Geçen hafta hemen hemen bütün yazılı ve görsel basında, Global Health Review’ın Küresel Sağlık Değerlendirmesi Dünya Zenginliği ve Göç Trendleri adı ile yayımlanan raporunun 2016 yılı sonuçları paylaşıldı.

Sonuçlar çarpıcı…

Rapora göre; 2016 yılında emlak varlığı hariç 1 milyon doların üstünde nakte çevirilebilir varlığı olan 82.000 kişi başka bir ülkeye taşındı. Bir önceki yıl olan 2015 yılında başka bir ülkeye taşınan zengin sayısı 64.000 kişi idi.
Başka bir ülkeye taşınan zenginlerin ligine baktığımızda; ilk sırada 2016 yılında 12.000, 2015 yılında 10,000 zengin ile Fransa, 2. sırada ise 2015 ve 2016’da aynı rakamda kalan Çin 9.000 zengin ile yer aldı. Türkiye 2016 lig sıralamasında 2015’de 1.000, 2016’da 6.000 zengin vatandaşının ülkeyi terk ettiği ülke olarak Hindistan ile beraber olarak 4. sırada yer almaktadır. Türkiye’den 1 yılda 5.000 Türk milyoner daha başka bir ülkeye yerleşerek %500’lük bir artışa imza atmışlardır.

Hangi ülkeler tercih ediliyor?

Adı geçen rapora göre; ülke değiştiren zenginlerin 1. tercihi 11.000 kişinin tercihi ile Avustralya olurken, ikinciliği 10.000 zenginin taşındığı ABD almaktadır. Yine Kanada 8.000 zenginin yeni ülkesi olarak 3. sırada. Yeni Zelanda ise 4.000 milyonere ev sahipliği yaparak 4.sırada yer almıştır.

Ülkeyİ terk gerekçesi nedir?

Araştırmayı yapanlar, bu kişilerin kim olduklarını ve neden ülkeyi terk ettiklerini bilmemelerine rağmen genel bir tanımlama yapıyorlar: “Milyonerler çoğunlukla çocuklarının daha iyi bir eğitim alması için ve kişisel güvenlik arayışları için ülkelerini terk ediyorlar…”. Sözün özü, bu kişiler kendilerini güvende hissetmek istiyorlar. Bu genel gerekçenin yanına, iklim, sağlık gibi diğer nedenler de eklenince terk kaçınılmaz oluyor.

“Irmağının akışına ölürüm Türkiyem”den terk durumuna nasıl geldik?

Rapor sonuçları analiz edilirken, Türkiye’ye ayrı bir başlık açmak gerekecektir. Fransız’ın ülkesini neden terk ettiği belli, vergi oranlarının yüksekliği, Çin ve Hindistan için de kazanılan ciddi paralar ile daha gelişmiş bir ülkede yaşamak amacı etkili oluyor.
Ya Türkiye’de? Ülkemiz için 2015’de 1.000 zenginin, 2016’da 6.000 kişiye çıkarak ülkeyi terk etmesi üzerinde durup düşünülmesi ve önlem alınması gereken çok önemli bir konudur. 1 milyon doların üstünde emlak hariç varlığı olan zenginin ülkeyi terk etmesi ekonomik açıdan bu kişilerin yarattığı satın alma gücünün yani yarattıkları ekonomik hareketliliğinin ortadan kalkması anlamını taşır ki, Türk ekonomisi açısından çok önemli bir konudur. Ayrıca kaynağı Türk ekonomisi olan yani Türkiye’de kazanılan paranın başka bir ülkeye gitmesi, sermayenin dışa kaçması ve beyin göçü de dikkate alındığında gelecek açısından önlenmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Parası olmayanın ülkeden çıkışı zor…

Dünyada para ile vatandaşlık veren birçok ülke mevcuttur. Türkiye de bu ülkelerden biridir. Ülkeler belirli rakamlar belirleyerek bu göç sürecini yönetmektedir. Ülkeyi kişisel güvenlik ve eğitim için tercih edenler çoğunlukla gelişmiş ülkelere göç etmek istemektedir. Gelişmiş ülkelerin vatandaşlığa kabul şartları çok ağırdır. O ülkeye istenen yatırım tutarları oldukça yüksektir. Türkler bu süreçte çoğunluklar Kanada, Portekiz, Yunanistan, İspanya ve Bulgaristan’ı tercih etmeye başlamışdır. Herkes parasına göre ülke aramaya başlamıştır.

Sorumlu kim?

Bir ülkenin vatandaşları nerede ise topyekün gelecek endişesine kapılmış, doğdukları, büyüdükleri, aşık oldukları, evlendikleri, çocuklarının doğduğu, anne ve babalarının mezarlarının bulunduğu, tuttukları futbol takımının maç yaptığı ülkeyi, 50 yaşından sonra her şeyi geride bırakarak terk etme durumunda gelmiş ise, bunun sorumlusu kimdir?
Ülkede yaşayan insanlarda yaratılan gelecek endişesi ve yok edilen kurumlar nedeniyle bu “Beyaz Türkler” zaten bize oy vermiyor, giderlerse gitsinler mi denmek isteniyor? Bize Suriyeli ve Afganlılar yeter mi denmek isteniyor?
İnsanlarının gelecek endişesi, bireysel güvenlik problemi yaşadığı, devlet yapısının parçalandığı kurumların yok edildiği bir ülkeyi yönetmek çok kolay olmayacaktır. Sermayedarları ve eğitilmiş insan gücünü başka ülkelere kaçırtarak çok uzağa gidemeyeceğinizi hatırlatmak isterim.
Ülkeyi yönetenlerin, vatandaşların endişelerini giderip, geleceğe ilişkin umut aşılamak ve bunu icraata dökmek temel görevidir. Bu sürecin sonunda “Pardon” dediğinizde geriye dönüş mümkün olmayacaktır.