Geçen haftayı karlar altında, masal gibi bir şehirde, Kars’ta geçirdim.
Rus ve Baltık etkisinin görkemli izleriyle dolu bu çokkültürlü, çokdinli ve kökenli şehir Türkiye’ye dair umutlarımı canlandırdı.
Türk, Kürt, Azeri, Acem hatta sayıları az da kalsa Ermeni ve Rus nüfusuyla Kars yıllardır terörden uzak, huzur içinde yaşıyor.
Girdiğimiz her dükkanda, esnaf lokantasında ve çay ocağında Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafları vardı. Ben bu kadar çok Atatürk posterini bir de Ege’de gördüm!

[caption id="attachment_1634833" align="alignnone" width="880"]Arpaçay Köyü Mezarlığı Arpaçay Köyü Mezarlığı[/caption]

* * *

Biz, Rus yapısı olan Cheltikov Otel’de kaldık. 1877 yılında Kars’a yerleşen bu Rus ailenin konağı olan yapı 2011 yılından beri otel olarak kullanılıyor. Kent merkezinde, 40 yıl süren Rus işgalinin sade ama çok etkileyici yapılarını görüyorsunuz. Buradaki valilik binası, hekim evi, sağlık müdürlüğü ve ticaret borsası hep aynı dönemin eserleri...

[caption id="attachment_1634829" align="alignnone" width="880"]Ani Katedrali Ani Katedrali[/caption]

* * *

Kars merkezde, müthiş derecede lezzetli Kars kazı, gravyeri ve kete yedikten sonra kendimizi yakın çevreye açılmaya hazır hissediyoruz!
Sadece 50 dakika mesafede Çıldır Gölü var.
Doğu Anadolu’nun ikinci büyük gölü olan Çıldır, aralıktan marta kadar donuyor.
123 kilometrekare bir alanda, bembeyaz gölün üzerinde, atlı kızaklarla gezip, sarı sazan avlayan balıkçıları izlerken adeta başka bir dünyanın kapıları açılıyor.
Günlük telaşların çok uzağında doğanın mucizelerine kendinizi bırakıyor, dilek ağacına bağlanmış rengarenk çaputların rüzgarda salınmasına bakarak, bizden önceki on binlerce yılın hikayesini hayal etmeye çalışıyoruz. Kızaklardaki atların çanları bölüyor daldığımız rüyayı… Bir Kars türküsü söylemeye başlıyor kızakçılar.
“Bu güzelim memlekette neyi paylaşamıyoruz ?” diye düşünüyorum…

[caption id="attachment_1634832" align="alignnone" width="880"]Çıldır Gölü Çıldır Gölü[/caption]

* * *

Kars sadece çokkültürlü yapısıyla değil, Şaman inancının köklerine sahip olmasıyla da çok ilginç bir şehir.
Çıldır’a giderken yolda uğradığınız eski bir Ermeni köyünün mezarlığında, mezar taşlarının sarı, mavi, beyaz ve kırmızı renklere boyandığını görebilirsiniz.
Her rengin ayrı bir manası var; renkler kadın, erkek, çocuk ve şehit anlamına geliyor… Bu topraklarda zaferler de ortak, acılar da…

[caption id="attachment_1634830" align="alignnone" width="880"]Ani Antik Kenti Ani Antik Kenti[/caption]

* * *

Kars’ın merkezine 50 dakika mesafede ikinci bir mimari şaheser de Ani Tarihi Kenti.
Ani Kenti’nin surlarından içeri girdiğinizde karlar altında, kış güneşinin buzlu bir mavilik içinde sardığı Ani Katedrali’ni görüyorsunuz ilk olarak.
Bir yapı nasıl hem bu kadar sade hem de bu kadar ihtişamlı durabilir diye düşünürken başınızı çevirdiğinizde 73 dekara yayılmış kiliseleri, hamamı ve Menuçehr Camii’ni izliyoruz…
Sanki zaman makinesiyle binlerce yıl öncesine gitmiş, zihnimizde ve ruhumuzda kökenlerimize dair izleri ararken, yakın bir köyden ezan sesleri yükseliyor. Hepimiz aynı Allah’a inanmıyor muyuz?

4

* * *

Kars gerçekten çok etkiledi beni.
Türkiye’de üniversitelileşme oranının en yüksek olduğu ilk üç şehirden biri olan Kars’ı hâlâ görmeyenleriniz varsa şimdi tam zamanı…
Karlar altında, sıcaklığın eksi 22 derece olduğu bu soğuk şehir insanlığı, mizahı ve bir arada yaşama gücüyle içinizi ısıtacak.

Bak Kızım;


“Nereden başlıyorduk? İlk önce seviyor muyduk? Yoksa ilk önce güveniyor muyduk?” Oğuz Atay