Haftaya Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın, Türkiye’de ofisi bulunmayan bazı e-ticaret sitelerinin vergi ödemediğini belirterek, bu şirketlere inceleme başlattıkları açıklamasıyla başladık. Bu konuyla ilgili olarak Rekabet Kurulu’nun da çalışma içerisinde olduğunu; Kurul’un Hollandalı otel arama motoru Booking.com’a 2.5 milyon TL para cezası verdiğini ve şirketin Türkiye’deki faaliyetlerinin mahkeme kararı ile tedbiren durdurulduğunu da biliyoruz.
Geçen yıl mayıs ayında , Maliye Bakanı Naci Ağbal; “Elektronik ortamda üretilen o alanı artık elektronik işyeri sayacağız. Oradan gelir elde ediyorsa, artık mükellef olacak, bu şekilde gelir elde edilen elektronik ticaretin vergilendirilmesini sağlayacağız, “Kim, ne olursa olsun, herhangi bir şekilde elektronik ortamda yaptığı bir hizmetten dolayı gelir elde ederse, bizim açımızdan vergi mükellefidir. Bunların hepsiyle ilgili çalışıyoruz. Şu anda da bizim nezdimizde mükellefler ama kanun değişikliği ile de netleştireceğiz” açıklamasını yapmıştı.
Bakanın bir yıl önceki açıklamasından bu güne kadar, Vergi Usul Kanunu’nda “Elektronik Ortamda İşyeri” düzenlemesi kanuna eklenemedi.

Sorun nereden kaynaklanıyor?


1) Mükellefiyetin belirlenmesi, (Vergiyi kim beyan edip ödeyecektir?)
2) Gelirin türünün belirlenmesi, (Ticari, serbest meslek, gayri maddi hak vb.)
3) Gelirin elde edildiği yerin (Vergiyi doğuran olayın meydana geldiği yer) belirlenmesi, (Türkiye’de oluşan bir işyeri var mıdır?)
4) Elde edilen gelirin tutarının ve vergiye tabi gelirin (Vergi matrahının) belirlenmesi,
5) Uygulanacak vergi rejimi , (Doğrudan vergileme, kaynaktan kesinti vb.)
6) Harcamalardan alınan vergilerin (KDV, ÖTV gibi) nasıl uygulanacağı?
Yanıtı bulunması gereken 3 ana soruyu aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.
- İktisadi-ticari faaliyet nerede icra ediliyor?
- İktisadi değer nerede yaratılıyor?
- Yaratılan değerden kaynaklanan vergiye tabi gelirler nerede (veya nerelerde) doğuyor?
Ülkemiz açısından en önemli konu ; İcra edilen ticari faaliyet sonucunda, Türkiye’de bir işyeri oluşuyor mu? sorusunun yanıtını bulmaktır. Vergi mevzuatımızda “Dijital Ekonomik Faaliyetler” ile “Dijital İşyeri” tanımının yapılması gerekmektedir.

Küresel sorun


Sosyal medya platformları üzerinden yapılan satışlar ve reklamlar ile paylaşım ekonomisinin gelirlerinin nasıl vergilendirileceği, 2013’ten bu yana çözümü için uğraş verilen önemli bir sorundur. Buradaki yasal boşluğun nasıl doldurulacağı, hâlâ tartışılmaya devam ediyor. Geleneksel mecralara verilen her reklamın vergisi kesilirken, sosyal medya ve arama motorlarına verilen reklamların vergisi kesilmiyor. Google, Twitter ve Facebook ve ulaşım platformu Uber’in Türkiye’de ofisleri var, fakat bu ofisler şirketlerin sadece tanıtım ve operasyon faaliyetlerini yönetiyor. Uluslararası şirketler ikili anlaşmalar nedeniyle sadece merkezlerinin olduğu ülkede vergi ödüyor.

Apple örneği


Çok uluslu bir Amerikan şirketi olan Apple Inc., vergilenebilir kârını İrlanda’da kurulu iştiraklerine aktarmak üzere çeşitli yöntemler kullanmıştır.
Tam mükellefiyet için ABD’de “kuruluş yeri” esas alınırken, İrlanda’da “yönetim ve kontrol merkezi” esas alınmaktadır. Buna göre; Apple’ın iştirakleri İrlanda’da kurulmuş olduklarından ABD’de kurumlar vergisi mükellefi değildirler. Öte yandan söz konusu iştirakler, yönetim ve kontrol merkezleri ABD’de bulunduğundan, İrlanda’da da kurumlar vergisi mükellefi değildirler.
Apple, 2009-2012 yılları arasında iştirakleri aracılığıyla elde ettiği toplam 104 milyar dolar için dünyanın hiçbir yerinde kurumlar vergisi mükellefiyeti olmadan faaliyetini sürdürmüştür. Yapılan vergi planlaması tamamen mevzuata uygundur.
ABD, çok uluslu şirketlerin vergi planlamaları karşısında , teslim bayrağını çekti. Trump, kurumlar vergisi oranının yüzde 35’den yüzde 15’e indireceğini açıkladı. ABD şirketlerinin denizaşırı ülkelerdeki yaklaşık 2.6 trilyon dolar büyüklüğündeki kârlarına bir seferliğine yüzde 10 vergi uygulanacağını açıkladı.
Trump’ın vergi planına göre, şirketler denizaşırı kârlarını, yabancı kârların en fazla ABD vergilerinden muaf olduğu bir bölgesel vergi sistemine getirirlerse, vergiye tabi olmayacaklardır.
Vergi savaşlarını böylece, çok uluslu şirketler kazanmış oluyor.

Çalışmalar yetersiz…


Ülkemizde, 1 Mayıs 2015 tarihinde yürürlüğe giren Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile ticari iletişim, hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcıların sorumlulukları, elektronik iletişim araçlarıyla yapılan sözleşmeler ile elektronik ticarete ilişkin bilgi verme yükümlülükleri ve uygulanacak yaptırımlar düzenlenmiştir. Ayrıca, 464 numaralı VUK Genel Tebliği ile elektronik işlemlerle ilgili elektronik ortamda işlem yapanların bilgilerinin aylık periyotlarla Maliye Bakanlığı birimleri ile düzenli paylaşılmasına dair getirilen yükümlülük 1 Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu zorunluluk internet ortamındaki işlemlerin vergisel boyutunun takibi açısından da büyük önem arz etmekle birlikte , Vergi Usul Kanunu’na “Dijital İşyeri” kavramının eklenmemesi büyük eksiklik olarak varlığını sürdürmektedir.
Türkiye’nin hem OECD hem de G20 üye ülkeleri arasında yer alması sebebiyle ve Mali İdarenin yaptığı açıklamalar doğrultusunda BEPS eylem planını desteklediğini söyleyebiliriz.
Türkiye mevzuat altyapısını oluştursa bile; uluslararası bir çözüm bulunamadığı sürece tartışmalar devam edecektir. Yapılan tarhiyatlar kaçınılmaz bir şekilde Vergi Mahkemeleri’ne taşınacaktır.