Yürüyen Kemal’e söyler misiniz; Dicle ve Fırat gibi yürüsün, Seyhan ve Ceyhan gibi yürüsün, Kızılırmak ve Yeşilırmak gibi yürüsün, Büyük ve Küçük Menderes nehirleri gibi yürüsün.
Ergene gibi bendini aşarak.
Sakarya gibi ayağa kalkarak.
Yolu üzerindeki bütün derelerden, köylerden, kentlerden beslensin, coşkun seller gibi yürüsün. Her bir kavşakta ikiye, dörde, sekize katlanarak, geometrik diziyle çoğalarak yürüsün. Maltepe’ye vardığında her bir belde ve kentten pankartlar görünsün.
Edirne de “adalet” istiyor.
Van da “adalet” istiyor.
Adana da “adalet” istiyor.
Sinop da “adalet” istiyor.
Desinler.
Duymayanlar duysunlar.
Maltepe’ye varıldığında da sonuç alıncaya kadar “ADALET NÖBETİ” tutulsun. Sataşanlara gülünüp geçilsin. Haydi ya Allah Bismillah desin, dinimizi kimsenin tekeline bırakmasın.
İmza.
Ali Karaduman.

*  *  *

Ali Karaduman’ın (okurum) bana yazdığı mektubu Yürüyen Kemal’e gönderiyorum.
Yürüyüşün 4’üncü günüydü.
Katılanlar 2 kat arttı.
1 Kemal yürüyor.
Türkiye ayağa kalktı.
Dün yolu üzerinde o bölgenin gençleri “adalet yürüyüşüne” damla olmak için ellerinde Türk Bayrağı ile gelmişlerdi. Yürüyen Kemal, gençlerle kucaklaşmak için tepeye tırmandı. Hava yağmurlu, toprak ıslaktı, ayağı kaydı, düştü.
Yiğit düştüğü yerden kalkar.
Nazım Hikmet’in “Yürüyen Adam” şiirinde anlattığı gibi “adım adım, ağır ağır” yürümeye devam etti.
Alnı yukarda
kırmızı boyun atkısı rüzgarda,
yürüyor.
Yürüyor adım adım
Yürüyor ağır ağır
Rüzgar deniz gibi köpürüyor
esiyor deniz rüzgar gibi.
Akıyor iki yandan ışıklar
düşen yıldızlar gibi.
Yürüyor o
ıslıkla kızgın bir ölüm marşı çalarak.
Yürüyor o
Gövdesi gemi gibi yükselerek, alçalarak.
Yürüyor adım adım
Yürüyor ağır ağır.

*  *  *

Bir liderin, bir partinin, arkadaşları hapse atılmış milletvekillerinin ya da özgürce yazmak isteyen gazetecilerin yürüyüşü olmaktan çıktı, bütün Türkiye’nin çığlığı oldu.
Arkası gelecektir.
Bir gün:
Şehit anaları, şehit babaları.
Ertesi gün:
İşçiler, memurlar.
İzleyen gün:
Çiftçiler, esnaflar.
Avukatlar, hukukçular...
Doktorlar, hemşireler.
Üniversite hocaları.
Ev kadınları.
İşsizler, iş bekleyenler.
Tutuklu yakınları.
Darp edilmişler.
Tacize uğramışlar.
Çevreciler, doğa tutkunları.
Derelerin sahipler
Bütün sivil toplum örgütleri.
Yürüyen Kemal’e her geçtiği köyde, kasabada, beldede, şehirde bir sivil destek; sembolik olarak, bir süre söz gelimi 15 dakika, yarım saat yanında ağır ağır adım adım yürüyecektir. 1 Kemal’in yürüyüşü böylece bendini aşan sele dönüşecek, Türkiye’nin çığlığı olacaktır!