Son aylarda Amerika’da görülen İran’a ilişkin Birleşmiş Milletler ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından konulan ticari ambargonun delinmesine ilişkin yargılamanın, Türkiye’ye etkilerini tartışıyor ve merakla bekliyoruz.

Bu davada adı geçen ve ambargo delme faaliyetleri içinde bulunduğu iddia edilen Türkiye’de faaliyet gösteren 5 bankanın; ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi tarafından cezaya çarptırılıp, çarptırılmayacağı veya ne kadarlık bir cezanın kesileceği merak konusu.
ABD Hazinesi’nin bundan önceki dönemde, kendi bankaları dahil olmak üzere bankalara toplam 60 milyar dolar yaptırım ihlalleri cezası kestiğini hepimiz biliyoruz.
Bugünkü yazımızda; sizlere olası ambargo delme cezasına çarptırılan bankaların, bu ceza tutarlarını Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre; ticari kazancın tespitinde gider yazıp yazamayacağı ve bankaların finansal tablolarında karşılık ayırıp ayıramayacağı ile ilgili özet bilgi sunacağım.
Gider yazılamaz…

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan hüküm gereğince; sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere, kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde indirilmesi mümkün değildir.
Ödenen tazminatların gider yazılabilmesi için; işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama veya kanun emrine bağlı bulunması şarttır. Ancak, kurumlarca işle ilgili ödenen tazminatlar, sözleşmeye, ilama veya kanun emrine bağlı bulunsa dahi, kurumların, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının kusurundan kaynaklanması halinde gider olarak yazılamamaktadır.
Yani, bankalar ambargo delmek nedeniyle çarptırıldıkları para cezalarını, Kanunen Kabul Edilmeyen Gider olarak dikkate alacaklardır. Ancak ticari zararlarında gösterilen bu tutarları, mali kârın tespitinde vergi matrahına ilave edecekler ve üzerinden Kurumlar Vergisi ödeyeceklerdir. Çarptırıldıkları para cezasının çok yüksek olması durumunda; sermayenin tamamen kaybı ve teknik iflas durumu gündeme gelebilecektir.

04szt08_mail

Karşılık ayrılacak mıdır?


Bankaların 31.12.2017 tarihi itibarıyla finansal tablolarında, ilgili karşılık tutarının yer alabilmesi için, aşağıdaki 3 şartın gerçekleşmesi gerekmektedir. (TMS 37 Karşılıklar, Koşullu Borçlar ve Koşullu Varlıklar)
1. Geçmiş bir olaydan kaynaklanan mevcut bir yükümlülüğün (hukuki veya zımni) bulunması,

2. Yükümlülüğün yerine getirilmesi için ekonomik fayda içeren kaynakların işletmeden çıkmalarının muhtemel olması,

3. Yükümlülük tutarının güvenli bir biçimde tahmin edilebiliyor olması.
Bankalara 2017 yılı içinde ceza kesilmeyip, 2017 mali tabloları yayımlanmadan örneğin Şubat 2018’de kesinleşir veya ölçülebilir hale gelirse; 2017 ve önceki dönemleri ilgilendirdiği için, 2017 yılı tablolarına TMS 10 Raporlama Döneminden (Bilanço Tarihinden) Sonraki Olaylar Standardının gereği girer ve karşılık ayrılır. Bugün itibarıyla, bu davaların çok kısa bir zaman içinde sonuçlanacağı öngörülmediği ve ceza kesilip kesilmeyeceği veya kesilecek ise ne kadarlık bir rakama ulaşacağı bilinememektedir. Dolayısıyla, ambargoyu deldiği iddia edilen 5 banka ile ilgili olası bir ceza durumunda, bu cezanın bankaların mali tablolarına yansımasının 2018 yılı içerisinde olacağını söyleyebiliriz.

Geçmişte kesilen cezalara bakıldığında; olası cezaların çok yüksek rakamlara ulaşacağını tahmin etmek, hiç de zor değil. Hisseleri borsada işlem gören bankalar olduğu da dikkate alındığında; hem borsa yatırımcılarını, hem de banka çalışanlarını ve ülke ekonomisini derinden etkileyecek bir ekonomik tsunami ağır ağır ülkemize yaklaşmaktadır. Önlem alma zamanı gelmiş ve geçmektedir. Yine kişilerin şahsi menfaat duyguları ile yaptıkları hareketlerin sonuçlarını, bütün toplum ödeyecektir.