürüyen Kemal.
Masalara bağıran Tayyip.
Yürüyen Kemal’in arkasında başta kendi partilileri var ama yolu üzerinde partili olmayanlar da onu alkışlıyor, yanına yaklaşıyor, bir süre beraber “haklısın, bıçak kemiğe dayandı” diyerek adımlarına eşlik ediyorlar. Günde 18- 20 kilometre. Yaklaşık 40 bin adım. Yürüyen Kemal, yürüyen olmazdan önce oturandı. Sokağa inmek, tanka çıkmak,  fırsat kollayıp kitle hareketi yaratmak ve kitleleri yöneterek oy çoğaltmak aklına gelmezdi. Aklından geçirse bile arkamdan gelmezler diye düşünmüş olmalı ki, yürümeye kalkmazdı. Oturduğu yerden düşüncelerini söyler, “demokratik olalım, kardeş kalalım” der dururdu.
Oturan Kemal değişti.
Ayaklanan Kemal oldu.
Bugün yürüyor ve yolu üzerinde onu işçiler ile köylüler ellerinde  “Sen Anadolu’nun Kemalisin, yalnız değilsin, seninleyiz” yazılı pankartlarla karşılıyorlar.

*  *  *

Oturan Kemal’i, yürümeye bağıran Tayip sürükledi. Bağıran Tayyip, o kadar çok bağırdı, o kadar çok aynı tip kürsülerde, aynı tip meydanlarda, aynı tip saray yapımında, aynı tip iftar masalarında, aynı tip alkışçılarla, hep aynı şairlerden hep aynı mısraları hep aynı tehdit tonunda hep aynı vurgularla okuyarak kendini tüketti ki, kitle hareketi yaratma ve yönetme ihtiyacını karşılamak görevi  oturan Kemal’e kaldı.
15 yıl oturan Kemal!
15 yıl sonra ayaklandı.
Arkasında milyonlar.
Anlayacağınız Yürüyen Kemal’i  “zamanın ruhu” yüreklendirdi. Bağıran Tayyip’in partisinin adında “Adalet ve Kalkınma” var fakat oturan Kemal elinde “Adalet” yazılı pankartla Ankara’dan İstanbul’a günde 35 bin adım atarak ve arkasında milyonların desteğiyle ayaklandı, yürüyor. Bağıran Tayyip, 15 yıl önce henüz denenmemişken yüksek sesle “adalet ve adil kalkınma” aradığı için kitle hareketi yaratıp, kitleleri yöneterek oy desteğini artıra artıra geldi ama “Adalet ve Kalkınma” kelimeleri bağıran Tayyip’in sadece partisinin adında kaldı. “Daha iyi adalet” sözü verdi, sözünü tutmadı. 15 yıl sonra Ankara-İstanbul  yolunda “Adalet” Kemal’in yürüyüş marşı oldu.  Bağıran Tayyip, bağıran olmadan önce  “daha adil kalkınma” vaadini birinci sıraya koymuştu. Dış borçla ve yandaş müteahhit zengin eden pahalı köprü yapıp, kamyon şoförlerini bu pahalı köprüden OHAL ortamında kanun zoruyla geçirmeyi “kalkınma” diye sunmaya kalktı. Adil kalkınma görevi de yürüyen Kemal’e  kaldı.  Ayaklanan Kemal, işsiz milyonların da umudu olmaya yürüyor.

*  *  *

Kemal yürüyor.
Tayyip bağırıyor.
Kitleler yürüyeni yüreklendirir.
Alkışlar saray masalarına gizlenir.