Cari mevzuatımıza göre vergi mükellefleri, indirimli orana tabi, mal ve hizmet teslimleri nedeniyle yüklendikleri KDV’ni ilgili yılda sadece mahsuben iade alabilmekte; nakden iade almak istemeleri halinde ertesi yılı beklemek zorunda kalmaktadırlar.
Hükümet, Meclis’te kabul edilen düzenleme ile indirimli oranda mal ve hizmet tesliminde bulunan mükelleflerin, KDV’ni ertesi yılı beklemeden nakden alabilmeleri ile olarak düzenleme yapmak konusunda Maliye Bakanlığı’na yetki veren düzenlemeyi yasalaştırıyor. Maliye Bakanlığı’nın bu yetkisini kullanmaya başlaması ile birlikte; mükellefler alışları sırasında ödedikleri ancak mahsup yoluyla alamadıkları KDV’sini yıl içinde nakit olarak alabilecekler.
Bilindiği üzere, bazı mal ve hizmet teslimlerinde perakende veya toptan aşamada KDV’si yüzde 1 veya yüzde 8 olduğu halde, bu malları satan veya üreten işletmeler alışlarında yüzde 18 KDV ödüyorlar. Bu durumda bu tür işletmeler devletten alacaklı hale geliyor. Devlet bu borcu işlemi izleyen yıl ödüyor iken, şimdi yeni düzenleme ile yıl içinde nakit olarak vergi daireleri aracılığıyla mükelleflere ödeyecektir.

Ne Faydası Olacak?

Ülkemizde mal ve hizmet teslimleri nedeniyle birçok sektörde; indirimli orana tabi işlem yapılıyor iken, yazımızın başlığını, “İnşaat Sektörüne KDV iade müjdesi” koymamızın nedeni, hükümetin bu düzenlemeyi özellikle inşaat sektörünü düşünerek gündeme getirmesi olmuştur. İnşaata dayalı büyüme modeli tıkanmıştır. Finansman ihtiyacı had safhadadır. Bu düzenleme ile hem finansman olanağına kavuşulacak, hem de KDV’nin yarattığı finansman maliyetinden kurtulmak mümkün olacaktır.
Vergi dairesi duvarını aşmak o kadar kolay değil!
Yapılan bu düzenleme olumlu olmakla birlikte, aşağıdaki sıraladığım çelişkiler nasıl aşılacaktır:

- Maliye Bakanlığı, özellikle inşaat sektörüne KDV iadesi yapmamak için Danıştay önünde şanlı direnişini sürdürürken bu düzenleme ile “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” durumu oluşmuştur.
Net alanı 150 metrekarenin altında kalan konut teslimleri indirimli oranda (yüzde 1, yüzde 8) KDV’ye tabi olduğundan (08/09/2016-31/03/2017 tarihleri arasında 150 m2’nin üzerindeki konut teslimleri için yüzde 18 değil, yüzde 8 oranı uygulanmaktadır), bu konutların inşaası nedeniyle yüklenilip indirilemeyen KDV’ler müteahhide nakden ya da mahsuben iade edilmektedir. Bu husus, alıcılara yüze 7 ile yüzde 17 arasında bir fiyat avantajı, müteahhide ise KDV iadesi ile indirimli orandan kaynaklanan fiyat avantajı nedeniyle daha çok konut satma imkanı sağlamıştır.
İşte tam bu noktada Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında, “Net alan” hesabı nedeniyle Danıştay’da mücadele sürmektedir. Maliye Bakanlığı, KDV iadesi yapmamak için net alanı çok geniş yorumlayarak, nerede ise bütün konutları 150 metrekarenin üzerine çıkartmaya çalışmaktadır. Bu konu Danıştay tarafından henüz esastan karara bağlanmamıştır.

- KDV iadesi nedeniyle yeminli mali müşavirler tarafından yazılan raporlar, yasal sürelere rağmen çok uzun süre sürüncemede bırakılmakta, bazen bu süre 1 yılı bulabilmektedir.

- Vergi idaresi, KDV iadelerinde sadece indirimli oranda değil, diğer iade türlerinde de iadeyi yapmamak için adeta direniş destanı yazmaktadırlar. Hatta o kadar ileri gitmektedirler ki, Türkiye Cumhuriyeti gümrük hattından çıkıp başka bir ülkeye gönderilmiş, ihracat döviz bedeli Türkiye’ye getirilmiş ihracatı bile yok saymaya çalışmaktadırlar. Mahsuben iadelerde bile, en küçük nedenlerle şirketleri incelemeye sevk ederek sistemi tıkamaktadırlar. Hükümet ihracat seferberliği ilan etmişken, vergi daireleri bu girişimi baltalamaktadırlar.

- Almanya’da mükelleflerin sonraki döneme devreden KDV’leri ertesi ay mükelleflerin hesabına iade edilirken, biz hâlâ bu konuları tartışıyoruz. Sonra da ‘yedi düvel Türkiye’nin büyümemesi için bize karşı birleşti’ diyoruz.