Dünyada Panama Belgeleri’nin ortaya çıkması ile beraber; birçok uluslararası kuruluş bir araya gelip, uluslararası vergi kaçakçılığı yapmak için oluşturulan Panama türü yapılara bir daha izin vermemek için, aksiyon planı belirlemiş ve uygulamaya geçtiler.

Vergide işbirliği platformu

Dünyada ünlü birçok kişinin uluslararası vergi kaçırma faaliyetlerinin deşifre edildiği Panama Belgeleri’nin açıklanmasından hemen sonra; IMF, BM, OECD ve Dünya Bankası bir araya gelerek vergilendirme konusundaki sorunları çözmek için, “Vergide İşbirliği Platformu” adı altında yeni bir platform kurdu.
Uluslararası Para Fonu (IMF), Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Bankası ortaklığında kurulan platform; vergilendirme alanındaki işbirliğini güçlendirmek istiyor.
Uluslararası Para Fonu, bu platformun, uluslararası vergilendirme standartlarının tasarlanması ve uygulanmasının yanında kapasite geliştirme, rehber oluşturma ve bilgi paylaşımı açısından da ilerleme kaydedilmesini sağlayacağını ifade ediyor.
Platformun ilk görevlerinden birisi; gelişen ülkelere, G-20 ve OECD’nin Matrah Aşındırma ve Kâr Kaydırma (BEPS) ve diğer uluslararası standartlar çerçevesinde tedbirlerin uygulanmasında yardımcı olmaktır.

Platform emsal bulma sorununa el attı


IMF, OECD, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası’nın ortak girişim grubu olan Vergi İşbirliği Platformu ( The Platform For Collaboration on Tax-PCT ) gelişmekte olan ülke idarelerinin transfer fiyatlandırması uygulamasında emsal veri bulma sorunlarına çözümler sunan kapsamlı bir uygulama rehberi yayımladı.
Platform hazırladığı bu rehber ile; gelişmekte olan ülkelerdeki emsal veri eksikliğinden kaynaklanan uygulama zorluklarına karşı, ülkelere farklı alternatif yöntem ve kurallar oluşturma konusunda yardımcı olmayı ve mükellefler açısından da öngörülebilir uygulamalar oluşturmayı hedeflemiştir.

FARKLI ÜLKE UYGULAMALARI

Uluslararası transfer fiyatlandırması uygulamalarında yaygın olarak; dünyanın çeşitli bölgelerinde faaliyet gösteren şirketlere ilişkin data sağlayan bazı platformlardan hizmet almak suretiyle, emsal araştırması yoluna gidilmektedir. Ancak söz konusu veri tabanlarında birçok gelişmekte olan ülke veya bölgeye ilişkin yeterli düzeyde bilgi yer almamakta veya hiç bilgi yer almamakta; bu durumda da var olan veriler üzerinden yapılan emsal karşılaştırmalarında hatalı sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Rehberde öncelikle emsal araştırmasının çerçevesi çizilmiş ve uygulanacak transfer fiyatlandırması yöntemine göre seçilmesi gereken en uygun emsalin nasıl belirleneceği ve gerekli düzeltmeler ele alınmıştır. Bu aşamaya ilişkin gelişmekte olan ülkelerde daha çok uygulama alanı bulacağı düşünülen emtia ve madenlere yönelik farklı ülke uygulamaları üzerinden kapsamlı örnek olaylara yer verilmiştir.
Rehber ayrıca emsal veriye ulaşma sorununu aşmaya yönelik bazı politika önerilerinde bulunmuştur. Örneğin; güvenli liman uygulamaları belirlemek suretiyle; mükelleflere belli marjlar dahilinde öngörülebilir emsal aralıkların sunulması, bunu yaparken de çifte vergilendirmeyi önleme adına ikili ve çok taraflı anlaşmalar kapsamında uygulama yapılması önerilmiştir. Ayrıca ülkeler vergi idarelerinin bölgesel veya uluslararası organizasyonlarla işbirliği içerisinde ellerinde mevcut olan şirket verilerini, vergi mahremiyetini ihlal etmeyecek şekilde bir araya getirip emsal veri oluşturulabilecekleri belirtilmiştir.

Türkiye ne yaptı?


Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun 3 Nisan 2016 tarihinde yayımladığı, birçok kişi ve şirketin off-shore yatırım faaliyetlerini ortaya çıkaran Panama Belgeleri’nde Türkiye’den 100 civarında şirket 600’den fazla kişinin bilgileri sızmıştı.
Açılması yasal olan off-shore hesaplar, bir yandan varlıklı kişilerin yüksek vergilerden kaçınmasını sağlarken diğer yandan da paravan şirketler aracılığıyla kara para aklama gibi kötüye kullanımları da beraberinde getiriyor.
140 politikacı ve 50’den fazla ülkeyi kapsayan 11.5 milyon sayfa doküman ve 2.6 terabyte büyüklüğündeki belgelerle tarihin en büyük sızıntısı olarak kayıtlara geçen Panama Belgeleri sonrası dünyada birçok siyasetçi istifa etmek zorunda kaldı.
Soru şu; Türkiye ile ilgili yer alan bilgiler bir araştırmaya tabi tutulmuş mudur? Burada ismi çıkan kişi ya da kurumların FETÖ ile irtibatı var mıdır? Kara para aklama faaliyetlerinde bulunanlar ile ilgili ne gibi bir işlem yapılmıştır? Bu soruları çoğaltmak mümkün ama Türkiye cephesinde derin bir sessizlik hakim...
Acaba neden?