Taşeron  işçilik  felaketi,  asgari  ücretin düşüklüğü ve sendikalaşma oranındaki kara tabloya bir de kıdem tazminatı hakkını kısıtlayıcı düzenlemeler eklenmeye çalışılıyor

Bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı; bütün emekçilerin bayramını kutluyorum.
Türkiye’de yaşanan işsizlik, iş kazası nedeni ile gerçekleşen ölümler ve kayıt dışı istihdam ana sorunlar olarak varlığını sürdürse de, bu “emeğin en yüce değer” olduğu gerçeğini hiçbir zaman değiştirmeyecek…

n1

Tarihimizde en çok işçi ölümü

2016’da oldu…
İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’ne göre; 2016 yılında 1970 işçi çalışırken yaşamını yitirdi ve Türkiye tarihinde en çok işçi ölümü geçen yıl gerçekleşmiş oldu.
Yaşamını yitirenlerin 1682’si işçi ve memur, 288’i ise çiftçi ve esnaf. En güvencesiz işçi bileşenleri olarak 56 çocuk, 110 kadın ve 96 göçmen işçi hayatını kaybetti. Ölümlerin en çok gerçekleştiği iş kolları şöyle; 442 inşaat, 389 tarım, 265 taşımacılık, 124 ticaret /büro,109 belediye, 96 metal ve 73 maden.

AB ülkelerinde ve Türkiye’de asgari ücret

Avrupa İstatistik Kurumu, AB üyesi 28 ülkenin 22’sinde 1 Ocak 2017 tarihi itibarıyla asgari ücret olduğunu, Danimarka, İtalya, Güney Kıbrıs, Avusturya, Finlandiya ve İsveç gibi ülkelerde ise ulusal asgari ücretin olmadığını açıkladı. AB üyesi ülkeler içinde en az asgari aylık maaş 235 Euro ile Bulgaristan’da olurken, en çok asgari aylık maaş verilen ülke 1.999 Euro ile Lüksemburg oldu. Türkiye’de asgari ücret bugünkü kura göre yaklaşık olarak 363 Euro. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 1.481 TL, yoksulluk sınırının 4.823 TL olarak hesaplandığı bir ülkede asgari ücretin 1.404,06 TL olarak tespitinin bir izahı yoktur.

Umudumuzu yitirmeyelim…

Yukarıdaki tabloya; taşeron işçilik felaketini, asgari ücretin net 1.404,06 TL olduğunu, sendikalaşma oranında OECD ülkeleri arasında sonuncu olduğumuz ve bu günlerde kıdem tazminatı ile ilgili yapılması düşünülen yasa değişikliği ile kıdem tazminatı hakkının da kısıtlanmaya çalışıldığı gerçeğini de ekleyince, Türk işçi sınıfı için durumun vahameti ortaya çıkmaktadır.
Sanayi devrimini gerçekleştiremeyen ülkemizde, işçi sınıfı bilincinin oluşumu ile ilgili problemler olsa da, unutulmaması gereken tek düstur “Hak verilmez, alınır” olmalıdır.
“Hiç şüphesiz fabrikatör, işçiye artıktan başka bir şey vermeyecektir. Dünyayı özel mülkiyet yönettiği sürece, proletaryaya aç kalmaktan, yaşamını sürdürmek için savaşmaktan başka bir yol kalmıyor. Ama yarın her şey daha başka olacak ve biz bunun için hazırlanmalıyız.’’ Friedrich Engels
01szt07_mail